Translation of "Geçirmek" in Portuguese

0.004 sec.

Examples of using "Geçirmek" in a sentence and their portuguese translations:

Seninle zaman geçirmek istiyorum.

Quero passar tempo junto contigo.

Hayatımı seninle geçirmek istiyorum.

Quero passar a minha vida com você.

Geceyi burada geçirmek istiyorum.

Quero passar a noite aqui.

Vakit geçirmek için ne yaparsın?

O que você faz para passar o tempo?

Tom'la birkaç gün geçirmek istiyorum.

Eu gostaria de passar alguns dias com o Tom.

Tom benimle zaman geçirmek istiyor.

Tom quer passar tempo comigo.

Vakit geçirmek için kart oynadık.

Jogamos cartas para matar tempo.

Bütün hayatımı burada geçirmek istemiyorum.

Eu não quero passar minha vida inteira aqui.

Hayatımın kalanını seninle geçirmek istiyorum.

Gostaria de passar o resto da minha vida com você.

Bu, geceyi geçirmek için yeterli olacaktır.

Devemos conseguir passar aqui a noite.

Biyoloji testi için gözden geçirmek zorundayım.

Tenho que fazer uma revisão para uma prova de biologia.

Tom'la daha fazla zaman geçirmek istedim.

Queria passar mais tempo com o Tom.

Tatilleri sakin bir yerde geçirmek istiyoruz.

Queremos passar férias num lugar tranquilo.

Seninle daha çok vakit geçirmek istiyorum.

- Eu quero passar mais tempo com você.
- Quero passar mais tempo com você.

Ailemle daha fazla zaman geçirmek istiyorum.

Eu quero passar mais tempo com a minha família.

Tom hafta sonunu Boston'da geçirmek istedi.

Tom queria passar o fim de semana em Boston.

Ailemle daha fazla zaman geçirmek isterim.

Eu gostaria de passar mais tempo com a família.

Geceyi kız kardeşinde geçirmek zorunda kaldı.

Ele teve de passar a noite na casa da irmã.

Tom, Noeli ailesiyle birlikte geçirmek istedi.

Tom queria passar o Natal com sua família.

Buraya seninle biraz vakit geçirmek için geldim.

Vim até aqui para passar um tempinho com você.

Hayatımın geri kalanını pişman olarak geçirmek istemiyorum.

Eu não quero passar o resto da minha vida lamentando por isso.

Bazı insanlar zaman geçirmek için kitap okurlar.

Algumas pessoas leem livros para matar o tempo.

Zaman geçirmek için kitap okuyan kişiler var.

Há pessoas leem livros para matar o tempo.

Zaman geçirmek için birbirleri ile sohbet ettiler.

Eles conversaram entre si para passar o tempo.

Tom hayatının geri kalanını Tom'la geçirmek istiyor.

Tom quer passar o resto da vida com Mary.

Noel'i hastanede geçirmek zorunda olmaktan çok endişeleniyordu.

Ele ficou muito preocupado em ter que passar o Natal no hospital.

Hayatımın geri kalanını seninle birlikte geçirmek istiyorum.

Eu quero passar o resto da minha vida com você.

Ben ailemle daha fazla vakit geçirmek istiyorum.

Gostaria de passar mais tempo com a família.

Tom'un yaz tatilini nerede geçirmek istediğini düşünüyorsun?

Onde você acha que Tom quer passar suas férias de verão?

Hayatının geri kalanını hapiste mi geçirmek istiyorsun?

Você quer passar o resto da sua vida na prisão?

Tom, Boston'da daha fazla vakit geçirmek istemiyor.

Tom não quer perder mais tempo em Boston.

Tatillerimi, tarih kitapları veya klasikler okuyarak geçirmek istiyorum.

Gostaria de passar as minhas férias lendo livros de história ou clássicos.

Ben Tom'la yalnız başına biraz zaman geçirmek isterim.

Gostaria de ter algum tempo a sós com Tom.

Tom ve Mary'nin birlikte zaman geçirmek istedikleri açık.

- Está claro que o Tom e a Mary querem passar um tempo juntos.
- Está evidente que o Tom e a Mary querem passar um tempo juntos.

Tom, Mary'nin yaz tatilini nerede geçirmek istediğini bilmiyordu.

Tom não sabia onde Maria queria passar as férias de verão.

Fakat kuruldaki Cumhuriyetçileri harekete geçirmek için bazı tavizler verdiler.

mas os Republicanos na câmara fizeram concessões.

Tom ve Mary yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmek istediler.

Tom e Mary queriam passar o resto da vida deles juntos.

İşte daha az ve evde daha çok zaman geçirmek istiyorum.

Gostaria de passar menos tempo no trabalho e mais tempo em casa.

Fadıl, onunla daha fazla vakit geçirmek için Leyla'nın evine gitti.

Fadil foi para a casa de Layla a fim de passar mais tempo com ela.

Hayatımın geriye kalan kısmını birlikte geçirmek istediğim herhangi biriyle henüz tanışmadım.

Ainda não conheci alguém com quem eu desejaria passar o resto da minha vida.

Tabii başka sebepler de vardı. Bu nedenle Pando şehrini ele geçirmek üzere ilerledik.

além de outros objetivos. Daí termos ido tomar a cidade de Pando.