Translation of "Düşmanı" in Russian

0.013 sec.

Examples of using "Düşmanı" in a sentence and their russian translations:

Düşmanı görüyorum.

Вижу врага.

- Düşmanımın düşmanı benim dostumdur.
- Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

Враг моего врага - мой друг.

Galileo düşmanı yobaz

Большой враг Галилея

Aslında dünyanın düşmanı

на самом деле враг мира

Biz düşmanı yendik.

- Мы победили врага.
- Мы одержали победу над врагом.

Düşmanımın düşmanı arkadaşımdır.

Враг моего врага - мой друг.

Şafakta düşmanı şaşırttılar.

Они застали неприятеля врасплох на рассвете.

Düşmanımın düşmanı dostumdur.

Враги моих врагов - мои друзья.

Düşmanı hafife aldık.

- Мы недооценили врага.
- Мы недооценивали врага.

Tom yabancı düşmanı.

Том - ксенофоб.

Düşmanı hafife alma.

Не надо недооценивать врага.

Yani çocuklarınızın düşmanı değiliz

Так что мы не враги ваших детей

Biz düşmanı gafil avladık.

Мы застали неприятеля врасплох.

Onlar düşmanı pusuya düşürdü.

- Они сделали засаду для врага.
- Они устроили врагу засаду.

O bir eşcinsel düşmanı.

Он гомофоб.

Ben kimsenin düşmanı değilim.

Я никому не враг.

Tom'un çok düşmanı var.

У Тома много врагов.

Tom'un birçok düşmanı var.

У Тома много врагов.

Onun hiç düşmanı yok.

У неё нет врагов.

Tom'un hiç düşmanı yok.

У Тома нет врагов.

Tom'un hiç düşmanı yoktu.

- У Тома не было врагов.
- Не было у Тома никаких врагов.

Türklük düşmanı bir adamı getirirseniz

Если вы приведете человека, который является врагом турецкости

Bu ordu düşmanı nasıl yenebilir?

как эта армия может победить врага?

Insanında en büyük düşmanı kendisidir

его самый большой враг в своем народе

Tom'un bir sürü düşmanı vardı.

У Тома было много врагов.

Hiç kimse kendisinin düşmanı değildir.

Никто не враг самому себе.

Onlar düşmanı nehre kadar kovaladı.

Они преследовали неприятеля до самой реки.

Onun hiç düşmanı var mıydı?

У него были враги?

Kocanın birçok düşmanı var mıydı?

- У твоего мужа было много врагов?
- У Вашего мужа было много врагов?
- У вашего мужа было много врагов?

Tom Yahudi düşmanı biri değil.

Том - не антисемит!

Kendinin en büyük düşmanı sensin.

Ты сам себе худший враг.

Tom hiç düşmanı olmadığını söylüyor.

Том говорит, что у него нет врагов.

Bu adam kilisenin düşmanı mıydı?

Этот человек был врагом церкви?

Biz toprağımızdan düşmanı atmaya mecburuz.

Мы должны прогнать врага с нашей земли.

Tom'un çok fazla düşmanı var.

У Тома слишком много врагов.

- Tom'un ne dostu ne düşmanı vardır.
- Tom'un hiç dostu ya da düşmanı yoktur.

У Тома нет ни друзей, ни врагов.

"İyi"nin düşmanı "daha iyi"dir.

- От добра добра не ищут.
- Лучшее — враг хорошего.

Tom'un herhangi bir düşmanı var mıydı?

У Тома были враги?

Politik dünyada pek çok düşmanı var.

У него много врагов в мире политики.

Tom, onun kendi en büyük düşmanı.

Том сам себе худший враг.

Tom'un herhangi bir düşmanı olduğundan şüpheliyim.

Сомневаюсь, что у Тома были враги.

Lider onu kişisel düşmanı olarak gördü.

Вождь считал его своим личным врагом.

çünkü düşmanı dosttan ayırmanın tek yolu buydu.

потому что это был единственный способ отличить друга от врага.

Şimdiki devlet başkanının pek çok düşmanı var.

У нынешнего президента много врагов.

Böyle arkadaşlar varken düşmanı kim ne yapsın?

С такими друзьями и враги не нужны.

- Tom bir kadın düşmanı.
- Tom bir misojinist.

- Том — женоненавистник.
- Том женоненавистник.

Tom'un niye bu kadar çok düşmanı var?

Почему у Тома столько врагов?

Buna rağmen karıncanın yine en büyük düşmanı kendisi

тем не менее, самый большой враг муравья сам

Karıncanın da yine en büyük düşmanı karınca oluyor

муравей снова стал самым большим врагом

Bir düşmanın bir düşmanı mutlaka bir müttefik değildir.

Враг врага не обязательно союзник.

- Onun kesinlikle düşmanları yoktur.
- Onun hiç de düşmanı yok.

У него совсем нет врагов.

Ortak düşmanı yenmek için birlikte dövüşmek zorunda olduklarını biliyorlardı.

Они знали, что должны сражаться вместе, чтобы победить общего врага.

Bir İspanyol ordusunu bozguna uğratarak düşmanı iki yöne kaçmaya gönderdi.

армию в битве при Туделе, отправив врага в бегство в двух направлениях.

Tom'un bana dediği gibi Esperanto'nun iki düşmanı var, bilgisizlik ve ön yargı.

Как Том сказал мне, у эсперанто два врага - незнание и предрассудки.

Talebini reddetti . "Her zaman düşmanı döndürüyorsun," dedi ona, "Bu çok tehlikeli bir hareket."

. «Вы всегда за то, чтобы повернуть врага, - сказал он ему, - это слишком опасное движение».

Dilde düşmanı suçlaması için defalarca emir gönderdi ve o akşam iki Mareşal neredeyse patlayacaktı.

граничащем с обвинением в трусости, и в тот вечер два маршала едва не подрались.