Translation of "Yabancı" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Yabancı" in a sentence and their japanese translations:

O bir yabancı, ve yabancı gibi davranılmalı.

彼は外国人だから、そのように扱わなければならない。

- Onları severim, yabancı dilleri.
- Yabancı dilleri severim.

俺は外国語、好きだよ。

Yabancı İskoçya'dan geliyor.

その外人はスコットランド出身だ。

Yabancı köpeklerden sakınmalısın.

知らない犬には気をつけなければならない。

Biz yabancı değiliz.

僕ら、外国人じゃないよ。

Yabancı insanlar eğlenceli.

外国人って面白いなあ。

Otel yabancı dolu.

ホテルは外国人で満ちてる。

- Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.
- Yabancı diller öğrenmek sıkıcıdır.

外国語を学習するのはつまらないよ。

- Ben, iki yabancı dil öğreniyorum.
- İki yabancı dil öğreniyorum.

- 私は外国語を二つ教わっている。
- 私は2ヶ国語を学んでいる。

Dedim ki "Dinle yabancı"

「ねえ

İki yabancı dil öğreniyorum.

- 私は外国語を二つ教わっている。
- 私は2ヶ国語を学んでいる。

Yabancı dil öğrenmek zordur.

- 外国語を学ぶ事はむずかしい。
- 外国語を学ぶのは難しい。

Yabancı hukuka uymak zorundaydık.

我々は外国の法律に従わねばならなかった。

Mağazadaki yabancı kitaplar satıldı.

その店では洋書が売られている。

Yabancı Japoncayı hiç bilmiyordu.

その外国人はまったく日本語を知らなかった。

Firma yabancı yönetim altında.

その会社は外国人が経営している。

O, yabancı ülkelerde dolaştı.

彼女は国外を旅行してきた。

Yabancı bir ülkede yapayalnızım.

私は外国でまったくひとりぼっちです。

O, bana tamamen yabancı.

彼は赤の他人だよ。

Bir yabancı benimle konuştu.

見知らぬ人が私に話しかけてきた。

Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.

外国語を学習するのはつまらないよ。

Binaya bir yabancı girdi.

見知らぬ人が建物の中へ入っていきました。

O bana yabancı değil.

彼女は決して見ず知らずの人ではない。

Hobim yabancı pullar toplamaktır.

- 私の趣味は外国切手を収集することです。
- 私の趣味は外国の切手を集める事です。

Yabancı bana doğru geldi.

見知らぬ人が私の方に向かってきた。

O, yabancı bir ülkeden.

彼は外国から来たんだ。

Bu yabancı otlardan kurtulmalısın.

この雑草は取り除いた方がいい。

Köpek yabancı adama hırladı.

いぬは見知らぬ男に向かってうなった。

İki yabancı arkadaşım var.

私には外国人の友達が2人います。

- Bir yabancı dil eğitimi zordur.
- Bir yabancı dil okumak zordur.

- 外国語を学ぶのは難しい。
- 外国語を勉強することは難しいです。

- Pazar yabancı malların akınına uğradı.
- Pazar yabancı mallarla dolup taşıyordu.

市場は外国製品であふれた。

- Otobüste bir yabancı benimle konuştu.
- Bir yabancı, otobüste benimle konuştu.

- バスの中で、見知らぬ人が私に話しかけてきた。
- バスで知らない人に話しかけられたの。

- O bir sürü yabancı pullara sahipti.
- O birçok yabancı pula sahipti.

彼は外国切手をたくさん持っている。

Bir yabancı dil öğrenmen önemli.

君が外国語を学ぶ事は重要です。

Yabancı dilleri konuşmak kolay değildir.

- 外国語を話す事は容易ではない。
- 外国語を話すのは簡単じゃない。

Yabancı dil öğrenmek sabır gerektirir.

- 外国語の習得には忍耐が必要だ。
- 外国語の習得には根気が必要だ。

Yabancı kültürler hakkında öğrenmek eğlencelidir.

外国の文化について学ぶのは楽しい。

Hiç yabancı pullarınız var mı?

- 外国の切手を持ってますか。
- 外国の切手は持ってるの?

Yabancı ürünlere haksız tarifeler uygulanmaktadır.

海外製品に不公平な関税が課せられている。

Ükemizi yabancı saldırısından korumak zorundayız.

我が国を他国の侵略から守らねばならない。

Yabancı konuşamayacak kadar çok şaşırmıştı.

その見知らぬ人はひどく驚いたので、口がきけなかった。

Yabancı, anadili gibi Japonca konuştu.

その外国人はまるで母語のように日本語を話した。

Yabancı oldukça iyi Japonca konuşur.

その外国人はかなりうまく日本語を話す。

Bu fikirler düşünme tarzımıza yabancı.

- そのような考えは我々の考えとは相いれない。
- そういう考え方は私たちの考え方とは相容れない。

O İngilizceyi yabancı aksanıyla konuşur.

彼女は外国なまりのある英語を話す。

O bana hiç yabancı değil.

- 彼は見ず知らずの人ではない。
- 彼は決して見ず知らずの人ではない。

O, ülkesini yabancı işgalcilerden korudu.

彼は外敵から国を守った。

O, yabancı misafirleri eğlendirmekten sorumludur.

彼が外人客の接待にあたっている。

Bir yabancı beni kolumdan yakaladı.

- 知らない人が突然私の腕をつかんだ。
- 見知らぬ人が、いきなり私の腕をつかんだ。

O yabancı ülkelerde seyahat etti.

