Translation of "Kadın" in Polish

0.016 sec.

Examples of using "Kadın" in a sentence and their polish translations:

Bir kadın,

którą przywieziono karetką,

Kadın çıplak.

Ta kobieta jest naga.

Kadın okuyor.

Ta kobieta czyta.

Kadın uyanıyor.

Kobieta budzi się.

Kadın bebeğe sarıldı.

Kobieta przytuliła dziecko.

Kadın öğrenim görüyor.

Kobieta czyta.

Kadın İspanyolca konuşuyor.

Ta kobieta mówi po hiszpańsku.

Kadın ekmek yiyor.

Kobieta je chleb.

Sen kadın değilsin.

Nie jesteś kobietą.

- İki kadın şarkı söylüyor.
- İki tane kadın şarkı söylüyorlar.

Dwie kobiety śpiewają.

Kadın: Adını söylemekle başlayabilirsin.

Kobieta: Zacznijmy od imienia.

Güzel bir kadın naziktir.

Ta piękna kobieta jest miła.

Birçok kadın alışverişi sever.

Większość kobiet uwielbia robienie zakupów.

Bu kadın bir orospu.

Ta kobieta jest prostytutką.

Kadın yatak odasında uyuyor.

Kobieta śpi w sypialni.

Uzun boylu kadın güzeldir.

Ta wysoka kobieta jest piękna.

Sen bir kadın değilsin.

Nie jesteś kobietą.

Mary evli bir kadın.

Mary jest mężatką.

Mary bir falcı kadın.

Maria jest wróżką.

Kahverengi ceketli kadın kim?

Kim jest ta kobieta w brązowym płaszczu?

Mary inatçı bir kadın.

Mary jest upartą kobietą.

Onların kadın düşmanlıkları iğrenç.

- Ich mizoginia jest obrzydliwa.
- Ich wrogość wobec kobiet jest obrzydliwa.
- Ich niechęć do kobiet jest obrzydliwa.
- Ich nienawiść do kobiet jest obrzydliwa.

İki kadın şarkı söylüyor.

Dwie kobiety śpiewają.

Kadın: İyiliksevenler, yardımcı olabilir miyim ?

Kobieta: Samarytanie, jak mogę pomóc?

Yaşlı bir kadın araba sürüyor,

Stara kobieta prowadzi samochód,

Kadın bir inci kolye taktı.

Kobieta nosiła naszyjnik z pereł.

Barda duran üç kadın vardı.

Trzy kobiety stały przy barze.

Sen güzel bir kadın oldun.

Stałaś się piękną kobietą.

Çiçekleri tutan o kadın kimdir?

Kim jest ta kobieta trzymająca kwiaty?

Kötü haberi duyduğunda kadın ağladı.

Kobieta rozpłakała się, gdy usłyszała złe wiadomości.

Ne kadar güzel bir kadın!

Jaka z niej piękna kobieta!

Mary, oldukça ilginç bir kadın.

Mary jest całkiem interesującą kobietą.

Yaşlı kadın merdivenleri güçlükle tırmandı.

Staruszka z wielkim trudem wdrapała się po schodach.

- Dün genç bir kadın bana geldi.
- Genç bir kadın dün bana geldi.

Wczoraj przyszła do mnie młoda kobieta.

- Mary'nin benim için doğru kadın olduğunu düşünüyorum.
- Sanırım Mary benim için doğru kadın.

Wydaje mi się, że Mary jest właściwą kobietą dla mnie.

Kadın burada rahatsız bir durumda ve

A kobieta znajduje się w tej niewygodnej pozycji

Babaylan bir kadın rolü olmasına rağmen,

Choć babaylan była rolą damską,

Erkek olduğunu bilmeyene kadın olduğunu inandırabilirdiniz.

że obcy uznałby ich za kobiety.

Portre, güzel bir kadın profilini gösteriyor.

Ten portret ukazuje profil pięknej kobiety.

Anne Teresa iyi bir kadın mı?

Czy Matka Teresa była dobrą kobietą?

Tom'un etrafında bir kadın topluluğu var.

Dookoła Toma jest tłum kobiet.

Beyaz giymiş kadın ünlü bir aktris.

Kobieta w białym jest sławną aktorką.

Senin gördüğün adam aslında bir kadın.

- "Mężczyzna", którego widziałeś, jest tak naprawdę kobietą.
- "Mężczyzna", którego widziałaś, jest tak naprawdę kobietą.

Bu dün gece sana bahsettiğim kadın.

O tej kobiecie mówiłem ci zeszłej nocy.

