Translation of "Yabancı" in Chinese

0.004 sec.

Examples of using "Yabancı" in a sentence and their chinese translations:

Yabancı insanlar eğlenceli.

外国人是很好玩儿。

Yabancı mısın? Nerelisiniz?

一个外国人?你是哪里人?

- Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.
- Yabancı diller öğrenmek sıkıcıdır.

學外文很無聊。

Yabancı dillerle yabancı olursan, yabancının sessizliğini asla anlayamazsın.

没有对外语的认识,你永远无法理解外国人的沉默。

- Ben, iki yabancı dil öğreniyorum.
- İki yabancı dil öğreniyorum.

- 我学两种外语。
- 我學兩種外語。

Yabancı dil öğrenmek zordur.

學習外語是困難的。

Yabancı dilleri öğrenme sıkıcıdır.

學外文很無聊。

Binaya bir yabancı girdi.

一个陌生人进了大楼。

Köpek yabancı adama hırladı.

狗對著這個陌生男子咆哮。

- Bir yabancı dil eğitimi zordur.
- Bir yabancı dil okumak zordur.

- 学一门外语是很难的。
- 學習外語是困難的。

- Otobüste bir yabancı benimle konuştu.
- Bir yabancı, otobüste benimle konuştu.

在公车上,一个陌生人和我说了话。

- O bir sürü yabancı pullara sahipti.
- O birçok yabancı pula sahipti.

他有很多外國郵票。

Yabancı dilleri konuşmak kolay değildir.

講外語是不容易的。

Yabancı dil öğrenmek sabır gerektirir.

精通一種外語需要耐心。

Yabancı kültürler hakkında öğrenmek eğlencelidir.

學習外國文化是件有趣的事。

Hiç yabancı pullarınız var mı?

你有外國郵票嗎?

Bir yabancı dil öğrenmek eğlencelidir.

学外语很有意思。

Yabancı dillere ilgi duyuyor musun?

你们对外语感兴趣吗?

Yabancı insanlar benim ilgimi çekiyor.

外国人很有意思。

Japonya petrolde yabancı ülkelere bağımlıdır.

日本依賴外國的石油。

Biz bazı yabancı pullar alabildik.

我們設法得到一些外國的郵票。

Ben, iki yabancı dil öğreniyorum.

- 我学两种外语。
- 我學兩種外語。

Yabancı işçilere karşı bir önyargım yok.

我对外籍员工没有偏见。

Yabancı bir dil öğrenmek kolay değildir.

学会一门外语不容易。

Yabancı dilde ustalaşmak çok sabır gerektirir.

学好一门外语需要坚韧不拔的毅力。

Kendin için yabancı bir ülkeye gitmelisin.

你必须为自己出国。

Anlıyor musun? Bir yabancı dil öğrenmelisin.

看到了吧?你应该学一门外语。

O, bir yabancı dili öğrenmede hızlıdır.

他外语学得很快。

Aksanı onun bir yabancı olduğunu göstermektedir.

他的口音显露出他是外国人。

Bildiğim kadarıyla o tam bir yabancı.

她对我来说是一个完全陌生的人。

O bir yabancı ile konuşmaya başladı.

她开始和一个陌生人交谈。

Şu şirket bir yabancı tarafından yönetilmektedir.

這家公司由一個外國人經營。

Babasının yabancı bir ülkede öldüğü söyleniyor.

据说他爸爸在外国去世了。

Yuko bir yabancı ile asla konuşmadı.

裕子从来没有和外国人说过话。

Yabancı dillerde argo kelimeler öğrenmek eğlencelidir.

学习外语里的俚语很有趣。

Yabancı bir dilde uzmanlaşmak yıllar alır.

學外語要花好幾年的時間才能學得精通。

Yabancı ülkelerde bir sürü arkadaşım var.

我有很多外國朋友。

Bir yabancı dili iyice öğrenmek zordur.

掌握一门外语很难。

Yabancı yatırımcılar, Amerika'daki paralarını geri çektiler.

外国投资者从美国收回他们的钱。

Yabancı bir ülkeyi ziyaret etmek pahalı olmalı.

到外國一定很貴。

Her yıl binlerce yabancı Japonya'yı ziyaret eder.

每年有成千上万的外国人访问日本。

O bir yabancı. O ne dediğimizi anlamıyor.

他是老外,他听不懂我们说的话。

Japonya yabancı ülkelere çokça araba ihraç ediyor.

日本出口很多汽车到国外。

Yabancı ülkelerden gelen fikirlere ön yargılı gibi görünüyorsun.

你似乎對來自國外的想法有偏見。

Herkesin bir yabancı dil eğitimi yapması gerektiğini düşünüyorum.

我認為大家都應該學另外一種語言。

Bu sabah okula giderken bir grup yabancı gördüm.

今天早上在去学校的路上,我看到了一群外国人。

- O bir yabancı ile evli.
- O, bir yabancıyla evli.

她嫁給了一個外國人。

O bir yabancı ama Çince'yi mükemmel bir şekilde konuşuyor.

她是外国人,不过她中文说得非常好。

Gözlerimi tekrar açtığımda, aniden karşımda yabancı bir bayan buldum.

當我再次睜開眼睛, 突然有一個陌生的女人站在我面前。

Bir pasaport, yabancı bir ülkeye giderken, onsuz gidemeyeceğin bir şeydir.

去外國旅行不能不帶護照。

Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı.

有個陌生人從後面拍了拍我的肩。我肯定他是認錯人了。

- Hiç yabancı bir ülkede bulundun mu?
- Hiç yurt dışında bulundun mu?

你有沒有去過外國?