Translation of "Ada" in Portuguese

0.007 sec.

Examples of using "Ada" in a sentence and their portuguese translations:

Ada batıyor.

A ilha está afundando.

Bu ada suda batmıyor

esta ilha não afunda na água

Ada yıl boyunca ılıktır.

A ilha é quente o ano inteiro.

Japonya bir ada ülkesidir.

- O Japão é um país insular.
- O japão é um arquipélago.

- Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.
- Gökyüzünden bakıldığında ada çok güzeldi.

Vista do céu, a ilha era bela.

- Yunanistan'da bir sürü ada vardır.
- Yunanistan'da çok sayıda ada vardır.

- Na Grécia há muitas ilhas.
- Há muitas ilhas na Grécia.

Gökyüzünden bakınca ada çok güzeldi.

Vista do céu, a ilha era bela.

Hiçbir insan bir ada değildir.

Nenhum homem é uma ilha.

Bu gerçekten bir ada değil.

Isso realmente não é uma ilha.

Kiliseler tüm ada üzerine inşa edilmiştir.

Construíram igrejas por toda a ilha.

Bu ada çocuklar için bir cennet.

Esta ilha é um paraíso para as crianças.

Bu ada 19.yüzyılda Fransa'ya aitti.

Essa ilha pertenceu à França no século 19.

O ada bir zamanlar Fransa tarafından yönetildi.

Aquela ilha foi governada pela França uma vez antes.

Borneo bir ada mı yoksa bir kıta mı?

Borneo é uma ilha ou um continente?

Ada ihracatının %82'si, beşte dörtten fazlası, tarımsal ürünlerdir.

82% - mais de quatro quintos - das exportações da ilha são produtos agrícolas.

Rahipleri katlettikleri, hazineleri ve kutsal emanetleri çaldıkları Kutsal Ada olarak bilinen Lindisfarne'a

Eles pousam em Lindisfarne, conhecida como Ilha Sagrada, onde massacram monges, roubam tesouros

- O ada tropikal bir iklime sahiptir.
- O adanın tropikal bir iklimi vardır.

- Aquela ilha tem um clima tropical.
- Essa ilha tem um clima tropical.

Mossel Körfezi, Güney Afrika'daki bu ufacık ada 4.000 Güney Afrika kürklü fokuna ev sahipliği yapmaktadır.

Esta pequena ilha em Mossel Bay, na África do Sul, é o lar de quatro mil ursos-marinhos do Cabo.

"İstediğiniz tüm toprakları alın " dedi Aborjin şefi. "Oh hayır," dedi İngiliz general, "Biz sadece bir ada alacağız" "Ve hangi adayı ?" diye sordu Aborjin şefi. "Sadece Avustralya" diye yanıtladı İngiliz general.

"Fica com toda a terra que quiseres", disse o chefe aborígene. "Oh não," disse o general inglês, "ficaremos apenas com uma ilha." "E qual ilha?" perguntou o chefe aborígene. "Apenas a ilha da Austrália," respondeu o general inglês.