Translation of "Paraya" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Paraya" in a sentence and their spanish translations:

- Paraya ihtiyacım vardı.
- Paraya ihtiyacı vardı.

Necesitaba dinero.

- Paraya ihtiyacın yok.
- Paraya ihtiyacınız yok.

- Usted no necesita el dinero.
- No necesitan el dinero.

- Paraya ihtiyacımız var.
- Bizim paraya ihtiyacımız var.

Necesitamos dinero.

Tüm paraya sahibiz,

para convertirnos en la sociedad que soñamos ser,

Paraya sarılıp uyuyabilirsin

Puedes abrazar y dormir dinero

Paraya ihtiyacım var.

- Necesito dinero.
- Me hace falta dinero.

Paraya ihtiyacı var.

- Él necesita dinero.
- Necesita dinero.

Paraya ihtiyacımız var.

Necesitamos dinero.

Paraya ihtiyacım vardı.

Necesitaba dinero.

Paraya ihtiyacı vardı.

Necesitaba dinero.

Paraya ihtiyacım yok.

No necesito dinero.

Paraya ihtiyacınız yok.

No necesita dinero.

Paraya ihtiyacın yok.

No necesitas dinero.

Paraya ihtiyacın var.

Necesitas dinero.

Bu paraya değer.

Vale la pena.

Paraya ihtiyacı olacak.

Va a necesitar dinero.

- Paraya ihtiyacın var mı?
- Paraya ihtiyacınız var mı?

- ¿Necesitas dinero?
- ¿Necesita dinero?
- ¿Necesitáis dinero?
- ¿Necesitan dinero?

Biraz paraya ihtiyacım var.

Necesitamos algo de dinero.

Onun paraya ihtiyacı var.

Él necesita dinero.

Bu ay paraya sıkışığım.

Este mes estoy escaso de dinero.

Onun paraya ihtiyacı vardı.

Ella necesitaba el dinero.

Onların paraya ihtiyacı var.

Necesitan el dinero.

Bu paraya ihtiyacım var.

Necesito este dinero.

Bizim paraya ihtiyacımız var.

Necesitamos el dinero.

Bizim paraya ihtiyacımız yok.

- No necesitamos dinero.
- No nos hace falta dinero.

Şimdi paraya ihtiyacı yok.

Ahora no necesita dinero.

Paraya tapan kişi sensin.

Tú eres el que adoraba al dinero.

Onların paraya ihtiyacı yok.

No necesitan el dinero.

Paraya aşırı ihtiyacım var.

Estoy mal de dinero.

Tom'un paraya ihtiyacı vardı.

Tom necesitaba el dinero.

Paraya ihtiyacın var mı?

- ¿Necesitas dinero?
- ¿Necesita dinero?

Paraya ihtiyacınız var mı?

¿Necesitáis dinero?

Paraya acil ihtiyaç vardır.

Hay una necesidad urgente de dinero.

Tom'un paraya ihtiyacı var.

Tom necesita dinero.

Ne için paraya ihtiyacınız var?

¿Para qué necesitas el dinero?

Paraya çok fazla önem vermemeliyiz.

No deberíamos poner demasiado énfasis en el dinero.

Tom'un hemen paraya ihtiyacı var.

- Tom necesita el dinero ahora mismo.
- Tom necesita altiro la plata.

Sorun yeterli paraya sahip olmamamızdır.

El problema es que no tenemos suficiente dinero.

Öyleyse, neden paraya ihtiyacın var?

¿Entonces para qué necesitas el dinero?

Paraya değil, tavsiyene ihtiyacım var.

No necesito dinero, sino su consejo.

Benim şimdi paraya ihtiyacım yok.

Ahora no me hace falta dinero.

Bu paraya niçin ihtiyacın var?

- ¿Por qué necesita este dinero?
- ¿Por qué necesitas este dinero?

Daha çok paraya ihtiyacım var.

