Translation of "Yabancı" in Portuguese

0.011 sec.

Examples of using "Yabancı" in a sentence and their portuguese translations:

Selamlar, yabancı.

Saudações, estranho.

Onlar yabancı.

- Eles são estrangeiros.
- Elas são estrangeiras.

O bir yabancı.

Ele é estrangeiro.

Yabancı insanlar eğlenceli.

Os estrangeiros são engraçados.

Tom bir yabancı.

- Tom é um estrangeiro.
- Tom é estrangeiro.

Yabancı mısın? Nerelisiniz?

Estrangeiro? E de onde você é?

- Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.
- Yabancı diller öğrenmek sıkıcıdır.

Aprender línguas estrangeiras é chato.

- Ben, iki yabancı dil öğreniyorum.
- İki yabancı dil öğreniyorum.

Estou aprendendo duas línguas estrangeiras.

Yabancı dil öğrenmek zordur.

Aprender uma língua estrangeira é difícil.

Hangi yabancı dili öğreniyorsun?

Qual língua estrangeira tu estudas?

Bir yabancı benimle konuştu.

Um estrangeiro falou comigo.

Tom bir yabancı değil.

O Tom não é um estranho.

O bir yabancı düşmanı.

Ela é xenofóbica.

Binaya bir yabancı girdi.

Um estranho entrou no prédio.

Sen bir yabancı mısın?

- Você é estrangeiro?
- Você é estrangeira?

O, yabancı bir ülkeden.

Ele é de um país estrangeiro.

O, Yabancı Lejyonuna yazıldı.

Alistou-se na Legião Estrangeira.

İki yabancı dil konuşur.

- Ela fala duas línguas estrangeiras.
- Ela fala dois idiomas estrangeiros.

Tom yabancı aksanını kaybetti.

O Tom perdeu seu sotaque estrangeiro.

Köpek yabancı adama hırladı.

O cachorro rosnou para o homem estranho.

Cidden, bir yabancı olmayın.

Falando sério, não desapareça.

Neden yabancı dil öğreniyorsun?

Por que você está aprendendo uma língua estrangeira?

Tom'un yabancı olduğunu biliyorum.

Eu sei que Tom é um estrangeiro.

- Otobüste bir yabancı benimle konuştu.
- Bir yabancı, otobüste benimle konuştu.

Um desconhecido conversou comigo no ônibus.

Yabancı olan kaynağa baktığınızda ise

quando você olha para a fonte estrangeira

Bir yabancı dil öğrenmen önemli.

É importante que você aprenda uma língua estrangeira.

Yabancı dilleri konuşmak kolay değildir.

- Falar idiomas estrangeiros não é fácil.
- Falar línguas estrangeiras não é fácil.

Yabancı dil öğrenmek sabır gerektirir.

Ficar bom em uma língua estrangeira requer paciência.

Yabancı ürünlere haksız tarifeler uygulanmaktadır.

Tarifas injustas são impostas a produtos estrangeiros.

Yabancı, anadili gibi Japonca konuştu.

O estrangeiro falava japonês como se fosse sua língua materna.

O bir yabancı değişim öğrencisi.

Ele é um estudante estrangeiro em intercâmbio.

Tatilimi yabancı bir ülkede geçirdim.

Passei minhas férias em um país estrangeiro.

Yabancı bir dil öğrenmek eğlencelidir.

É divertido aprender um idioma estrangeiro.

Yabancı insanlar benim ilgimi çekiyor.

Eu fico intrigado com estrangeiros.

Yabancı dilleri çok ilginç buluyorum.

Eu acho idiomas estrangeiros muito interessantes.

Çocuklar yabancı diller öğrenmek zorundalar.

As crianças têm que aprender línguas estrangeiras.

Tom'un iki yabancı arkadaşı var.

O Tom tem dois amigos estrangeiros.

Ben yabancı bir dil konuşuyorum.

Eu estou falando um idioma estrangeiro.

Tom ve ben yabancı değiliz.

Tom e eu não somos estranhos.

Sonunda yabancı dillerin önemini anladım.

Eu finalmente compreendi a importância das línguas estrangeiras.

Kapıda duran bir yabancı gördüm.

Vi um estranho parado na porta.

Yabancı bir dil öğrenmek ilginçtir.

Aprender um idioma estrangeiro é interessante.

Tom iki yabancı dil konuşur.

Tom fala duas línguas estrangeiras.

Konuşabildiğim tek yabancı dil Fransızca.

A única língua estrangeira que eu falo é francês.

Yabancı olan iki arkadaşı var.

Ele tem dois amigos que são estrangeiros.

Okulunda hangi yabancı dil öğreniyorsun?

Que língua estrangeira você estuda na sua escola?

Yabancı, anadiliymiş gibi Japonca konuşuyor.

O estrangeiro fala japonês como se fosse sua língua nativa.

O bir yabancı ile evli.

Ela é casada com um estrangeiro.

Brezilya'da yabancı gibi muamele ediliyorum.

Sou tratado como um estrangeiro no Brasil.

Evin önünde bir yabancı var.

Há um estranho em frente à casa.

Kaç tane yabancı dil konuşabiliyorsun?

Quantas línguas estrangeiras você fala?

Kaç tane yabancı dil biliyorsun?

Quantas línguas estrangeiras tu conheces?

Yabancı diller ilgini çekmiyor mu?

Não há nenhuma regra especial sobre qual roupa nós devemos usar.

İnsanlar neden yabancı dil öğrenir?

Por que as pessoas estudam idiomas?

Yabancı bir dilde uzmanlaşmak zordur.

