Translation of "Azarladı" in Spanish

0.017 sec.

Examples of using "Azarladı" in a sentence and their spanish translations:

Çocuk azarladı.

El chico fue regañado.

Tom, Mary'yi azarladı.

Tom regañó a Mary.

O, onu azarladı.

- La retó.
- La increpó.
- Él la riñó.

Mary Tom'u azarladı.

Mary reprendió a Tom.

O beni azarladı.

Me re cagó a pedos.

O onu azarladı.

Lo retó.

Utancın sesi beni azarladı,

y oí la voz de la vergüenza regañándome:

Öğretmen, öğrenciyi sertçe azarladı.

La maestra regañó fuertemente al alumno.

Öğretmen suçsuz yere öğrenciyi azarladı.

El profesor le echó la bronca al alumno sin motivo alguno.

Öğretmen öğrencileri ciddi olarak azarladı.

El profesor retó severamente a sus estudiantes.

Çimi biçmediği için onu azarladı.

Le reprendio por no cortar el cesped.

O, geç kaldığı için onu azarladı.

- Ella le regañó por llegar tarde.
- Ella le echó una bronca por llegar tarde.

Tom Mary'yi zamanında gelmediği için azarladı.

Tom regañó a Mary por no llegar a tiempo.

Eve çok geç geldiği için çocuğu azarladı.

Ella retó al niño por llegar tan tarde a la casa.

Kapıyı açık bıraktığı için o onu azarladı.

Ella le regañó por haber dejado la puerta abierta.

Çocuklar çimi çiğnediler ve bekçi onları azarladı.

Los niños pisaron el césped y el guardia los regañó.

Annem onlarla dalga geçtiğim için beni azarladı.

Mi mamá me regañó por reírme de ellos.

Testte iyi yapmadım bu yüzden ebeveynlerim beni azarladı.

No hice bien en el examen, por lo que mis papás me regañaron.

Bay Jones ders esnasında uyuduğum için beni azarladı.

El Sr. Jones me regañó por quedarme dormido durante la clase.

Annesi akşam yemeğine geç kaldığı için onu azarladı.

Su madre le regañó por llegar tarde a la cena.

Patronum ofis telefonundan özel görüşme yaptığım için beni azarladı.

Mi jefe me regañó por hacer llamadas privadas desde el teléfono de la oficina.

Tom Mary'yi geç kalacağını söylemek için aramadığından dolayı azarladı.

Tom regañó a Mary por no llamar para avisar que llegaría tarde.

O sadece bana yardım etmeyi reddetmedi fakat aynı zamanda beni azarladı.

No solo se negó a ayudarme, sino que además me regañó.