Translation of "Yurt" in Polish

0.013 sec.

Examples of using "Yurt" in a sentence and their polish translations:

O yurt dışında.

On jest za granicą.

Yurt dışına gittim.

Wyleciałem za burtę.

Tatilde yurt dışındaydım.

Byłem na wakacjach za granicą.

Yurt dışından döndüm.

- Wróciłem z zagranicy.
- Wróciłem zza granicy.

- Yurt dışına çıkmak istiyorum.
- Yurt dışına gitmek istiyorum.

Chciałabym wyjechać za granicę.

Hiç yurt dışında bulunmadım.

Nigdy nie byłem za granicą.

-geç saatte, yurt odamda-

do późna w nocy, w pokoju w akademiku,

Dün yurt dışından döndü.

Wczoraj wrócił z zagranicy.

- O, hiç yurt dışında bulunmadı.
- O hiç yurt dışına gitmedi.

On nigdy nie był za granicą.

- O, yurt dışında eğitim aldı.
- O, yurt dışında eğitim gördü.

Studiował za granicą.

Amcan hâlâ yurt dışında mı?

Czy twój wujek nadal jest zagranicą?

Onları yurt dışından almak zorundayız.

Musimy je kupować zagranicą.

Ne kadar süredir yurt dışındasınız?

Jak długo mieszkasz za granicą?

O, yurt dışında eğitim gördü.

Studiował za granicą.

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

Chcę studiować za granicą.

O yurt dışına gitmeyi umuyor.

On ma nadzieję, że wyjedzie za granicę.

Amcam yıllarca yurt dışında yaşadı.

Mój wuj przeżył wiele lat za granicą.

O yurt dışında seyahat etmeyi sever.

On lubi podróżować za granicę.

Daha önce hiç yurt dışında bulunmadım.

Nigdy wcześniej nie byłem za granicą.

Bir gün yurt dışına çıkmak isterim.

Chciałbym kiedyś pojechać za granicę.

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

Oszczędzam pieniądze na studia za granicą.

Yurt dışından bazı yeni kitaplar sipariş ettik.

- Zamówiliśmy parę nowych książek z zagranicy.
- Zamówiliśmy nowe książki z zagranicy.

Tom Fransızca öğrenmek için yurt dışına gitti.

Tom wyjechał za granicę uczyć się francuskiego.

Benim uydu navigasyon cihazı yurt dışında çalışmıyor.

Mój nawigator nie działa za granicą.

Mary'nin yurt dışına gitme hayali sonunda gerçek oldu.

Marzenie Mary o wyjeździe za granicę w końcu stało się rzeczywistością.

Gerçekten de yurt dışında eğitim görmüş gibi konuşuyor.

On mówi, jakby naprawdę studiował za granicą.

Tom Mary'ye yurt dışına gitmeyi isteyip istemediğini sordu.

Tom spytał Mary, czy chce jechać za granicę.

Onun müziği yurt dışında büyük bir popülerliğe ulaşmıştır.

Jego muzyka osiągnęła wielką popularność za granicą.

Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.

Jak jedziesz za granicę, to musisz mieć paszport.

O, iki yıllığına yurt dışında eğitim görme ayrıcalığına sahipti.

On ma przywilej studiowania za granicą przez dwa lata.

O hasta oldu. Bu nedenle yurt dışına gitmekten vazgeçti.

Zachorował, dlatego zrezygnował z wyjazdu za granicę.

- Yurtdışına ne kadar sıklıkla gidersiniz?
- Ne sıklıkta yurt dışına gidersin?

Jak często wyjeżdżasz za granicę?

Yurt dışında bir geziye davet edildim, ama ben gitmek istemiyorum.

Zaproszono mnie na wycieczkę zagraniczną, ale nie chcę jechać.

Ona onun tarafından hâlâ gençken yurt dışına gitmesi tavsiye edildi.

Poradził jej wyjechać za granicę, dopóki jest jeszcze młoda.

- O, yurt dışına gitmeye karar verdi.
- O, yurtdışına gitmeye karar verdi.

Zdecydował się wyjechać za granicę.

O kısa sürede yurt yaşamına alıştı ve iki ya da üç arkadaş var.

Szybko przyzwyczaił się do życia w akademiku i zaprzyjaźnił się z dwiema lub trzema osobami.