Translation of "Güzel" in Korean

0.024 sec.

Examples of using "Güzel" in a sentence and their korean translations:

Güzel!

좋습니다!

Çok güzel.

엄청 대단했어요.

Güzel şeyler oluyor.

놀라운 일들이 생깁니다.

Hayat çok güzel

인생은 너무나 아름답고

Güzel, değil mi?

아름답지 않나요?

Sohbeti güzel biriydi,

말도 잘 통하고 친절했거든요.

"güzel", "bello" demektir.

"beautiful"은 "bello"입니다.

İspanyolca'da "güzel", "belleza"

스페인어로 "beauty"는 "belleza"입니다.

Bu dillerin hiçbirinde "güzel" yalnızca "güzel" demek değildir.

어떤 언어에서도 "beautiful"이 "미"만 뜻하는 경우는 없죠.

Gününüz güzel geçiyor mu?

좋은 하루 보내고 계세요?

Her günü güzel geçirmek

우리는 좋은 하루를 보내고 싶어합니다.

Her şey gayet güzel.

지금은 모든 것이 괜찮다고 말합니다.

Güzel bir maç geçiriyordum,

저는 좋은 경기를 하고있었어요...

"Bu güzel bir insan",

"아름다운 사람입니다."

"Bu güzel bir zihin".

"아름다운 마음입니다."

Güzel, serin bir su.

맑고 시원한 물이네요

Bana kalırsa, bu çok güzel

저에게 이것은 훌륭한 아이디어이자,

Annem bana güzel olduğumu söylerdi

엄마는 제가 아름답다고 하셨고

Eğer güzel bir gün geçiriyorsanız,

좋은 하루를 보내고 계신다면,

O güzel yolculuğun resmini alın.

멋진 여행 사진이면 좋아요.

Güzel görünebilir, ama dikkatli olun.

예뻐 보이지만 조심해야 합니다

Ama güzel haberler de var.

하지만 좋은 소식이 있습니다.

Bu güzel bir his. Pekâlâ.

기분 좋네요 자

Güzel ve geniş bir açı.

다리를 넓게 벌립니다

Görmesi de çok güzel oluyor.

그리고 보기에 아주 멋지죠

Yapay zekâ güzel bir tesadüf.

AI는 행운의 발견입니다.

Yunanca'da ise "güzel", "kalos" demektir.

그리스어로 "beautiful"은 "kalos"이고요.

Partiye katılın. Su çok güzel.

여러분도 함께합시다. 인류의 물결은 거대합니다.

Mutlu olduğumuz zaman günümüz güzel geçer

우리는 행복하면 좋은 하루를 보내고,

Bu güzel bir adalet döngüsü yaratıyor.

바로 아름다운 공평한 순환이 이뤄지는 거예요.

Görmek için çok güzel bir şey.

구경 잘했네요

Uyurken güzel bir çam kokusu alırsınız.

향긋한 솔향을 맡으면서 잠들 수 있죠

Ressam olmak dünyanın en güzel mesleği.

예술가는 정말 최고의 직업이죠.

Saygının güzel tarafı ise bulaşıcı olmasıdır.

그리고 존중이 좋은 건 이게 전염된다는 거죠.

çok güzel bir evde yoga dersleriyle

"울프" 가스 레인지와 "서브제로" 냉장고도 있고...

Kadınların sadece yüzde ikisi kendilerini güzel buluyordu.

여성의 2%만이 자신이 아름답다고 생각해요.

Diyor ki,işler tam da güzel giderken,

그가 말씀하시길 일들이 잘 풀릴 때,

Gezegensel varlığımızın sonraki evresini güzel yapmayı seçelim

앞으로 살아갈 우리 세상을 아름답게 만들어 나갑시다,

Matematikçi Francis Su, bunu çok güzel özetliyor:

수학자 프랜시스 수는 수학에 대해 이런 멋진 표현을 썼습니다.

Evet, bu çamur çok güzel ve serin.

네, 여기 있는 진흙이 아주 서늘하네요

Hâlâ çok güzel bir toz katmanına ulaşıyorum!

나오는 거라곤... 예쁜 눈가루뿐이에요!

Bu iyi bir buluş oldu. Tamam. Güzel.

잘 찾았습니다 좋아요

Güzel bir kural aslında, ortamdaki uyumu korur

이건 화합을 유지시켜준다는 점에서는 좋은 규칙이죠.

Rock konseri, bunun çok güzel bir örneği.

락 콘서트가 아주 좋은 예시인데요.

Bu benim için çok güzel bir şey

그 사실이 저를 매우 흥분시킵니다.

Yetimhanem her ne kadar güzel olsa da

제 고아원이 얼마나 좋은 기관인지는 상관없이

Hepimiz her gün güzel bir gün geçirmek isteriz.

