Translation of "Telafi" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Telafi" in a sentence and their japanese translations:

Kaybı telafi etmeliyiz.

われわれはその損害の埋め合わせをしなければならない。

Kaybı telafi etmeliyim.

私はその損害の埋め合わせをしなくてはならない。

Kaybolan zamanı telafi etmeliyim.

- 私は失った時間を取り戻さなければならない。
- 私は失った時間の埋め合わせをしなければならない。
- 私はむなしく費やした時間を取り戻さなければ。
- 空費した時間の埋め合わせをしなければならない。

Kaybolan zamanı telafi etmeliyiz.

- 失った時間の埋め合わせをしなけばならない。
- 私たちは失った時間を取り戻さなければならない。
- 私たちは、失った時間を取り戻さなくてはならない。
- なくした時間を埋め合わせなければならない。

Kaybı kim telafi edecek?

- だれがその損害を償うのですか。
- 誰がその損害を補償するの?

O, kaybı telafi edecek.

その損失を埋め合わせることにします。

O, zararı telafi etti.

- 彼がその穴埋めをした。
- 彼はその損失を補った。
- 彼はその不足の埋め合わせをした。

Kaybettiğin zamanı telafi etmelisin.

失った時間を取り返さなければならない。

Ben onu telafi edeceğim.

今度、埋め合わせするよ。

Kaybolan zamanı telafi ettim.

私は失った時間を埋め合わせた。

Kaybı telafi etmek zorundaydım.

私は損失の埋め合わせをしなければならなかった。

Kayıp gelecek ay telafi edilmeli.

来月は、損失を取り返さねばならない。

Kaybedilen zamanı telafi etmen gerekir.

- 無駄にした時間を取り返さなければならない。
- 君は無駄にした時間の埋め合わせをしなければならない。

Keşke kayıp zamanı telafi edebilsem.

- 遅れを取り戻す事ができればよいのに。
- 遅れを取り戻せればなあ。

Kaybedilen zamanı telafi etmek zordur.

失った時を埋め合わせるのは難しい。

Para kayıp zamanı telafi edemez.

失った時間を金で埋め合わせることはできない。

Onu gelecek sefer telafi edeceğim.

この次に償いをするよ。

Kaybı gelecek hafta telafi etmelisin.

あなたは来週その損失を補わなければならない。

Arabana yaptığım hasarı telafi edeceğim.

あなたの車に与えた損害は私が償います。

Kaybedilen zamanı telafi etmeye çalıştı.

彼は空費した時間を取り返そうとした。

Akış oranı yeterince yüksekse telafi edilebilir.

流れ込む流量が十分にあれば 再凍結で失われる水量を上回ります

Hükümet çiftçilerin hasatlarının zararını telafi etti.

政府は作物が受けた被害に対して農民に補償した。

Hükümet, kaybı telafi etmek zorunda kaldı.

政府はその損害を補償しなければならない。

Boşa geçen zamanı telafi etmek zor.

無駄にした時間を埋め合わせることは難しい。

Uçak kaybedilen zamanı telafi etti mi?

飛行機は遅れた時間を取り戻しましたか。

Hızlı koşarak kaybolan zamanı telafi etti.

彼は速く走って遅れを取り戻した。

Çok çalışarak kaybedilen zamanı telafi etti.

彼女は一生懸命に働いて、失った時間の埋め合わせをした。

Kaybı telafi etmek için çok çalıştım.

私は損害を埋め合わせするために一生懸命働いた。

Hızlı sürerek kaybedilen zamanı telafi etmeliyim.

- 私は車のスピードを上げて時間の遅れを取り戻さなければならない。
- わたしは運転速度を速めて時間の埋め合わせをしなければならない。

Pahalı yemekler uyku eksikliğini telafi edemez.

高い食事も睡眠不足の埋め合わせにはなりません。

- Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyım.
- Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışmam gerekiyor.

