Translation of "Tıraş" in Polish

0.004 sec.

Examples of using "Tıraş" in a sentence and their polish translations:

Tıraş olmam gerek.

Muszę się ogolić.

Bacaklarımı tıraş etmem.

Nie golę nóg.

O tıraş oldu.

Ogolił się.

Henüz tıraş olmadım.

Jeszcze się nie ogoliłam.

- Her sabah tıraş olurum.
- Ben her sabah tıraş olurum.

Golę się co rano.

Tıraş olurken kendimi kestim.

Zaciąłem się przy goleniu.

Tıraş olurken kulağını yaraladı.

- Zranił się w ucho, gdy się golił.
- Zranił się w ucho podczas golenia.

O, bacaklarını tıraş etmez.

Ona nie goli nóg.

Bacaklarını tıraş eder misin?

Golisz sobie nogi?

Tanrı, Kraliçe'yi tıraş etsin!

Boże, gol królową!

Neden sakalını tıraş ettin?

Dlaczego zgoliłeś brodę?

Tom bıyığını tıraş etti.

Tom zgolił wąsa.

Mary bacaklarını tıraş etti.

Mary ogoliła nogi.

O, koltuk altını tıraş etti.

Ogoliła sobie pachy.

Haftada dört kez tıraş olur.

On goli się cztery razy w tygodniu.

Annem sakalımı tıraş etmemi istedi.

Moja matka poprosiła mnie, bym zgolił brodę.

Duş yapıp tıraş olacağım, sonra da takımımı giyeceğim.

Wezmę prysznic, ogolę się i włożę garnitur.

Berber erkeklerin saçını tıraş eden ve kesen bir adamdır.

Fryzjer to człowiek zajmujący się obcinaniem i goleniem włosów.