Translation of "şehir" in Polish

0.026 sec.

Examples of using "şehir" in a sentence and their polish translations:

Şehir uyuyordu.

Miasto spało.

Şehir uykuda.

Miasto śpi.

Şehir dışındaydım.

Byłem poza miastem.

Postane şehir merkezinde.

Poczta jest w środku miasta.

Bütün şehir elektriksizdi.

Całe miasto było pozbawione prądu.

Bu şehir Fransa'da.

To miasto jest we Francji.

Ofisim şehir merkezinde.

- Moje biuro jest w centrum miasta.
- Moje biuro jest w centrum.

Bizi şehir merkezine götür.

Podwieź nas do centrum.

Boston güzel bir şehir.

Boston jest pięknym miastem.

Ne güzel bir şehir!

Cóż za piękne miasto!

Şehir aç askerlerle doluydu.

Miasto było pełne wygłodniałych żołnierzy.

Şehir 573'te kuruldu.

Miasto zostało założone w 573 r.

Şehir tamamen harap ediliyor.

To miasto jest kompletnie zrujnowane.

Montana'da kaç şehir vardır?

Jak wiele jest miast w Montanie?

- Bütün şehir su tarafından mahvedildi.
- Bütün şehir su tarafından tahrip edildi.

Całe miasto było zniszczone przez wodę.

Şehir hayatının elverişli yönlerini vurguladı.

Podkreślił wygodne aspekty życia w mieście.

Tom şehir dışına çıkmak istiyor.

Tom chce się wyrwać z miasta.

Kyoto çok güzel bir şehir.

Kioto jest pięknym miastem.

Floransa, İtalya'daki en güzel şehir.

Florencja jest najpiękniejszym miastem Włoch.

Hangi şehir en çok tehlikeli?

Jakie miasto jest najniebezpieczniejsze?

Bildiğim kadarıyla küçük bir şehir.

O ile mi wiadomo to jest małe miasto.

New York büyük bir şehir.

Nowy Jork to duże miasto.

Bütün şehir sudan mahrum edildi.

W całym mieście było pozbawione wody.

Doğruca şehir merkezine çıkan ana yol.

Główna ulica prowadzi do środka miasta.

Nihayet, aydınlatılmamış bir şehir parkı buluyor.

Wreszcie, nieoświetlony park miejski.

Şehir gerillasının kurucularıydık. "SIKIYÖNETİM" - COSTA-GAVRAS

i inicjatorami miejskiej partyzantki. STAN OBLĘŻENIA COSTY-GAVRASA

Venedik, İtalya Sular üzerinde yükselen şehir

Wenecja, Włochy. Miasto zbudowane na wodzie

İstasyon iki şehir arasında yer almaktadır.

Dworzec leży pomiędzy tymi dwoma miastami.

Venedik'in güzel bir şehir olduğunu söylüyorlar.

Mówią, że Wenecja to piękne miasto.

Bence Boston dünyadaki en güzel şehir.

Uważam, że Boston jest najpiękniejszym miastem na świecie.

Bu otobüs şehir merkezine gider mi?

Czy ten autobus jedzie do centrum miasta?

Loch Ness canavarı bir şehir efsanesidir.

Potwór z Loch Ness to miejska legenda.

Avrupa'da Tokyo kadar büyük şehir yoktur.

Nie ma w Europie miasta tak dużego jak Tokio.

Tren istasyonu şehir merkezinde yer almaktadır.

Dworzec jest w śródmieściu.

- Avrupa'da hiçbir şehir Tokyo kadar kalabalık değildir.
- Avrupa'da Tokyo kadar çok nüfuslu hiçbir şehir yoktur.

Nie ma w Europie miasta tak dużego jak Tokio.

Ama bu şehir sürpriz bir alternatif sunuyor.

Ale miasto zapewnia zaskakującą alternatywę.

Melbourne şehir merkezindeki bu gececi keseli sıçanlar gibi.

Tak jak te aktywne nocą oposy w centrum Melbourne.

...şehir ışıkları sayesinde 24 saat iş başında olabiliyorlar.

mogą działać przez całą dobę dzięki światłom miasta.

...şehir bölgelerinde yaşayanlar insanlardan kaçınmak için gececi olur.

osobniki w miastach są aktywne nocą, bo wolą unikać ludzi.

Şehir merkezi Kyoto'da büyük bir trafik sıkışıklığı vardı.

W centrum Kioto był ogromny korek.

Bir veya iki hafta boyunca şehir dışında olacağım.

Będę poza miastem przez tydzień lub dwa.

Japonya'da başka hiçbir şehir Tokyo kadar büyük değildir.

Nie ma w Japonii tak dużego miasta jak Tokio.

- O, kent yaşamından hoşlanmadı.
- O, şehir hayatından hoşlanmıyordu.

Nie lubiła życia w mieście.

Parslarla ilgili tek bir olumlu şehir efsanesi aklıma gelmiyor.

Nie znam żadnej pozytywnej miejskiej legendy na temat lampartów.

Burası çok ama çok yoğun bir şehir, şimdiyse uykuda.

Miasto poszło spać,

Şehir ortamında refah seviyesi yükselen tek primatlar biz değiliz.

Nie jesteśmy jedynymi naczelnymi prosperującymi w miastach.

Tom şehir hayatından vazgeçmeye ve kırsalda yaşamaya karar verdi.

Tom zdecydował się porzucić miejskie życie i zamieszkać na wsi.

Bu şehir betondan yapılmasına rağmen, o hâlâ bir orman.

Mimo że to miasto jest stworzone z betonu, to dalej dżungla

Şehir, ormandaki evlerinin etrafını sardıkça... ...sokaklarda hayatta kalmanın yollarını öğreniyorlar.

Miasto zaczyna pochłaniać ich las, więc starają się przetrwać na ulicach.

- Nara, çok eski bir şehirdir.
- Nara çok eski bir şehir.

- Nara jest bardzo starym miastem.
- Nara to bardzo stare miasto.

Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.

Przez światła miast przyćmiewające nocne niebo zwierzęta nie mogą już kierować się gwiazdami.

Singapur. Tertemiz su yollarına ve iki milyondan fazla ağaca sahip bu bahçe şehir,

Singapur... miasto-ogród, nieskazitelne drogi wodne i ponad dwa miliony drzew.

- Alma Ata benim favori şehrim!
- Almatı benim en sevdiğim şehir!
- Almatı benim en sevdiğim kent!

Ałma-Ata to moje ulubione miasto!

1950'li yıllarda şehir Buenos Aires'in milangolarında yaygın olan tangoyu dans etme stilini tanımlamak için 'Milonguero stili tango' terimi 1990'ların başında uyduruldu.

Termin „tango w stylu milonguero” powstał na początku lat 90., oznacza styl tanga popularnych w milongach w śródmieściu Buenos Aires w latach 50.