Translation of "Kadın" in Dutch

0.031 sec.

Examples of using "Kadın" in a sentence and their dutch translations:

- Kadın şişman.
- Kadın şişmandır.

De vrouw is dik.

Bir kadın,

is binnengebracht door een ambulance,

Kadın güzeldir.

De vrouw is mooi.

Kadın okuyor.

De vrouw is aan het lezen.

Kadın şişman.

De vrouw is dik.

Kadın nerede?

Waar is de vrouw?

Bir kadın.

- Wat een vrouw.
- Wat een dame.

- O kadın kimdir?
- Kim o kadın?

- Wie is die vrouw?
- Wie is deze vrouw?

- Kim o kadın?
- Şu kadın kim?

Wie is die vrouw?

Erkek ve kadın.

een mannelijke en een vrouwelijke.

Bu kadın kim?

Wie is deze vrouw?

Kadın ekmek yer.

De vrouw eet brood.

Kadın öğrenim görüyor.

De vrouw is aan het lezen.

Kadın İspanyolca konuşuyor.

De vrouw spreekt Spaans.

Kadın yüzünü yıkıyor.

De vrouw wast haar gezicht.

Bu kadın Hintli'dir.

Deze dame is Indiase.

Kadın ekmek yiyor.

De vrouw eet brood.

Sen kadın değilsin.

Jij bent geen vrouw.

Kadın neredeyse sağır.

De vrouw is bijna doof.

Şu kadın güzel.

Die vrouw is prachtig.

Konuştuğun kadın kimdi?

Wie was de vrouw met wie je gesproken hebt?

- Şurada duran kadın kim?
- Şurada dikilen kadın kim?

Wie is die vrouw die daar staat?

- Bu kadın Suriyeli değil.
- Bu kadın Suriye'li değil.

Deze vrouw komt niet uit Syrië.

- O bayan kim?
- O kadın kimdir?
- Bu kadın kim?
- Bu hanım kim?
- O kadın kim?
- Kim o kadın?

- Wie is die vrouw?
- Wie is deze vrouw?

Yaşlı kadın neredeyse çiğneniyordu.

De oude vrouw werd bijna overreden.

Güzel bir kadın naziktir.

De mooie vrouw is vriendelijk.

Kadın, öğretmenmiş gibi konuşuyor.

De vrouw praat alsof ze een lerares is.

Çalışan kadın sayısı artıyor.

Het aantal werkende vrouwen is aan het toenemen.

Kahverengi montlu kadın kim?

Wie is de vrouw met de bruine jas?

O, bir kadın düşmanıdır.

Hij is een vrouwenhater.

Mary tek kadın öğretmendi.

Mary was de enige lerares.

İki kadın birbirini tanıyor.

De twee vrouwen kennen elkaar.

Yaşlı kadın otobüsten indi.

De oude vrouw ging de bus uit.

Ne bencil bir kadın!

Wat een egoïstische vrouw!

Kadın bir portakal yiyor.

De vrouw eet een sinaasappel.

Birçok kadın örümceklerden korkar.

Veel vrouwen zijn bang voor spinnen.

Kadın yatak odasında uyuyor.

De vrouw slaapt in de slaapkamer.

Genç kadın bunu istiyor.

De jonge dame wil dit.

Adam kadın için çalışıyor.

Hij werkt voor haar.

Sen bir kadın değilsin.

Jij bent geen vrouw.

Annem fantastik bir kadın.

Mijn moeder is een fantastische vrouw.

Şu üç kadın kim?

Wie zijn die drie vrouwen?

Kahverengi ceketli kadın kim?

- Wie is de vrouw in de bruine jas?
- Wie is de vrouw in de bruine mantel?

O bir kadın oyuncu.

Ze is een acteur.

İki kadın şarkı söylüyor.

Twee vrouwen zingen.

Odada bir kadın var.

Er is een vrouw in de kamer.

- Bu fabrikada kaç kadın çalışıyor?
- Bu fabrikada kaç tane kadın çalışıyor?

Hoeveel vrouwen werken er in deze fabriek?

Bir kadın vardı ve bize

"Er was een vrouw die het erover had

Yaşlı bir kadın araba sürüyor,

Een oude vrouw rijdt in haar auto

Yaşlı kadın düştü ve kalkamadı.

De oude vrouw viel en kon niet meer overeind komen.

O çok çekingen bir kadın.

Ze is een extreem schuchtere vrouw.

O çok güzel bir kadın.

Zij is een zeer mooie vrouw.

Dün çağrılan kadın çoktan geldi.