私は遅れを取り戻すために一生懸命勉強しなくてはならない。

Kaybedilen zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyız.

失った時間を取り戻すためわれわれは相当頑張らなければならない。

Telafi etmek için asla çok geç değil.

- 過ちを改むるにはばかることなかれ。
- 過ちては改むるに憚ることなかれ。

Onun geçmişteki hatalarını hiçbir şey telafi etmeyecektir.

なにも彼の過去のミスを償うことはできないでしょう。

Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışıyoruz.

無駄にした時間を埋め合わせるようにがんばって働いています。

Onun dahiliği onun deneyim eksikliğini telafi eder.

彼女の非凡な才能が経験不足を補う。

Kayıp zamanı telafi etmek için çok çalışmalıyım.

私は失った時間を補うために一生懸命に仕事をしなければいけない。

Kayıp zamanı telafi etmek için acele ettim.

私は遅れた時間を埋め合わせようと急いだ。

Sigorta şirketi zarar için onu telafi edecek.

保険会社は彼女の損失を補償するだろう。

Biz onun kaybı telafi etmesi gerektiğini önerdik.

彼女が損失を補うように我々は提案した。

Bir dileğim olabilseydi, kaybolan zamanı telafi edebilmeyi isterdim.

もしも叶うなら、私は失った時間の埋め合わせをしたい。

Elimden geldiğince çok çalışarak kaybolan zamanı telafi edeceğim.

できるだけ勉強して、浪費した時間を取り戻すつもりです。

O, deneyim eksikliğini telafi etmek için çok çalıştı.

彼は経験不足を補うために一生懸命に働いた。

Kayıp zamanı telafi etmek için daha sıkı çalışmalısın.

あなたは遅れを取り戻すために、もっと一生懸命に働かなければならない。

Kaybı telafi etmek için her şeyi yapmaya hazırım.

損失の埋め合わせをするためには何でもする覚悟でおります。

O, kayıp zamanı telafi etmek için acele etti.

彼は失った時間を取り戻そうと急いだ。

Mümkün olduğunca çok çalışarak kayıp zamanı telafi edeceğim.

出来るだけ一生懸命勉強することによって失った時間を取り返します。

Ülke, dış ticaret açığını telafi etmek için çok çabalıyor.

その国は貿易上の赤字の穴埋めに懸命である。

Bizim için kayıp zamanı telafi etmenin mümkün olmadığını düşünüyorum.

遅れを取り戻すのは無理だと思う。

Tren yerine bir uçağa binerek kayıp zamanı telafi edebilirsin.

列車の代わりに飛行機に乗ることによって失った時間を埋め合わすことができる。

Geçtiğimiz bahar üç saat süren telafi edici bir görüşmemiz oldu.

春には 嬉しいことに償いとなる 3時間の訪問をしました

Bu yılın iyi hasatı geçen yılın kötü hasatını telafi edecektir.

今年の豊作が去年の不作を埋め合わせるだろう。

- Ben hasar için ödeme yaptım.
- Hasarı telafi ettim.
- Hasarın karşılığını ödedim.

私は損害を弁償した。

Şirket yurt içi satışlarındaki bir gerilemeyi telafi etmek için ihracat pazarlarına yöneliyor.

会社は国内販売の落ち込みをカバーするため輸出市場に目を向けている。

Hastanedeki kötü deneyimlerini telafi etmek için, Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.

病院で不愉快な思いをしている分を取り戻そうと思って、トムは自分の適量より少し多めにお酒を飲んだ。

- Hastanedeki tatsız deneyimleri telafi etmek için, Tom onun için faydalı olandan biraz daha fazla içti.
- Hastanedeki hoş olmayan deneyimlerini telafi etmek için Tom içmesi gerekenden biraz daha fazla içti.

病院で不愉快な思いをしている分を取り戻そうと思って、トムは自分の適量より少し多めにお酒を飲んだ。