Translation of "şarkı" in Polish

0.010 sec.

Examples of using "şarkı" in a sentence and their polish translations:

- Ben şarkı söylemem.
- Ben şarkı söylemiyorum.
- Şarkı söylemiyorum.

Nie śpiewam.

Şarkı söyleyeceğim.

Będę śpiewać.

Şarkı söyleyemem.

Nie umiem śpiewać.

Şarkı söyle!

Śpiewaj!

- O şarkı söylemeyi sever.
- Şarkı söylemeyi seviyor.

Ona lubi śpiewać.

- Hayır, ben şarkı söylemiyorum.
- Hayır, şarkı söylemiyorum.

Nie, nie śpiewam.

Güzel şarkı söyleyebilirim.

Dobrze śpiewam.

Lütfen şarkı söyle.

Proszę śpiewaj.

Şarkı söylemeye başlayın.

Zacznij śpiewać.

Birlikte şarkı söyleyebiliriz.

Moglibyśmy razem zaśpiewać.

Keiko şarkı söylüyor.

Keiko śpiewa.

Tom şarkı söylüyordu.

Tom śpiewał.

Şarkı söylemeyi bırak.

Przestań śpiewać.

Bir şarkı söylüyorum.

Śpiewam piosenkę.

Şarkı söyleyecek misin?

Czy zamierzasz śpiewać?

Julia şarkı söylüyor.

Julia śpiewa.

Şarkı söylemeni istiyorum.

Chcę, żebyś zaśpiewała.

Bugün şarkı söylemeyeceğim.

Nie będę dzisiaj śpiewał.

- Mike iyi şarkı söylüyor.
- Mike iyi şarkı söyler.

Mike dobrze śpiewa.

- Tom şarkı söylemeyi seviyor.
- Tom şarkı söylemeyi sever.

Tomasz kocha śpiewać.

- Senin en sevdiğin şarkı nedir?
- En sevdiğin şarkı ne?

Jaka jest twoja ulubiona piosenka?

- İki kadın şarkı söylüyor.
- İki tane kadın şarkı söylüyorlar.

Dwie kobiety śpiewają.

- Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
- Sahnede sırayla şarkı söylediler.

Śpiewali po kolei na scenie.

Burada şarkı söyleyecek misin?

- Będziesz tutaj śpiewał?
- Będziesz tutaj śpiewała?
- Będziecie tutaj śpiewali?
- Będziecie tutaj śpiewały?
- Będziesz tu śpiewać?
- Będziecie tu śpiewać?

Şarkı söylemeyi sever misin?

Czy lubisz śpiewać?

Lütfen bir şarkı söyle.

Proszę, zaśpiewaj piosenkę.

Ağustos böcekleri şarkı söylüyorlar.

Cykady śpiewają.

O, şarkı söylemeye başladı.

Zaczął śpiewać.

O bir şarkı söyledi.

Śpiewał piosenkę.

Tom yıllarca şarkı söylemedi.

Tom od lat nie śpiewał.

Çocuklar şarkı söylemeyi sever.

Dzieci uwielbiają śpiewać.

Bu şarkı bana tanıdık.

Ta piosenka jest mi znana.

O, iyi şarkı söylemez.

On nie śpiewa dobrze.

Şarkı söylemen hoşuma gidiyor.

Lubię, jak śpiewasz.

Şarkı söylemeye devam et.

Śpiewaj nadal.

Şarkı söylemek ister misiniz?

- Chciałabyś zaśpiewać?
- Chciałbyś pośpiewać?

O iyi şarkı söyler.

On dobrze śpiewa.

O, çalışırken şarkı söyledi.

Śpiewał podczas pracy.

O, iyi şarkı söyleyemez.

On śpiewa słabo.

Şarkı söylemeye devam ettim.

Dalej śpiewałem.

Fransızca birkaç şarkı yazdım.

Napisałem kilka piosenek po francusku.

Neden burada şarkı söylüyorsun?

Dlaczego tutaj śpiewasz?

Şarkı söylediğini duymak istiyorum.

Chcę usłyszeć, jak śpiewasz.

Tom güzel şarkı söyler.

Tom pięknie śpiewa.

Bir şarkı söylemeni istiyorum.

Chcę, żebyś zaśpiewał piosenkę.

Tom şarkı söylemeyi sever.

Tom lubi śpiewać.

Şarkı söylemeyi sever misiniz?

Czy lubisz śpiewać?

Tom şarkı söyleyebiliyor mu?

- Czy Tom potrafi śpiewać?
- Czy Tom umie śpiewać?

Ablam şarkı söylemede iyidir.

Moja starsza siostra dobrze śpiewa.

Ben bir şarkı söyledim.

