Translation of "Sert" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Sert" in a sentence and their japanese translations:

Sert esiyor.

- 風がひどく吹いている。
- 風がビュウビュウだよ。

Rüzgar sert esiyor.

- 風が激しく吹いている。
- 風が強く吹いている。

Çok sert esiyor.

風がとてもひどく吹いている。

O, sert görünüyor.

彼はいかめしい顔つきをしている。

Gölet sert donduruldu.

池は硬く凍っていた。

Onların kasları sert.

彼らの筋肉は硬直している。

Rüzgar sert esti.

風は激しく吹いた。

Bu bira sert.

このビールは苦い。

Sert gıdalar yemeyin.

固いものは食べないでください。

Benim omuzlarım sert.

肩が凝ってるんです。

Tom sert görünüyordu.

トムはタフなように見える。

- O sert bir kadındır.
- O sert bir kadın.

- 彼女はしたたかな女だ。
- 彼女は強い女性です。
- 彼女は手厳しい人です。

Durum sert önlemler gerektiriyor.

情勢は荒療治を必要とする。

Kendinize çok sert olmayın.

あまり自分を責めないで。

Sert bir rüzgar esiyordu.

強い風が吹いてきた。

Hisse senetleri sert düştü.

株価が急落した。

Sert bir rüzgar esiyor.

ひどい風が吹いている。

Gerçekten çok sert konuştum.

ちょっと言い過ぎました。

Bana çok sert vurmayın.

そんなに強くぶたないで。

Makinenin iskeleti sert olmalı.

その機械の骨組みは堅くなければならない。

O sert bir müşteri.

あいつは苦手だ。

Rüzgar şimdi sert esiyor.

- 風がひどくなってきた。
- 今は風がビュウビュウだよ。

Rüzgar çok sert esiyor.

風がとても激しく吹いている。

Babam sert likör içmez.

- 父は蒸留酒は飲まない。
- 父は強いお酒を飲みません。

O onlara sert davranıyor.

彼女は彼につらくあたる。

Dün gece sert dondu.

夕べはひどく冷えた。

O, topa sert vurdu.

彼女はボールを強く打った。

Rüzgar hala sert esiyor.

風がまだ強く吹きます。

Kafamı duvara sert çarptım.

私は壁に強く頭をぶつけた。

Bu ip çok sert.

このロープはとてもじょうぶだ。

Alice sert annesinden korkmuştu.

アリスは厳格な母を怖がっていた。

O, sert araba sürer.

彼は運転が荒い。

Kendi durumunun sert gerçekleriyle yüzleşti.

自分の置かれた悲惨な事実を受け止めました

Gerçek şu ki sert, çetin

武骨なサイですが―

Bütün gece rüzgar sert esiyordu.

一晩中風が強く吹いていた。

Buz çatlamak için çok sert.

その氷は硬くて割れない。

Rakibini sert bir biçimde eleştirdi.

彼は自分のライバルをひどくこきおろした。

O sert bir sandalyeye oturdu.

彼女は堅いいすに座った。

Lütfen yumurtaları çok sert kaynatma.

卵をあまり固くゆでないでください。

Sert bir kış geçireceğimizi söylüyorlar.

厳しい冬になるという話です。

Çocuklara karşı çok sert olma.

子供達にそうきついことを言うな。

Bugünün sert gerçeklerine adapte olmalıyız.

私たちは今日の厳しい現実に適応しなければならない。

Sert oynamanın bir faydası yok.

肩肘張って生きることはないよ。

Kahvemi koyu ve sert severim.

深煎りの濃いコーヒーが好きなんだ。

Jim topa çok sert vurdu.

ジムはとても強くボールを蹴った。

Çok sert bir kış yaşadık.

この冬は寒さが厳しかった。

Bu masa sert ahşaptan yapılmıştır.

この机は堅い材質の木でできている。

Yüzünde sert bir bakışı vardı.

彼は難しい顔つきをしていた。

İşsizlik oranında sert bir düşüş yaşandı.

失業率は驚異的に下降しました

Daha sert bir şekilde geri püskürtür.

同様の 疑似科学神話を繰り返します

Dışarıda çok sert bir soğuk vardı.

外は身を切るような寒さだった。

Şu şirketle sert bir yarış halindeyiz.

我々はあの会社と激しく競争している。

Nikel, sert, gümüş beyazı bir metaldır.

ニッケルは硬い銀白色の金属です。

Hiçbir şey elmas kadar sert değildir.

ダイヤモンドほど硬いものはない。

Türbulanstan dolayı sert bir uçuş yaptık.

乱気流のために飛行機が揺れた。

Onun sert görünümü onu konuşmaktan vazgeçirdi.

- 彼女は怖い顔をして彼を黙らせた。
- 彼女の厳しい表情に、彼は話すのをやめた。

Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.

彼は厳しく市長を講評した。

Bay Yoshida çocuklarına karşı çok sert.

吉田さんは子供に対して厳格すぎる。

Tom'un sert bir şey yapacağını düşünüyorum.

トムは何か過激なことをするつもりなんだと思う。

New York şehrinin sert ortamında büyüdü.

彼女はニューヨーク市の厳しい環境で育った。

Sert gözüküyor, ama aslında çok kibardır.

彼は厳しそうに見えるが実際はとても親切だ。

Buradaki sert iklime yavaş yavaş alışıyorum.