우리는 매일 좋은 하루를 보내고 싶어합니다.

Ve hepimiz her gün güzel birgün geçirmek isteriz.

매일 행복해지고 싶어합니다.

Ve biz de, ''Evet tabii güzel bir gündü.

그리고 이렇게 답할 겁니다. "응, 그랬어."

Bunu doğanın verdiği güzel bir döşek gibi yapacağız.

자연 매트리스처럼 전나무 가지를 깔 겁니다

Ulaşmamız gereken güzel, mükemmel bir iyilik durumu olduğunu

추구해야 하는 아름답고 완벽한 상태의 건강함이

Ve söylemeliyim ki tekrar TEDx'te olmak çok güzel.

이렇게 TEDx로 다시 찾아뵙게 되어 기쁘네요.

Kucağında bir kaç güzel gün geçirmenizi dilerim" dedi.

어머니 갠지스 강 무릎에 앉도록 며칠 더 허락해 주신 것을요."

Harika espriler yapıyor ve çok güzel sorular soruyordu.

훌륭한 유머감각을 가졌고 더 훌륭한 질문들을 했습니다.

"Agathos" kelimesini eklediğinizde "güzel ve iyi" anlamına gelir.

"agathos"를 붙이면 "beautiful and good"이 됩니다.

Hatta yeni ve güzel bir sahil yolunu bile.

아름다운 새 해안 산책로까지요.

Güzel karım tüm bu yolculuk boyunca benimle birlikteydi.

제 아내는 그동안 쭉 저와 함께였죠.

Ve bırakalım topluluklara ulaşıp bu güzel bahçeleri yapsınlar,

그 건축가들이 지역사회에 나가 멋있는 정원을 만들게 하자.

Renk, doku, desen ve deri eşleştirebiliyorlar. Çok güzel.

‎피부의 색깔과 질감, 무늬를 ‎주변에 맞추기도 했죠 ‎아름다웠어요

Vahşi doğmuş, acımasız hayvanlar fakat güzel ve müstesna yırtıcılar.

녀석들은 거칠고 잔인하지만 아름다운 포식 동물입니다

Ayrıca şirketin tüm elemanlarıyla yapılan toplantılar için de güzel.

회사의 전체 회의에서도 활용할 수 있습니다.

Fakat güzel, solunabilir hava sadece 8-11 kilometre kalınlığında,

실제 우리가 숨쉴 수 있는 아름다운 공기는 오직 5 ~ 7 마일 뿐입니다.

Fakat, bu soruyu genişletebiliriz çünkü çok güzel bir soru --

할머니의 질문이 우리를 한번 더 생각하게 합니다, 좋은 질문이기 때문이죠.

Bunun en güzel yanı size oyuncaklarla oynama fırsatı sunması.

가장 대표적인 예로는 장난감을 있습니다.

Mimari ve parkların çok güzel olduğu bir mahalleye gittiniz

여러분은 아름다운 건축물이나 예쁜 공원 등 근처 공공장소를 방문합니다.

Bu güzel katilleri daha da tehlikeli yapan kendilerini gizleme güçleri.

이 아름다운 암살자를 더 위험하게 만드는 건 자취를 감출 수 있다는 점입니다

Şimdi güzel bir uyku çekelim ve araştırmamıza sabah devam edelim.

잘 주무시고 내일 아침에 계속 찾아봅시다

Arkamı döndüğümde bir çift güzel yeşil göz aşağıdan bana bakıyordu

뒤돌아보니 아래로 두 개의 초록색 눈이 보이더군요

Ama bu davranışların güzel sonuçlara neden olacağını veya başka faktörlerin

반드시 그 행동이 좋은 결과를 일으켰는지나

Sonrasında 10, 15 dakika süren güzel bir zaman aralığı yakalıyorsun.

‎그러다 보면 10~15분 정도 ‎아름다운 시간이 찾아옵니다

Yepyeni bir gelişme yaşamaya başladım. Güzel, sakin, berrak bir gündü.

‎문어의 세상을 ‎더 자세히 들여다보려고요 ‎평온하고 청명한 날이었어요

"Modern iplikler, tek başına veya doğal ipliklerle beraber kullanıldığında güzel, canlı....

현대 섬유는 단독으로 사용되거나 천연 섬유와 혼합되어

Ve tabii ki evet dedim çünkü demek istediğim Costa Rica çok güzel.

저는 당연히 수락했죠. 왜냐면 코스타리카는 정말 아름답기도 하지만,

Bu tür bir şey işe yarayabilir. Güzel ve üzeri kapalı doğal bir sığınak.

자, 이런 건 쓸 만합니다 자연적인 돌출부 아래는 좋은 피난처가 됩니다