Translation of "çıkan" in Polish

0.003 sec.

Examples of using "çıkan" in a sentence and their polish translations:

Artık, son çıkan kameralarla...

Dzięki najnowszym kamerom...

Aslında eseri, sadece ''Şömineden çıkan

A to lepiej opisuje ten obraz

Dağın yan tarafından çıkan dumanı görürsünüz.

Zobaczycie smugę dymu wychodzącą z boku góry.

Sizce hangisi umduğumuz medeniyete çıkan kestirme?

Który z nich jest skrótem do cywilizacji, którego szukamy?

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

Główna ulica prowadzi do środka miasta.

Bundan çıkan süt benzeri şeyi görüyor musunuz?

Widzicie ten mleczny sok?

Elektronik sigaradan çıkan duman miktarı hiç fena değil.

Ilość dymu, jaka wydobywa się z elektronicznego papierosa, wcale nie jest szkodliwa.

Ortaya çıkan şirketlerin çoğu Orta Doğu ve Çin'den geliyor.

w tym coraz więcej firm z Bliskiego Wschodu i Chin.

Karanlık gizlenmesini sağlıyor. Ama yere bastığında çıkan titreşimler buz denizinde yankılanıyor.

Ciemność zapewnia jej osłonę. Ale lód morski niesie odgłos kroków.

Donuk geceden sağ çıkan tüm hayvanlar için müjdeli bir değişimdir bu.

Dla wszystkich zwierząt, które przetrwały mroźne noce, to mile widziana zmiana.

Her şeyi düşürdüm ve bunun için Boston'dan çıkan ilk uçağı yakaladım.

Ona ma negatywne podejście do życia.

Şaşırtıcı ama gece ortaya çıkan bu görüntülere sıkça rastlanır. Tüm deniz hayvanlarının üçte biri biyolüminans yaratır.

Podobne do tego pokazy zdarzają się często. Trzy czwarte morskich stworzeń jest bioluminescencyjna,

Eva, Romer'in ofisine çıkan merdivenlere tırmandı, merdiven boşluğundaki karmaşık kokuyu analiz etmeye çalıştı - mantar ve kurum, eski birikmiş toz ve küf arasında bir karışım olduğuna karar verdi.

Ewa weszła po schodach do biura Romera, próbując analizować skomplikowany zapach na klatce schodowej - zdecydowała, że to coś pomiędzy grzybami i sadzą, starym kurzem i pleśnią.