Translation of "Bulunduğu" in Russian

0.013 sec.

Examples of using "Bulunduğu" in a sentence and their russian translations:

Onun bulunduğu yeri bilmiyorum.

Мне неизвестно его местонахождение.

Bu, cesedin bulunduğu oda.

- Это та комната, где было найдено тело.
- Это комната, в которой было обнаружено тело.

Onun bulunduğu yeri belirleyemedik.

Мы не смогли определить её местонахождение.

Tom'un bulunduğu uçak düştü.

Самолёт, в котором был Том, разбился.

Tom bulunduğu yerde kalmalıydı.

Тому следовало остаться там, где он был.

Tom'un içinde bulunduğu aynı sıkıntıdayız.

Мы в той же беде, что и Том.

Ve sık ormanların bulunduğu bir yerdir.

и густые леса.

Içerisinde bulunduğu gezegenlerin çekim kuvvetinden kaynaklı

вызванный гравитационной силой планет, которые

Temasta bulunduğu herkeste karantina altına alınacak

Контакт будет помещен на карантин для всех

Sıkı çalışma onu bulunduğu yere getirdi.

Тяжким трудом он добился своего нынешнего положения.

Sami, içinde bulunduğu tehlikeyi fark etti.

Сами осознал, в какой опасности находится.

Onun bulunduğu yer hakkında hiçbir fikrimiz yok.

Мы не имеем представления о его местонахождении.

Onun bulunduğu yerde sana ondan bahsetmemeni söyledim.

Я сказал тебе не упоминать об этом в её присутствии.

Bilginin nasıl bulunduğu konusundaki bu düşünceyi anlamaya çalışmaktır.

попытаться выяснить, откуда берётся знание.

- Onun nerede olduğunu bulamadık.
- Onun bulunduğu yeri bulamadık.

Мы не могли определить ее местонахождение.

Yönde ve bulunduğu yerde değiş tokuşu beraberinde getirir.

в форме, дистанации, направлении и площади суши.

- Onların nerede olduğu bilinmiyor.
- Onların bulunduğu yer bilinmiyor.

Их местонахождение неизвестно.

Bunun öldüren mantarlardan olmadığını, içinde bulunduğu çevre sayesinde biliyorum.

И я знаю, что этот не ядовитый, основываясь на окружающей среде.

Su evleri arabaları ve bulunduğu her şeyi sürükleyerek götürüyor

водные дома тащат автомобили и все, что они находят

- Tom Mary'yi bulunduğu yerden göremiyor.
- Tom Merry'yi mekanından göremez.

- Том не может видеть Мэри с того места, где находится.
- Том не видит Мэри со своего места.

- Şüphelinin nerede olduğu hâlâ bilinmiyor.
- Şüphelinin bulunduğu yer hala bilinmiyor.

Местонахождение подозреваемого до сих пор неизвестно.

- Tom'un nerede olduğunu sana söylemeyeceğim.
- Tom'un bulunduğu yeri sana söylemeyeceğim.

- Я не скажу тебе, где Том.
- Я не скажу вам, где Том.

Ekip, Khumbu Buz Çağlayanı ile kamp alanının bulunduğu yere ulaşana kadar...

Когда мы достигли лагеря у подножия и водопада Кхумбу…

- Tom içinde bulunduğu sinirli hâlden biraz çıkmıştı bile.
- Tom birazcık sakinlemeye başlamıştı bile.

Том уже немного остыл от гнева.

- Onun nerede olduğu hakkında bir fikrimiz yok.
- Onun bulunduğu yer hakkında hiçbir fikrimiz yok.

- Мы понятия не имеем, где он находится.
- Мы понятия не имеем, где он.

Tom dudaklarını yapay olarak boyayan ve kulak memelerini delen kadınların bulunduğu bir kültürden geliyor.

Том выходец из культуры, где женщины искусственно раскрашивают свои губы и проделывают отверстия в мочках ушей.

Bu sabah işten kovuldum. Geldiği zaman da hep üst üste gelir ya, ofisin bulunduğu binadan çıkmamla beraber arabamın da çalınmış olduğunu gördüm.

Сегодня утром меня уволили с работы. Но беда не приходит одна, и когда я вышел из офиса, я обнаружил, что кто-то украл мою машину.