Bir adam, kadın, çocuk ya da çocuklar.

Byli to mężczyzna, kobieta plus dziecko lub dzieci.

Örneğin, göğüs kanseri olan bir kadın hasta

Na przykład: pacjentka z rakiem piersi

Ve benim için ayrıca kadın karşıtı demek,

co oznacza też, że jesteś przeciwko kobietom,

çünkü kadın eskiden bu yana doğayla ilişkilendiriliyor.

bo kobiety od dawna utożsamia się z naturą.

Kız ince belli bir kadın haline geldi.

Dziewczyna wyrosła na szczupłą kobietę.

Hiçbir kadın onun olduğu kadar kibirli değildir.

Nie ma drugiej tak dumnej kobiety jak ona.

- O Japon mu?
- O kadın Japon mu?

Czy ona jest Japonką?

Yemek pişirmede iyi olan bir kadın istiyoruz.

Poszukujemy kobiety, która jest dobra w gotowaniu.

Sensiz yaşayamam. Benim için tek kadın sensin.

Nie mogę bez ciebie żyć. Jesteś jedyną kobietą dla mnie.

Liisa aktif ve enerjik bir genç kadın.

Liisa jest aktywną i energiczną młodą kobietą.

Siz uyurken bir kadın bizi ziyaret etti.

Kobieta nas odwiedziła, jak spałeś.

Sizin hayatım boyunca beklediğim kadın olduğunuzu düşünüyorum.

Myślę, że jesteś kobietą, na jaką czekałem całe życie.

Biri kadın olmak üzere on kişi öldü.

Zmarło dziesięć osób, w tym jedna kobieta.

Kadın olduğunun bu kadar az ayırdında olması ürpertici.

Straszne, ona zupełnie nie ma świadomości, że jest kobietą.

Bizim karşımızda oturan kadın şu an onun karısı.

Kobieta, która siedzi tam naprzeciwko, to jego obecna żona.

Kadın onu başka bir erkek uğruna terk etti.

Zostawiła go dla innego mężczyzny.

Bu durumda olabileceğimizin en iyisi o fıkradaki yaşlı kadın...

Najlepsze, co możemy zrobić to to, co stara kobieta w dowcipie.

Bir zamanlar küçük bir adada yaşlı bir kadın yaşıyordu.

Pewnego razu na małej wyspie żyła sobie stara kobieta.

Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.

Był znudzony swoją żoną, doskonałą kobietą, na którą nie zasługiwał.

Düşük gelirli ülkelerde 240 milyon kadın gebe kalmak isteyip istemediğine

214 milionów kobiet w krajach rozwijających się

Bugün, 100 binden fazla kadın bizimle çalışıyor ve 20 milyon

Obecnie ponad 100 000 kobiet ma konta w naszym banku.

Adı ve soyadı benimki ile aynı olan bir kadın tanıyorum.

Znam kobietę, która ma identyczne jak ja imię i nazwisko.

Brezilya devlet başkanının bir kadın olduğunu okudum. Adı ise Dilma.

Czytałem, że prezydentem Brazylii jest kobieta. Ona nazywa się Dilma.

Mrs. Bruce İngiltere ile Japonya arasında uçan ilk kadın pilottu.

Pani Bruce była pierwszą kobietą pilotem, która przeleciała z Anglii do Japonii.

Kadın şarkı söylüyor, adam gitar çalıyor, biz de dans ediyoruz.

Ona śpiewa, on gra na gitarze, a my tańczymy.

Ve sıra dışı, titrek, dalgalı, elbiseli ve yaşlı bir kadın oluyor.

w niezwykłą, chwiejącą się, pływającą staruszkę w sukience.

- En sevdiğin aktör ve aktris kim?
- En beğendiğin erkek ve kadın oyuncu kim?

Jaki jest twój ulubiony aktor?

Tom'un bütün istediği onun vermek zorunda olduğu tüm aşkı kabul edecek bir kadın bulmaktı.

Wszystko czego chciał Tom, to znaleźć kobietę, której mógłby oddać swe serce.

Ben sadece senin şu ana kadar gördüğüm en güzel kadın olduğunu sandığımı sana bildirmek istedim.

Chciałbym ci tylko powiedzieć, że uważam cię za najpiękniejszą kobietę, jaką kiedykolwiek widziałem.

- Evleneceğim kadın olduğun konusunda aklımda hiç şüphem yok.
- Evleneceğim kadının sen olacağına dair aklımda hiçbir şüphe yok.

W moim sercu nie ma wątpliwości, że ty jesteś tą kobietą, którą mam poślubić.