私は当地の厳しい気候に慣れつつあります。

Elmastan daha sert bir şey yoktur.

ダイヤモンドほど硬いものはない。

Bu yatak uyumak için çok sert.

このベッドは堅くて眠れない。

Bu biftek ayakkabı derisi kadar sert.

このステーキは靴の皮と同じ位固い。

Bana karşı bu kadar sert olma.

- キツイなあ。
- そんなに厳しくしないでよ。

Benim kötü bir sert ensem var.

肩こりがひどいのです。

Çok sert, rekabetçi bir süreç bizi şekillendirdi.

我々は容赦ない競争的な プロセスで形作られた

Yönetti, ancak mümkün olduğunca sert önlemlerden kaçındı.

本部からこの地域を冷静に管理しました 。

Devletin şampiyonluğu nedeniyle sert oynayan takım tehlikedeydi.

州の選手権がかかっているので、チームのみんなは一生懸命試合をした。

Başbakan basın toplantısında bazı sert soruları cevapladı.

首相は記者会見で難しい質問をうまくさばいた。

Genel olarak Kanada'nın sert bir iklimi vardır.

概して、カナダは厳しい気候である。

Yağmur durmasına rağmen rüzgâr hâlâ sert esiyordu.

雨はやんだけど、風はまだ激しく吹いていた。

Nancy benim ilgilenmem için sert bir kız.

- ナンシーは私には扱いにくい子だ。
- ナンシーは私には付き合いにくい女の子だ。

Parkta oynayamayacakları kadar rüzgar çok sert esti.

風が強く吹いたので、彼らは公園で遊べなかった。

Bir çocuğun yola çıktığını gördüğünde sert frenledi.

彼女は子供が道路に飛び出すのを見て強くブレーキをかけた。

Benim son postanın çok sert görünmediğini umuyorum.

- 前のメールがきつく響かなかったことを願っています。
- この間のメールが厳しいものと取られなければいいのだが。

İngilizce öğretmenimiz hem sert hem de naziktir.

- 私たちの英語の先生は、厳格であるがまた親切でもある。
- 私たちの先生は、厳しいけど優しい先生です。

Sivil Hizmette çok sert bir hiyerarşi var.

行政機関には非常に厳格な階級制度がある。

Silvia'nın onu övmeyen sert bir babası vardı.

シルビアは誉めてくれる事のない厳格な父親を持っていた。

Lütfen bana karşı bu kadar sert olmayın.

どうか私にそんなに厳しくしないでください。

Sert ve dramatik bir değişimle karşı karşıyayız biliyoruz.

劇的な変化に 直面し それが迫っている事も

Tepenin üstüne ulaştığımızda rüzgar daha da sert esti.

丘の頂上に着いた時、風はいっそう吹きつのった。

Musluk suyun çok sert. Bir yumuşatma cihazı al.

貴殿宅の水道水は硬水過ぎます。軟水を使用しましょう。

Bizim öğretmenimiz hem sert hem de yumuşak huyludur.

我々の先生は厳しくもあり、かつ優しくもある。

Onun sert görünüşü çocuklara başlarının belada olduğunu söylüyordu.

彼女のけわしい顔つきは少年達に彼等が苦境にいることを物語っていた。

Kazansak da kaybetsek de herhangi sert duygularım olmayacak.

勝っても負けても恨みっこなしだぞ。

- Rüzgar hâlâ sert esiyor.
- Rüzgar hala güçlü esiyor.

風がまだ強く吹きます。

Bu iş sırasında, sert surat yaparsan, müşteriler gelmez.

このような仕事で怖い顔をしたら、お客さんはいらっしゃらないでしょう。

- Tom bir kaya ve sert bir yer arasına sıkıştı.
- Tom bir kaya ve sert bir yerin arasında sıkıştı.

- トムはにっちもさっちもいかなくなっている。
- トムは八方ふさがりの状態だ。
- トムはどうにもならない状態にいる。

Her kolunun dibinde, sert kabukları aşabilecek bir delici var.

‎実は 腕の根元にある歯舌で ‎貝に穴を開ける

Sen bana her zaman sert karşılık verirsin, değil mi?

- 君はいつも言い返す。
- 君はいつもああ言えばこう言うね。
- 君はああ言えばこう言うね。

Gökyüzü gittikçe karardı ve rüzgar gittikçe daha sert esti.

空はますます暗くなり、風はますます激しく吹いた。

Biz tepenin zirvesine vardığımızda rüzgar daha da sert esti.

丘の頂上に着いた時、風はいっそう吹きつのった。

İşte iki tane kurşunkalem. biri sert ve diğeri yumuşak:

ここに鉛筆が二本ある。一本は堅く、もう一本は柔らかい。

Herkesin bildiği gibi sert olan askerleri onu sevmekten çok saygı

悪名高いタフで、彼の軍隊は彼を愛するのではなく尊敬していましたが、

Tüm yumuşakçaları yakalaması çok kolay ama inanılmaz sert kabukları var.

‎軟体動物はどれも ‎捕まえやすいが ‎硬い貝殻が厄介だ

Ben gerçekten sert düştüm ve dizimde küçük bir çürüğüm var.

派手にすっ転んだので膝に青痣ができてしまいました。

Kalbim o kadar çok sert vuruyor ki patlayacakmış gibi geliyor.

心臓が、どきどきして破裂しそう!