Translation of "Söylüyorlar" in Polish

0.007 sec.

Examples of using "Söylüyorlar" in a sentence and their polish translations:

Yağmur yağacağını söylüyorlar.

Mówią, że będzie padać.

Ağustos böcekleri şarkı söylüyorlar.

Cykady śpiewają.

Onlar onun işini bıraktığını söylüyorlar.

Mówią, że rzuciła pracę.

Venedik'in güzel bir şehir olduğunu söylüyorlar.

Mówią, że Wenecja to piękne miasto.

Onlar onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar.

Mówią, że on nadal żyje.

Onlar Coca-Cola'nın dişleri erittiğini söylüyorlar.

Mówią, że coca-cola rozpuszcza zęby.

İnsanlar onun hâlâ hayatta olduğunu söylüyorlar.

Mówią, że on nadal żyje.

Gazeteler Nagoya'da büyük bir yangın olduğunu söylüyorlar.

Według gazet, w Nagoyi wybuchł wielki pożar.

Onlar, senin ilk aşkını asla unutmadığını söylüyorlar.

Mówią, że nigdy się nie zapomina swojej pierwszej miłości.

Ölüm hücresindeki birçok mahkum ölmek istediklerini söylüyorlar.

Wielu więźniów skazanych na śmierć mówi, że chce umrzeć.

Onlar, Mary'nin gençken harika bir şarkıcı olduğunu söylüyorlar.

Mówią, że Mary była świetną piosenkarką, kiedy była młoda.

- Aşkın kör olduğunu söylüyorlar.
- Aşkın gözü kördür derler.

Mówi się, że miłość jest ślepa.

Onlar bu meyvenin senin sağlığın için iyi olduğunu söylüyorlar.

Mówią że ten owoc jest dobry dla twojego zdrowia.

- İki kadın şarkı söylüyor.
- İki tane kadın şarkı söylüyorlar.

Dwie kobiety śpiewają.

Bazı insanlar, Japonya'nın erkek egemen bir toplum olduğunu söylüyorlar.

Niektórzy mówią, że Japonia jest społeczeństwem zdominowanym przez mężczyzn.

Firefox'un bir gün içinde 8 milyon kez indirilmiş olduğunu söylüyorlar.

- Mówią, że Firefox jest pobierany ponad 8 milionów razy dziennie.
- Mówią, że Firefox jest ściągany ponad 8 milionów razy dziennie.

- Onlar onun çok zengin olduğunu söylüyorlar.
- Onun çok zengin olduğunu söylerler.

Mówi się, że on jest bardzo bogaty.

Bazı insanlar gece geç saatlerde yemek yemenin sağlığınız için kötü olduğunu söylüyorlar.

Niektórzy mówią, że jedzenie późno w nocy jest niezdrowe.

Bazıları 2.Ramses'in altı kadına ve 100'den fazla çocuğa sahip olduğunu söylüyorlar.

Niektórzy mówią, że Ramzes II miał sześć żon i ponad setkę dzieci.

Çoğu insan bir yabancı dil öğrenmenin en iyi yolunun bir anadil konuşurundan öğrenmek olduğunu söylüyorlar.

Większość ludzi twierdzi, że najlepszą metodą nauki języka obcego jest uczenie się od rodzimego użytkownika.