Translation of "Ortaya" in Korean

0.016 sec.

Examples of using "Ortaya" in a sentence and their korean translations:

Bunu da ortaya çıkarabilirim

이쪽에서 나타나게 만들 수도 있죠.

çünkü ortaya çıktı ki

왜냐하면

Tüm gerçekliğiyle ortaya çıkarıyor.

세상을 살아가는 방식으로서 말이죠.

Karmaşık yaşamın ortaya çıkışı.

복합생명체가 존재해야 한다면

Ortaya çıktıkları andan itibaren...

‎번데기에서 나오는 순간부터

...güçlü yırtıcıları ortaya çıkarıyor.

‎뭄바이 거리를 활보하는군요

Tembel hayvan iftirasının ortaya çıkışı

나무늘보에 대한 비방을 추적해 보면

Ekonomik avantajlarıyla birlikte ortaya çıkarır.

경제적인 이점도 고려합니다.

Karanlıkta gizlenen şeyleri ortaya çıkarır.

‎그리고 어둠 속에 숨어 있는 게 ‎무엇인지 드러내죠

İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.

‎그 안의 비밀스러운 삶이 ‎드러나는 겁니다

...gizli gece dünyasını ortaya çıkarır.

‎숨겨진 밤의 세계를 보여 줍니다

Kızımın regi sevdiği ortaya çıktı,

제 딸은 레게 음악을 좋아했고요.

İnsanlar devlet belgelerini ortaya çıkardılar ...

사람들이 중국 정부 문서를 찾아냈죠

Aslında bir hediye olduğu ortaya çıktı

그것은 제게 선물이었죠.

Yapay zekâ farklı şekillerde ortaya çıkabilir.

인공지능은 여러모습으로 만들어 질수 있습니다.

Insanlardaki gerçek iyiliği ortaya çıkarmanın anahtarıdır

우리가 그들에게 마음을 여는 것입니다.

Bir olasılık planının gerekliliğini ortaya koyuyor.

사전 대책의 필요성을 포함합니다.

Bunlar, şehrin ortaya çıkması için geçen

이 사진들은 우리가

Uzaklaştırmayı ve o anda ortaya çıkmasını

마음에서 걱정과 생각을 떨쳐내는 데 도움이 됨을 증명하였습니다.

Ama bunu ortaya ben çıkarmış olacağım

하지만 저는 이제 그걸 찾아내고

Nasıl işlediğine dair fikirlerimizi ortaya çıkardı.

우리의 생각을 뒤집었습니다.

ortaya çıkarmam, anlamam ve düzeltmem gereken

증오감으로 가득한 세상을 풀어내고 싶고

Morötesi ışık gizli avcıları ortaya çıkarıyor.

‎자외선은 숨겨진 ‎사냥꾼들을 드러내죠

Sihirli bir gece dünyası ortaya çıkarıyoruz.

‎신비한 밤의 세계를 밝히는 거죠

Zamanı hızlandırınca ölümcül sırları ortaya çıkıyor.

‎빠른 화면으로 보면 ‎그 치명적인 비밀이 드러납니다

Gece kameraları gizli dünyalarını ortaya çıkarıyor.

‎녀석들의 숨겨진 세계가 ‎야간 카메라에 드러납니다

ortaya geldiğinizde diş fırçası kullanmaya başlıyorsunuz,

중산층서부터 칫솔을 쓴다고 할 수 있겠네요.

Projemin fikri işte böyle ortaya çıktı.

제 프로젝트를 위한 아이디어는 이렇게 생겨났습니다.

Ama bazen ortaya iki bacak çıkıyor.

‎두 다리가 밖으로 ‎나올 때가 있어요

ortaya başka bir çelişki atmama izin verin.

또 다른 모순에 대해 말씀드릴께요.

Güvensizlik ve utanma duyguları yeniden ortaya çıkar

불안과 수치로 가득한 밑바닥으로 다시 내려오게 되고

Programcılar henüz dünya dışı varlıkları ortaya çıkarmadı.

프로그래머들은 아직 외계인의 존재를 밝혀내지 못했어요.

Bu TEDGlobal 2017'de ortaya konduğu gibi

새로운 사고와 상상에 무한한 자유를 부여합시다.

Fakat alçalan güneş fokun silüetini ortaya çıkarıyor.

‎그러나 낮게 뜬 태양에 ‎물개의 실루엣이 드러납니다

Kameramı ne zaman ortaya çıkarsam bana yardımı olur

언제 카메라를 꺼내는 게 도움이 될지,

ortaya çıkmaması için yatırım yapmaya teşvik etmiş olmuyoruz

예방하는데 투자하도록 하거나, 홍수로부터 공동체를 보호하거나,

Yakınlaşma, yaratıcılık ve inovasyon organizasyon içinde ortaya çıkıyor.

조직 내에서 참여도, 창조성, 혁신성이 증가하는 것으로 나타났습니다.