Zaśpiewałem piosenkę.

Bu, tercih ettiğim şarkı.

To piosenka, którą wolę.

Bana bir şarkı söyle.

Zaśpiewaj mi piosenkę.

Onlar şarkı söylemeyi sever.

Oni kochają śpiewać.

Jane şarkı söyleyecek mi?

Czy Jane zaśpiewa?

Onun şarkı söylediğini duydum.

Słyszałem, jak śpiewała.

O, şarkı söylemeyi seviyor.

Ona uwielbia śpiewanie.

Şarkı söyleme şeklini seviyorum.

- Lubię, jak śpiewasz.
- Podoba mi się twoje śpiewanie.

Herkes şarkı söylemek istedi.

Wszyscy chcieli śpiewać.

Çok iyi şarkı söylemiyorum.

Nie śpiewam zbyt dobrze.

İki kadın şarkı söylüyor.

Dwie kobiety śpiewają.

O bir şarkı mırıldandı.

Nuciła jakąś piosenkę.

- O Japonca şarkı söyleyebilir.
- O, nasıl Japonca şarkı söyleneceğini bilir.

On umie śpiewać po japońsku.

- Yaşamımı kazanmak için şarkı söylüyorum.
- Geçimimi sağlamak için şarkı söylüyorum.

Zarabiam na życie śpiewając.

O, şarkı söyleyerek geçimini sağlıyor.

On zarabia na życie śpiewaniem.

O şarkı bana çocukluğumu hatırlatıyor.

Ta piosenka przypomina mi dzieciństwo.

Onun şarkı söylediğini duyabiliyor musun?

Słyszysz jej śpiew?

Gitar çaldı ve şarkı söyledi.

Ona grała na gitarze, a on śpiewał.

Onun, odasında şarkı söylediğini duydum.

Słyszałem, jak śpiewała w swoim pokoju.

Bir şarkı söylememize izin verin.

Zaśpiewajmy!

O çok iyi şarkı söyleyebilir.

Ona bardzo ładnie śpiewa.

Annemin duşta şarkı söylediğini duydum.

Usłyszałem, jak moja mama śpiewa pod prysznicem.

O, çok güzel şarkı söyleyebilir.

Ona bardzo dobrze śpiewa.

Benimle birlikte bir şarkı söyle.

- Zaśpiewaj ze mną piosenkę.
- Zaśpiewajcie ze mną piosenkę.

Bize bir şarkı söyle, lütfen.

Zaśpiewaj nam jakąś piosenkę, proszę.

Birlikte birkaç Fransızca şarkı söyleyelim.

Pośpiewajmy razem jakieś francuskie piosenki.

Bir melek gibi şarkı söylüyorsun.

Śpiewasz jak anioł.

Onun bir şarkı söylediğini duydum.

Słyszałem, jak śpiewała piosenkę.

Ben hariç herkes şarkı söylüyordu.

Śpiewali wszyscy oprócz mnie.

Bu benim en sevdiğim şarkı.

To moja ulubiona piosenka.

Bu en sevdiğin şarkı mı?

Czy to twoja ulubiona piosenka?

Keşke senin gibi şarkı söyleyebilsem.

Chciałbym śpiewać tak jak ty.

Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.

Nagle moja matka zaczęła śpiewać.

Üç saat boyunca şarkı söyledik.

Śpiewaliśmy przez trzy godziny.

- Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.
- Ben bazen babamın duşta şarkı söylediğini duyuyorum.

Czasami słyszę ojca spiewającego w łazience.

Ahenksiz şarkı söylesen bile, bize katıl.

Śpiewaj z nami, nawet jeśli fałszujesz.

Kız arkadaşım için şarkı mı söylüyorsun?

Czy ty śpiewasz do mojej dziewczyny?

O şarkı söylerken ben burada oturacağım.

Będę tu siedzieć, póki on śpiewa.

Bazen babamın banyoda şarkı söylediğini duyuyorum.

Czasami słyszę ojca spiewającego w łazience.

Tom birkaç Fransızca şarkı öğrenmek istiyor.

Tom chce się nauczyć jakichś francuskich piosenek.

Annemin bir şarkı söylediğini asla duymadım.

Nigdy nie słyszałem, żeby moja mama śpiewała piosenkę.

Keşke Tom kadar iyi şarkı söyleyebilsem.

- Szkoda, że nie śpiewam tak dobrze jak Tom.
- Chciałbym śpiewać tak dobrze jak Tom.

Şarkı söylemek istemiyorsan söylemek zorunda değilsin.

Jeśli nie chcesz śpiewać, to nie musisz.

Linda şarkı söylemek için ayağa kalktı.

Linda powstała aby zaśpiewać.