Translation of "Yalnız" in Korean

0.009 sec.

Examples of using "Yalnız" in a sentence and their korean translations:

Yalnız olmadığımı hatırlatıyor.

제가 혼자가 아니라는 사실을 상기시켜주었습니다.

Yalnız da değil.

‎녀석은 혼자가 아닙니다

Yalnız olmadığımı gördüm,

제가 혼자가 아니란 걸 알았습니다.

Ve yalnız değildim.

저만 그런 게 아니었어요.

Yalnız kalmak istiyordum...

개인 요가 수업도 받으면서 말이죠.

Tim yalnız değil.

티머시 교수는 혼자가 아닙니다

Yalnız hissettirmemle ilgili şeylerdir.

그들을 조금 덜 외롭게 느끼도록 만드는 것입니다.

Fakat çoğunlukla yalnız başınaydınız.

그러나 대부분의 경우, 당신은 혼자였습니다.

Daha yalnız hissetmeme yol açtı.

그 어느 때 보다 외로움을 느끼게 했습니다.

Ve insanlar beni yalnız bırakacaktı

사람들은 저를 홀로 내버려 두었죠.

Tabii ki de yalnız yaşayıp da yalnız olmayan bir çok insan var.

물론 혼자 살지만, 외롭지 않는 사람들도 많죠.

Yalnız ayı, yemeğini kolay kolay teslim etmez.

‎외톨이 곰은 싸우는 한이 있어도 ‎먹이를 포기하지 않겠죠

Balina köpek balığının hayatı genelde yalnız geçer.

‎고래상어는 주로 혼자 지냅니다

Ve yalnız olup olmadığımızı öğrenmenin tek yolu var.

우리뿐인지 확인할 방법은 하나뿐입니다

Ama ne olursa olsun en azından yalnız olmayacaksınız.

무슨 일이 벌어지건, 적어도 혼자는 아니잖아요.

Yalnız bu araçlar gökyüzüne ve karaya bakmaktan ziyade,

멀리 바다를 건너서 보는 대신

Sonra ahtapotun yalnız bir yaratık olduğu gerçeğini düşünün

여기에 문어는 독립적인 생명체라는 사실을 더하면

Çitalar, gündüz gözüyle avlanan... ...yalnız avcılar olarak bilinir.

‎치타는 단독 생활을 하며 ‎낮에 사냥한다고 알려져 있죠

Yalnız bir erkek bile sürünün çağrısını takip eder.

‎혼자 사는 수컷조차 ‎코끼리 떼의 울음소리를 따르죠

Bu nedenle yalnız, parlak beyaz bir kurt gibi görünür.

고독하고 빛나는 하얀 늑대로 등장합니다.

Günün sonunda bu dünyada yalnız hissetmemenin bir yolunu bulmak

삶이 끝나는 날 이 세상에서 외롭지 않을 방법을 찾고

45 yaşını geçmiş Amerikalıların %35'i kronik olarak yalnız.

45세 이상의 미국인 중 35%가 만성적인 외로움을 느낍니다.

Tehlike karanlıkta kol gezerken onları yalnız bırakma riskine giremez.

‎위험한 수컷이 ‎어둠 속을 배회하는데 ‎새끼들끼리 놔둘 수는 ‎없는 노릇이죠

Yalnız dalış yaparken, ekipmanımla ilgili her şey mükemmel olmalı.

‎혼자 잠수할 때는 ‎장비에 문제가 생기면 안 돼요

Yalnız %40 kişi ise, sadece kişisel olarak bizleri etkileyeceğini düşünüyor.

또 고작 40%의 사람들만이 자신에게 개인적인 영향이 있을 거라고 생각해요.