Translation of "Siz" in Korean

0.006 sec.

Examples of using "Siz" in a sentence and their korean translations:

Siz karar verin.

당신이 결정하세요

Bu da siz olabilirsiniz.

여러분일 수도 있어요.

Bunu siz de yapmalısınız.

여러분들도 그래야 하고요.

Siz geleceği tahmin etmiyorsunuz;

미래는 예견할 수 없어요.

Siz dünyanın nasıl göründüğüsünüz.

여러분들이 바로 이 세상입니다.

Siz kimi kötü gösteriyorsunuz?

"당신은 누굴 혐오하나요?"

Peki siz ne bekliyorsunuz?

여러분은 무엇을 기다리고 계십니까?

Fakat siz bunu zaten biliyorsunuz.

하지만 이미 알고 있습니다.

Cesur olan yalnızca siz değilsiniz.

본인만 용기를 낸 게 아니에요.

Yani bir başka deyişle, siz.

즉, 여러분 때문인 거죠.

Siz, bir şeyler yapılmasını istiyorsunuz.

여러분이 무언가 해주길 바라는 겁니다.

siz de aynı şeyi yapabilirsiniz.

똑같은 방법을 쓸 수 있습니다.

siz bundan çok daha fazlasısınız.

비록 산업체들은 여러분이 자신을 그 수준에 가둬두게 바라지만요.

Siz fincanlara bakın, ben içeriği netleştireyim.

아무튼 그 컵을 확인해주시고요, 저는 어떤 맥락을 말씀 드려야겠네요.

Ve siz de genç bir süngerin

이제 가장 신성한 순간을 함께 합니다.

Siz birinin değerlerinin ne olduğunu bilmiyorsanız

만약 여러분이 누군가가 견지하고 있는 가치를 모르겠거든,

Oysa siz sizsiniz, dugularınız ise veri.

그러나 여러분은 여러분이고 감정은 그저 데이터의 원천입니다.

Ayrıca açıklığa kavuşturayım, siz de bunu yaşıyorsanız

하나 분명히 하자면, 그런 기분이 든다고 해서

Küreselci dostlarım, eğer siz de benim gibiyseniz

친애하는 세계주의자 여러분, 여러분이 저와 같다면,

Peki ya siz benim avantajlarıma sahip değilseniz?

그런데 여러분은 이런 이점이 없다면 어떨까요?

Siz de bu dev hediyeye sahipsini: Hayat,

여러분은 이 위대한 "삶"을 선물받았습니다.

Güzergâhı siz seçin, uzun otlar mı? Bataklık mı?

어디로 갈지 고르세요 참억새풀입니까, 늪입니까?

Ve siz de bu mücadelenin hakkını kesinlikle verdiniz.

당신은 모자람이 없었습니다

Çünkü dal aşağı düşer ve siz de yuvarlanırsınız.

그랬다간 가지는 부러지고 당신은 떨어질 겁니다

Ama bunu siz hayatta kalma stratejisini seçmeden yapamayız.

당신이 생존 전략을 선택하기 전에는 임무를 시작할 수 없습니다

Kararı siz verin. Kıyıdan mı, kaya tırmanışı mı?

당신이 결정하세요 해안선입니까, 절벽입니까?

Buna var mısınız? Siz varsanız ben de varım.

해보시겠습니까? 당신이 하신다면, 저도 하죠

Buna var mısınız? Siz varsanız, ben de varım.

해보시겠습니까? 당신이 하신다면, 저도 하죠

Sadece bunu siz ve gerçekliğin arasındaki bir engel yapmayın.

그렇다고 현실 사이의 장벽으로 두지는 마세요.

Partiye siz de davetli değilsiniz ben de davetli değilim.

여러분과 저는 여기에 초대받지 못했죠.

Ve siz bu süreci tekrarlarken fikriniz özüne ulaşarak iyileşir.

이를 계속해서 반복하면 가설이 명확해지겠죠.

siz ve benden tamamen farklı bir şeyden yapılmış olduğuydu.

저와 여러분과는 완전히 다른 물질로 구성되어 있다는 것입니다.

Ama siz Noel Baba'dan Rolls Royce araba istemişsiniz de

그런데 여러분은 마치 산타에게 롤스로이스를 요구했는데

Basitçe demek oluyor ki eğer siz yılda 50.000 dolar kazanıyorken

그것은 여러분이 5만달러의 연봉을 받고

Ama bizim İngiltere'deki yardım hattımıza gelirseniz, siz de gülüşmeler duyarsınız.

영국에 있는 저희 상담소에 오시면 웃음소리도 많이 들으실 수 있습니다.

çünkü siz bana kendime duyduğum sevgiden daha çoğunu gösterdiniz." dedi.

절 더 사랑하시는 것 같아서 제가 법정에 돌아왔습니다."

Ama bunu yapmanın birkaç farklı yolu var. Buna siz karar vereceksiniz.

그런데 그러려면 두 가지 방법이 있어요 선택지를 드리겠습니다

Anlamda. Siz bu videoyu izleyenler arasında eminim bir SAMSUNG, HYUNDAI ya da LG

지금 비디오를 보는 너희들 중 적어도 하나 이상의 삼성 제품은 다 가지고 있다고 확신할 수 있어