É difícil dominar uma língua estrangeira.

Geceler her daim bize yabancı olmuştur.

A noite sempre nos foi estranha.

...yabancı şirketleri ve askerî kuruluşları soyuyorlardı.

... empresas estrangeiras e organizações militares.

Yabancı bir his bana istila ediyor.

Uma sensação estranha tomou conta de mim.

Yabancı öğrencilerin İngilizceyi iyi konuşması zordur.

É difícil para os estudantes estrangeiros falar bem o inglês.

Doğal kaynaklarımız için yabancı milletlere bağımlıyız.

Dependemos de nações estrangeiras para nossos recursos naturais.

Yabancı kısa sürede Japon yemeklerine alıştı.

O estrangeiro logo se acostumou com a comida japonesa.

Bir yabancı dili konuşmak kolay değil.

Não é fácil falar uma língua estrangeira.

Kalabalık otobüste bir yabancı benimle konuştu.

Uma pessoa desconhecida falou comigo no ônibus lotado.

- İsmin yabancı gelmiyor.
- İsmin tanıdık geliyor.

- Seu nome me soa familiar.
- O teu nome me soa familiar.

Herhangi bir yabancı dil öğreniyor musun?

Você estuda alguma língua estrangeira?

Şu şirket bir yabancı tarafından yönetilmektedir.

Aquela empresa é gerenciada por um estrangeiro.

Birçok yabancı, çalışmak için Japonya'ya geliyor.

- Muitos estrangeiros vêm para o Japão para trabalhar.
- Diversos estrangeiros vêm ao Japão para trabalhar.

Yuko bir yabancı ile asla konuşmadı.

Yuko nunca falou com um estrangeiro.

Yabancı dillerde argo kelimeler öğrenmek eğlencelidir.

É divertido aprender gírias em línguas estrangeiras.

Yabancı bir dilde uzmanlaşmak yıllar alır.

Leva-se anos para dominar uma língua estrangeira.

Bana bir yabancı tarafından İngilizce öğretildi.

Um estrangeiro me ensinou inglês.

Yabancı ülkelerde bir sürü arkadaşım var.

Tenho muitos amigos no exterior.

Bu gece yabancı bir film izleyeceğiz.

Nós vamos ver um filme estrangeiro hoje à noite.

Fransızca Tom'un bildiği tek yabancı dildir.

O francês é a única língua estrangeira que Tom sabe.

Tom üç tane yabancı dil konuşabilir.

Tom fala três línguas estrangeiras.

Dünya yabancı işgalciler tarafından saldırı altında.

A terra está sendo atacada por alienígenas.

Burada çok sayıda yabancı var mıdır?

Há muitos estrangeiros aqui?

Bir sürü yabancı dil çalışmam gerekiyor.

Preciso estudar muitas línguas estrangeiras.

Onlar iki tane yabancı dil konuşurlar.

Eles falam duas línguas estrangeiras.

Yabancı bir dil öğrenmek kolay değildir.

Não é fácil de aprender uma língua estrangeira.

Tom herhangi bir yabancı dil bilmiyor.

Tom não fala nenhuma língua estrangeira.

Yabancı yatırımcılar bölgesel politik huzursuzluktan dolayı vazgeçti.

Os investidores estrangeiros se afastaram por causa da inquietação da política local.

Bir yabancı dili iyi konuşmak zaman alır.

Falar bem uma língua estrangeira leva tempo.

Esperanto yabancı dil öğretimi için bir yardımcıdır.

O esperanto é um auxílio para ensinar línguas estrangeiras.

Yabancı dil öğrenmek için çok zaman gerekir.

Aprender uma língua estrangeira requer muito tempo.

- Yabancı dil konusunda iyiyimdir.
- Dil yetim güçlüdür.

Eu sou bom em idiomas.

Biz bir yabancı gördüğümüzde İngilizce kullanmaya eğilimliyiz.

- Costumamos falar em inglês quando vemos um estrangeiro.
- Temos a tendência de usar o inglês quando vemos um estrangeiro.

Fransızca şimdiye kadar okuduğum tek yabancı dildir.

- O único idioma estrangeiro que já estudei é o francês.
- O único idioma estrangeiro que eu já estudei é o francês.

Yabancı bir dil sadece iki haftada öğrenilemez.

Não se pode aprender uma língua estrangeira em apenas duas semanas.

Yetişkin eğitimi projemizde yabancı dil dersleri vardır.

Existem aulas de línguas estrangeiras em nosso projeto de educação de adultos.

Yen yüksekken yabancı ülkelerde seyahat etmek istiyorum.

Eu gostaria de viajar para países estrangeiros enquanto o iene estiver forte.

Dün trende bir yabancı benimle İngilizce konuştu.

Ontem um estrangeiro falou comigo em inglês no trem.

Hiç yabancı bir ülkeyi ziyaret ettin mi?

Você já visitou um país estrangeiro?

Herkes en az iki yabancı dil öğrenmelidir.

- Todos deveriam aprender, pelo menos, dois idiomas.
- Todos deveriam aprender, pelo menos, duas línguas.

Şamanizm'e göre eski Türkler bir yabancı ormana girerken

Segundo o xamanismo, os antigos turcos entraram em uma floresta estrangeira

Yabancı ülkelerden gelen fikirlere ön yargılı gibi görünüyorsun.

Pareces preconceituoso em relação às ideias que vêm do estrangeiro.

Kural olarak, Japon halkı yabancı dillerde iyi değil.

Via de regra, os japoneses não são habilidosos em línguas estrangeiras.