Necesito más dinero.

Her şey paraya mal oluyor.

Todo cuesta dinero.

Paraya ihtiyacın olduğunu bana söylemeliydin.

Debiste haberme dicho que necesitabas dinero.

Çok paraya ihtiyacın var mı?

- ¿Necesitas mucho dinero?
- ¿Te hace falta mucho dinero?

Onarımlar çok paraya mal olacak.

Las reparaciones costarían mucho dinero.

Tom paraya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Tom dijo que necesitaba dinero.

Tom'un şimdi hiç paraya ihtiyacı yok.

Ahora Tom no necesita dinero.

Onun son derece paraya ihtiyacı vardı.

- Necesitaba el dinero desesperadamente.
- Ella necesitaba el dinero desesperadamente.

Zaman ya da paraya sahip değilim.

No tengo ni tiempo ni dinero.

Bu paraya ne için ihtiyacın var?

¿Para qué necesitas este dinero?

Düşündüğün kadar çok paraya sahip değilim.

- No tengo tanto dinero como crees.
- No tengo tanto dinero como imaginas.

Sanırım biraz daha paraya ihtiyacımız olacak.

Creo que necesitaremos un poco más de dinero.

Daha fazla paraya ihtiyacın var mı?

¿Necesitás más dinero?

Ne kadar daha paraya ihtiyacımız var?

¿Cuánto dinero adicional necesitamos?

Para kazanmak için paraya ihtiyacın var.

Para hacer dinero necesitas dinero.

Benim şu anda paraya ihtiyacım yok.

De momento no necesito dinero.

Tom'un eğlenmek için paraya ihtiyacı yok.

- Tom no necesita dinero para divertirse.
- A Tom no le hace falta dinero para divertirse.

Malzemelere ödemek için paraya ihtiyaçları vardı.

Ellos necesitan dinero para pagar los materiales.

Bütün bu işler paraya mal olur.

Todas estas cosas cuestan dinero.

Tom yeterli paraya sahip olmamaktan hoşlanmıyordu.

A Tom no le gustó no tener suficiente dinero.

Tom'un fena halde paraya ihtiyacı vardı.

Tom necesitaba dinero a toda costa.

Ama onunla tanıştığımda ipoteği paraya çevrilmek üzereydi.

Pero cuando lo conocí, estaban a punto de ejecutarle la hipoteca.

O ülkede, insanlar paraya tanrı gibi tapıyorlardı.

En ese país, las personas adoraban al dinero como a un dios.

Bir şey yapmak için paraya ihtiyacımız var.

- Necesitamos el dinero para hacer cualquier cosa.
- Necesitamos dinero para hacer cualquier cosa.

Paraya ihtiyacınız olursa, size biraz ödünç veririm.

Si necesitas dinero, yo te paso.

O, hepimizin içinde en az paraya sahiptir.

Él es el que menos dinero tiene entre todos nosotros.

Bu antik paraya bir antikacı dükkanında rastladı.

Él encontró esta vieja moneda en una tienda de antigüedades.

Onun sahip olduğu kadar çok paraya sahibim.

Tengo tanto dinero como él.

Bunun ne kadar paraya mal olacağını düşünüyorsun?

¿Cuánto crees que va a costar eso?

Biz iş paraya geldiğinde genelde streslerimiz hakkında konuşmayız.

No solemos hablar del estrés que nos genera el dinero.

Niçin? Çünkü ailesinin paraya ihtiyacı vardı. Nedeni o.

¿Por qué? Porque su familia necesitaba el dinero, por eso.

Tom ne için paraya ihtiyacı olduğunu söyledi mi?

¿Tom dijo para qué necesitaba el dinero?

O, planın çok paraya mal olacağına dikkat çekti.

Él señaló que el plan costaría mucho dinero.

Tom'a bir hediye almak için paraya ihtiyacım var.

Necesito dinero para comprarle un regalo a Tom.