Translation of "Aşırı" in Korean

0.008 sec.

Examples of using "Aşırı" in a sentence and their korean translations:

Aşırı tetiktesin.

‎이럴 때는 신경이 곤두서죠

Aşırı iffetli davranırlar

정숙한 체 하는 여자처럼 행동하며

Bu aşırı riskli.

금방이라도 다 무너질 것 같네요

Aşırı yemek yiyordum.

먹고 토하고하는 일이 계속됐죠.

Aşırı susuz durumdayım.

극심한 탈수 상태예요

Tedavisi aşırı zor şeyler.

치료가 사실 불가능할 정도이지만

Aşırı yetenekli insanlar, sıralama

매우 유능한 인재들의 적절한 배치

Aşırı sığ bir suda.

‎아주 얕은 물에요

"Aşırı düşünceden etkilenen insanlar."

이들이 극단주의적 사고에 세뇌됐다고 주장하죠

Bu projeler aşırı gelişmiş değil.

비록 저희 프로젝트에 대단히 고도화된 기술은 없지만

Aşırı dramatik olmuş gibi gelebilir.

그가 지나친 발언을 한 것처럼 들릴 수도 있지만,

Bu aşırı odaklanmanın olduğunu bilerek

이런 과잉집중을 한다는 사실을 알았는데

Aşırı güçlü bir çoğaltıcı yaratıyor.

엄청난 힘의 배가를 초래합니다.

Aşırı yoksulluğun olduğu ülkelerden geliyor.

최빈국에서 유입됩니다.

Kimsenin aşırı stresli olduğumu bilmesini istemiyorum.

스트레스까지 받을 필요도 없어요.

Travma sırasında hissedilen aşırı stres seviyelerinin

트라우마를 겪으면서 받는 극심한 스트레스가

Sonrasında travmadaki gibi aşırı strese çıkardıkça

그리고 트라우마로 겪는 '극심한 스트레스'를 받게 되면

Yunusların gözleri mavi ışığa aşırı hassastır.

‎돌고래의 눈은 ‎청색광에 매우 민감합니다

Kayalar da aşırı kaygan. Buraya düşmek istemem.

바위도 엄청나게 미끄럽습니다 여기 빠지면 안 되겠어요

Aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %10'u

전 세계 인구의 10%가 극심한 빈곤 상태였고

Aşırı yoksulluk mağduru dünya nüfusunun %37'si

전 세계 인구의 37%가 극빈층이었고

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

‎과도하게 큰 귀로 ‎속이 빈 나무의 진동을 듣죠

Bu kayalar aşırı kaygan! Buraya tutunurken gücüm tükeniyor.

어딜 디뎌 봐도 바위가 엄청 미끄러워요! 매달릴 힘이 빠져갑니다

Aşırı hassas antenleri en ufak hareketi algılamaya ayarlı.

‎정교한 더듬이는 작은 움직임에도 ‎대단히 민감합니다

Aşırı derecede tutkulu olduğum çalışmamı sürdürmeme olanak sağlayan

저는 바로 지금 제가 열광하던 일을 할 수 있게 해주고

Ordunun aşırı çalıştırılan,aç atlarında toplu ölümler başladı.

과로하고 굶주린 말들이 집단으로 죽었다.

Aşırı kıskançlık beraberinde sahip olma isteği ve güvensizlik getirir.

심한 질투는 소유욕과 불신, 다른 사람에게 작업걸거나

Bazı durumlarda din birçok Afrikalıyı aşırı uç seviyeye sürükler:

종종 종교는 아프리카인을 극단으로 내몰고는 합니다.

Bunu tümden çözmemiz gerekiyor, yalnızca en aşırı olanlarını değil.

우리는 그 문제 전부를 해결해야할 필요가 있습니다.

...ahtapot gibi düşünüyordum. Ve bunlar bir açıdan aşırı yorucuydu.

‎문어처럼 생각하고 움직였어요 ‎그래서 한편으로는 ‎부담감이 어마어마했죠

Paris'te Napolyon krize cevap verdi bir dizi aşırı önlemle: mülkiyet

파리에서 나폴레옹은 위기에 대응하기 위해 일련의 극단적인 조치들을 취했다.

Aşırı dikkatli olmalıyız, çünkü sivri ve paslı olan çok fazla metal bulunuyor.

특히 조심해야 합니다 노출된 금속이 많거든요 날카로운 데다 녹도 슬었죠

Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.

투표의 중요성 또한 로스 씨가 가르쳐 주셨어요.

Ama burası gibi aşırı çöl arazilerinde bunu bulmak zor olabilir. Hâlâ biraz gevşek

하지만 이런 극한의 사막 지형에선 찾기 어려울 수도 있죠 이것도 좀 불안하긴 한데

Ve aşırı yaz sıcağında uzun yürüyüşler adamlarına ağır bir yük vermeye devam etti.

그리고 지나치게 오랜 진군 중의 여름 더위는 지속적으로 그의 병사들에게 큰 사상자를 발생시켰다.

Ailen ve çocuğun için endişeleniyorsun. Daha öncesinde hayvanlara karşı aşırı duygusal davranan biri değildim.

‎가족과 자식이 걱정됐어요 ‎그 전에는 동물에게 지나치게 ‎감정 이입 하는 법이 없었는데