De vrouw die gisteren belde is al gekomen.

Kahverengi ceketli o kadın kim?

Wie is de vrouw met de bruine jas?

Mary çok iradeli bir kadın.

Mary is een heel eigenwijze vrouw.

Adam ve kadın çay içer.

De man en de vrouw drinken thee.

Güzel bir kadın hayal ediyorum.

Ik droom van een mooie vrouw.

Kadın burada rahatsız bir durumda ve

En de vrouw in een... oncomfortabele positie

Amerika Birleşik Devletleri'nde Kadın Yürüyüşü yaptık.

We hadden de Vrouwenmars in de Verenigde Staten.

Dünyanın her yerinde Kadın Yürüyüşleri yapıldı.

Er waren Vrouwenmarsen over de hele wereld.

O, Kadın Kurtuluş Hareketinde bir eylemciydi.

Ze was vroeger een activist in de vrouwenemancipatiebeweging.

Anne Teresa iyi bir kadın mı?

Was Moeder Teresa een goede vrouw?

Kadın, tuhaf şapkasıyla çok dikkat çekti.

De vrouw trok veel aandacht met haar excentrieke hoed.

O bir kadın gibi giyinip kuşanmış.

Hij verkleedde zich als vrouw.

Kocası vefat etmiş bir kadın duldur.

Een vrouw wier echtgenote is overleden is een weduwe.

Bir kadın daha ne isteyebilir ki?

Wat kan een vrouw nog meer willen?

Tom'un çıktığı kadın 4 kez evlendi.

De vrouw met wie Tom uitgaat is vier keer getrouwd.

Angela Merkel, ilk kadın Alman başbakanı.

Angela Merkel is de eerste vrouwelijke Duitse bondskanselier.

Ne kadar da çekici bir kadın!

Wat een aantrekkelijke vrouw!

Sen çok güzel bir kadın oldun.

- Je bent een hele mooie vrouw geworden
- Je bent een heel mooie vrouw geworden.

Maria bir kadın şeklindeki bir şeytandı.

Maria was een duivel in vrouwengedaante.

Adam yiyor. Kadın yiyor. Çocuk yiyor.

De man eet. De vrouw eet. Het kind eet.

Onun kızı güzel bir kadın oldu.

Zijn dochter is een mooie vrouw geworden.

- Bu kadın kim?
- Bu hanım kim?

- Wie is die vrouw?
- Wie is deze vrouw?

Orada oturan kadın onun şimdiki karısı.

De vrouw die daar zit, is zijn huidige vrouw.

Hepimizin hayran olduğu muhteşem kadın Helen Keller'dan

Ik wil beginnen met een citaat van Helen Keller,

Bugün öfke, gelişigüzelce ''kadın hastalıkları'' olarak addedilmiş

Boosheid wordt nu in verband gebracht met een heel scala aan ziektes

Bir zamanlar Margaret isminde bir kadın vardı.

Er was eens een vrouw die Margaret heette.

Ve benim için ayrıca kadın karşıtı demek,

je volgens mij ook anti-vrouw bent,

çünkü kadın eskiden bu yana doğayla ilişkilendiriliyor.

want vrouwen worden al lang geïdentificeerd met de natuur.

Mary oyunda, yaşlı bir kadın rolünü oynadı.

Maria speelde de rol van een oude vrouw in de voorstelling.

Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.

De dief verkleedde zich als een oude vrouw.

- O Japon mu?
- O kadın Japon mu?

Is ze Japans?

Kısa kadın gri bir takım elbise giyiyor.

De kleine vrouw draagt een grijs mantelpak.

Arabada bir kadın ve iki köpek görüyorum.

Ik zie een vrouw en twee honden in de auto.

Ben onun dürüst bir kadın olduğunu düşünüyorum.

Ik denk dat dat een oprechte vrouw is.

Onlar benim yaşlı bir kadın olduğumu söylüyorlar.

Ze zeggen dat ik een oude vrouw ben.

O hikâyenin kadın kahramanı, küçük bir kızdır.

De heldin van dat verhaal is een klein meisje.

Yaşlı kadın yataktan çıkamayacak kadar çok zayıf.

De oude vrouw heeft niet de kracht om op te staan.

Küçük kadın gri bir takım elbise giymişti.

De kleine vrouw had een grijs pak aan.

Tom çikolata yemeyi sevmeyen bir kadın tanıyor.

Tom kent een vrouw die geen chocolade lust.

Tom başka bir kadın için Mary'yi bıraktı.

Tom heeft Maria voor een andere vrouw verlaten.