彼女は国外を旅行してきた。

Bir yabancı dil öğrenmek eğlencelidir.

外国語を学ぶことは楽しい。

Yabancı bir dil öğrenmek zordur.

- 外国語を学ぶのは難しい。
- 外国語を勉強することは難しいです。

Karısı bir yabancı gibi görünüyor.

彼の奥さんは外国人らしい。

Yabancı dillere ilgi duyuyor musun?

外国語の学習に興味がありますか。

Burada bir yabancı gibi davranıyor.

彼はここではよそ者の振りをする。

Ermenistan'da çok yabancı var mı?

アルメニアには外国人が大勢いますか。

İngilizcenin dışında yabancı dil bilmez.

彼は英語以外の外国語は全く知らない。

Onun yabancı bir arabası var.

彼は外車を持っている。

Yabancı bir dil öğrenmek eğlencelidir.

- 外国語を学ぶことは楽しい。
- 外国の言葉を学ぶって、楽しいんだ。

Yabancı insanlar benim ilgimi çekiyor.

外国人って面白いなあ。

Hiç yabancı kitaplarınız var mı?

あなたは外国の本を持っていますか。

Yabancı dilleri çok ilginç buluyorum.

外国語がとっても楽しいと分った。

Ormanda, iki yabancı ile karşılaştı.

森の中で彼女は2人の見知らぬ人に会った。

Birçok yabancı iyi Japonca konuşur.

多くの外国人が日本語を上手に話します。

Japonya petrolde yabancı ülkelere bağımlıdır.

日本は石油を外国に依存している。

Kapıda duran bir yabancı gördüm.

私は見知らぬ人が戸口に立っているのを見た。

Oteli yabancı turistlerle dolu buldum.

行ってみるとホテルは外国人旅行客でいっぱいだった。

Hiç yabancı biran var mı?

外国のビールはありますか。

O, bana karşı tamamen yabancı.

彼女は赤の他人です。

Yabancı yatırımcılar paralarını ABD'den çekti.

外国人投資家は資金をアメリカから引き揚げた。

Yabancı, anadiliymiş gibi Japonca konuşuyor.

その外国人はまるで母国語であるかのように日本語を話す。

Niçin yabancı bir dil çalışıyorsun?

あなたはなぜ外国語を勉強するのですか。

Biz bazı yabancı pullar alabildik.

私たちは何とか外国切手を数枚入手できた。

Evin önünde bir yabancı var.

見知らぬ男が家の前にいる。

Onun işi yabancı alıcılarla görüşmek.

彼の仕事は外国の買い手と交渉することだ。

Tom'un bir yabancı arabası var.

- トムって外車に乗ってるんだよ。
- トムね、外車持ってるのよ。

- Onların fikirleri bizim için tamamen yabancı görünüyor.
- Onların düşünceleri bize tamamen yabancı görünüyor.

彼らの考えは私たちには全く異質のものであるように感じられる。

Geceler her daim bize yabancı olmuştur.

‎人類にとって ‎夜は未知の世界だ

Yabancı bir his bana istila ediyor.

気持ちが悪くなった。

Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok.

外国人労働者に偏見は持っていない。

Yabancı öğrencilerin İngilizceyi iyi konuşması zordur.

外国人学生にとって英語を上手に話すことは難しい。

Bir yabancı ile arkadaş olmak ilginçtir.

外国人と友達になることは面白いです。

Yabancı bir dil öğrenmek kolay değildir.

外国語を習得するのはやさしくない。

Yabancı dilde ustalaşmak çok sabır gerektirir.

外国語の習得には多くの忍耐を必要とする。

Yabancı dil dersine düzenli katılım önemlidir.

外国語の授業ではきちんと出席する事が大切です。

Yabancı dillerden bahsederken, Fransızca konuşabilir misin?

外国語と言えば、フランス語を話せますか。

Birkaç yabancı dil konuşabilmek çok iyi.

外国語がいくつも話せるというのは本当によい。

Doğal kaynaklarımız için yabancı milletlere bağımlıyız.

わが国は天然資源を諸外国に依存している。

Kendin için yabancı bir ülkeye gitmelisin.

ひとりで外国へ出かけてみなさい。

Yabancı kısa sürede Japon yemeklerine alıştı.

その外国人はすぐに日本の食べ物に慣れた。

Anlıyor musun? Bir yabancı dil öğrenmelisin.

分かったでしょう。外国語を勉強しなければいけません。

O, bir yabancı dili öğrenmede hızlıdır.

彼は外国語の上達が早い。

Aksanı onun bir yabancı olduğunu göstermektedir.

彼のなまりから外国人だとわかる。

Japonya petrol için yabancı ülkelere bağımlıdır.

日本は石油を外国に依存している。

Okul olanaklarımız yabancı öğrenciler için yetersizdir.

当大学では外国人留学生の受け入れ施設が十分でない。

Yabancı öğrenciler bu kulübe girebilirler mi?

- 留学生も入れるのかしら。
- 外国人生徒でも部活動に入れますか?

Elçilik, yabancı mültecilere siyasi sığınmayı reddetti.

大使館は外国人難民の政治亡命を拒否しました。

Bir yabancı dili konuşmak kolay değil.

- 外国語を話す事は容易ではない。
- 外国語を話すのは簡単じゃない。

Kalabalık otobüste bir yabancı benimle konuştu.

見知らぬ人が混み合ったバスの中で私に話しかけた。