4 trilyon dolarlık bir değer ortaya çıkarmış oluruz.

4조 달러나 되는 돈이 버려지고 있다는 거예요.

Maymunların algılamadığı kızılötesi ışık tünedikleri yerleri ortaya çıkarıyor.

‎원숭이에겐 보이지 않는 적외선이 ‎높은 가지 위의 그들을 비춥니다

Yeni bir keşif, geceleri nasıl beslendiklerini ortaya çıkardı.

‎밤새 어떻게 먹이를 먹는지 ‎최근의 연구로 밝혀졌습니다

Karanlıkta keşfe çıkarak... ...yeni davranışlar da ortaya çıkarıyoruz.

‎해가 진 후를 탐사함으로써 ‎새로운 습성도 밝혀내고 있죠

Gece olunca, mercanların bile karanlık yüzü ortaya çıkıyor.

‎밤에는 산호조차 ‎어두운 면을 드러냅니다

Cevapları ortaya yakın olanlar doğru ya da yanlıştan

온건한 대답한 사람들은

Benim fizik ödevimden daha farklı olmadığı ortaya çıktı.

제 물리학 문제와 별다르지 않았습니다.

Bu toplantının işten çıkarılma görüşmem olduğu ortaya çıktı.

그 회의가 제 퇴사 인터뷰가 되었죠.

...kozmetikte kullanılan mikroboncuklara kadar her şeyden ortaya çıkabiliyorlardı.

화장품에 이용하기 위해 개발된 마이크로 비즈까지 모든 것이 될 수 있습니다

Bir gün ortaya çıkan küçük bir çocuğun kibarlığı hakkında

어느 날 등장한 작은 소년의 부드러움과

Gerçekten ileri bir medeniyetin gelişimi için ortaya engel koyuyor.

진보된 문명의 발전에 장애를 가져오기도 합니다.

Gece kameralarımız, yeni davranış denilebilecek bir şeyi ortaya çıkarıyor.

‎그리고 야간 카메라에 그들의 ‎새로운 습성이 포착됐습니다

Ve bu çizgileri çizerken, tüm bu hikâyeler ortaya çıkıyor.

‎동물 간의 관계를 파악하면서 ‎수많은 이야기와 마주하게 돼요

Bir de ortaya çıkan paramiliter polisler hakkında konuşmamız çılgınca.

말도 안되지 않습니까?

Ancak dünyada her ay 10 milyon yeni iş ortaya çıkmıyor.

그러나 매달 천만 개의 새로운 일자리가 생기지는 않습니다.

Tıpkı düzeneğin üst kısmında tek sıra hâlinde ortaya çıkışları gibi.

구슬들이 산란되었던 기질의 꼭대기에서 한 줄로 합쳐지는 것처럼요.

Dokunacak mesafeye geliyorlar ki... ...bir kez daha tehlike ortaya çıkıyor.

‎금방이라도 닿을 거리에서 ‎또 한 번 위험이 닥칩니다

Çoğu insan ortaya çıkan yeni fikirlere bakar ve onları yargılar.

대부분의 사람들은 아이디어를 보고 판단합니다.

Bu sadece ortaya çıkan değerlerle yaklaşma yaklaşımı çok mu fazla olur?

드러난 가치만 따라가는 접근법이 지나치게 이용되면 말이죠.

Pek çok ufak yaratık en güvenli buldukları bu zamanda ortaya çıkar.

‎여러 작은 생물들이 ‎안심하고 나타나는 때죠

İşe aldığımız her kişiye karşılık 10 kişi için iş imkânı ortaya çıkacak.

우리가 한 명을 고용할 때마다 이 지역에 직장이 10개씩 더 생길 거야.

Isıya duyarlı kamera daha yükseklerde, karanlıkta saklanan bir başka avcıyı ortaya çıkarıyor.

‎더 높은 곳, 열 감지 카메라가 ‎어둠 속에 숨어 있는 ‎또 다른 사냥꾼을 드러냅니다

Yani generaller ve siyasi müttefikleri için; kriz, kazançlı bir fırsat ortaya çıkardı

경제 위기로 군 장성들과 정치적 동맹국들에게 수익성있는 기회를 제공했으며

Ancak uzmanlar çok daha düşük, sadece 3 milyon insanın katılımını ortaya koyuyor

그러나 전문가들은 그 숫자를 훨씬 낮은 약 300만 명으로 보고 있습니다

Ama düşük ışıkta çalışan kameralar farklı bir yaklaşımı olan bir türü ortaya çıkarıyor.

‎그러나 저조도 카메라에 ‎다른 방식으로 빛을 내는 종이 ‎포착됐습니다

Şaşırtıcı ama gece ortaya çıkan bu görüntülere sıkça rastlanır. Tüm deniz hayvanlarının üçte biri biyolüminans yaratır.

‎이렇게 밤에 빛을 발하는 것은 ‎의외로 흔한 현상입니다 ‎해양 생물 4분의 3이 ‎생물 발광을 통해