Translation of "Çay" in Polish

0.031 sec.

Examples of using "Çay" in a sentence and their polish translations:

Çay lütfen.

Poproszę herbatę.

Çay içelim.

Napijmy się herbaty.

Buzsuz çay.

Herbata bez lodu.

Çay getir.

Przynieś herbatę.

Kim çay istiyor?

Kto chce herbaty?

Mary çay yapıyor.

Mary parzy herbatę.

- Ülkende insanlar çay içer mi?
- Ülkende çay içilir mi?

Czy w twoim kraju ludzie piją herbatę?

Orada içtiğimiz çay mükemmeldi.

Herbata, którą tam wypiliśmy, była wyśmienita.

Bu çay çok acı.

Ta herbata jest zbyt gorzka.

Soğuk çay içmek istemiyorum.

Nie chcę pić zimnej herbaty.

Yeşil çay içer misin?

Pijesz zieloną herbatę?

Garson çay servis etti.

Kelnerka podała herbatę.

Sen çay içtin mi?

Piłeś herbatę?

Çay on dakika demlensin.

Pozwól herbacie naciągnąć przez dziesięć minut.

Gerçek erkekler çay içerler.

Prawdziwi mężczyźni piją herbatę.

Çay tercih eder misin?

Czy wolałbyś herbatę?

Bütün sabah çay içiyordum.

Piłem herbatę całe rano.

Biraz çay istiyorum, lütfen.

Poproszę o herbatę.

Biraz çay almaz mısın?

Może herbatki?

Ben de çay içerim.

Piję też herbatę.

Bir fincan çay lütfen.

Poproszę filiżankę herbaty.

Asla limonla çay içmem.

Nigdy nie piję herbaty z cytryną.

Sadece çay nasıl alınır?

Czy można dostać tylko herbatę?

- Mutfakta oturuyorlar ve çay içiyorlar.
- Onlar mutfakta oturup çay içiyorlar.

Siedzą w kuchni i piją herbatę.

Annem bizim için çay yapıyor.

Matka robi nam herbatę.

Bir fincan çay içmek istiyorum.

Chcę się napić filiżanki herbaty.

Kendine biraz sıcak çay yap.

Zrób sobie ciepłą herbatę.

Bana biraz çay getirir misin?

Dostanę herbaty?

Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.

Herbata rośnie wszędzie w Indiach.

Şekersiz buzlu çay iyi değildir.

Herbata z lodem nie jest dobra bez cukru.

Bu çok iyi bir çay.

Ta herbata jest znakomita.

O bir bardak çay ısmarladı.

Zamówił filiżankę herbaty.

Onlar mutfakta oturup çay içtiler.

Siedzą w kuchni i piją herbatę.

Tom benim için çay yaptı.

Tom zrobił mi herbatę.

Bu çaya, yeşil çay denir.

Ta herbata zwana jest zieloną herbatą.

Çay içtikten sonra konuşmaya başladık.

Po wypiciu kawy rozpoczęliśmy rozmowę.

Biraz daha çay ister misin?

Czy chciałby pan jeszcze herbaty?

Kahve mi yoksa çay mı?

Kawa czy herbata?

Benim için bir fincan çay doldurdu.

Nalała mi herbaty.

Çay mı yoksa kahve mi içersin?

Pijesz herbatę czy kawę?

İki çay ve üç kahve ısmarladım.

Zamówiłem dwie herbaty i trzy kawy.

Tom sabahleyin her zaman çay içer.

Tomasz zawsze rano pije herbatę.

Çay ya da kahve ister misiniz?

Wolałby pan herbatę czy kawę?

Bana bir bardak çay verir misin?

Możesz podać mi filiżankę herbaty?

Bir fincan çay alacaksın, değil mi?

A może filiżankę herbaty?

Çay mı, kahve mi içeceğim soruldu.

Zaproponowano mi herbatę lub kawę.

- Çay mı yoksa kahve mi içmek istersin?
- Çay mı, yoksa kahve mi tercih edersiniz?

Chcecie herbatę czy kawę?

O bana bir bardak şekersiz çay getirdi.

Ona mnie przyniosła kubek herbaty bez cukru.

Ben kahve içmeyi çay içmeye tercih ederim.

Wolę pić kawę, niż herbatę.

Bir mola verelim ve biraz çay içelim.

Zróbmy sobie przerwę na herbatę.

- Hindistan'dan çay ithal ediyoruz.
- Çayı Hindistan'dan ithal ederiz.

Importujemy herbatę z Indii.

Bir bardak çay içti sonra bir tane daha istedi.

Wypił filiżankę herbaty i zaraz potem poprosił o następną.

Hangisini içmeyi tercih edersin, çay mı yoksa kahve mi?

Wolałbyś kawę czy herbatę?