Translation of "Reddetti" in Japanese

0.058 sec.

Examples of using "Reddetti" in a sentence and their japanese translations:

Davetimi reddetti.

彼女は私の招待を断った。

Teklifimizi reddetti.

彼女は私たちの提案を拒絶した。

Onlar reddetti.

彼らは断った。

Tom reddetti.

トムは断った。

- O davetimizi reddetti.
- Onlar davetimizi reddetti.

- 彼らはわれわれの招待を断った。
- 彼らは招待を断ってきた。

- Onun teklifini reddetti.
- Onun önerisini reddetti.

- 彼女は彼の結婚の申し込みを断った。
- 彼女は彼のプロポーズを断った。

- O benim önerimi reddetti.
- Teklifimi reddetti.

彼女は私の申し出を拒絶した。

Başkan öneriyi reddetti.

議長はその提案を却下した。

O, önerimi reddetti.

- 彼は私の申し出を拒否した。
- 彼は私の申し出を突っぱねた。

Önerimi açıkça reddetti.

彼は私の申し出をきっぱり断った。

İngilizce konuşmayı reddetti.

彼女は英語を話すのを嫌がった。

Yöneticisinin düşüncesini reddetti.

彼はマネージャの意見に反対した。

O, daveti reddetti.

彼女はその招待を断った。

O, suçlamayı reddetti.

彼はその言いがかりを否定した。

Onun teklifini reddetti.

彼女は彼の申し出を拒否した。

O, tokalaşmayı reddetti.

彼は握手を断った。

O onu reddetti.

彼女は彼を拒んだ。

Tom vazgeçmeyi reddetti.

トムさんはあきらめませんでした。

Benimle gitmeyi reddetti.

彼女は私と行くのを断った。

- Tom gine domuzlarıyla oynamayı reddetti.
- Tom hint domuzlarıyla oynamayı reddetti.
- Tom kobaylarla oynamayı reddetti.

- トムはモルモットと遊ぶのを拒んだ。
- トムはモルモットと遊びたくないって断ったんだ。

Bazıları benimle tokalaşmayı reddetti.

私と握手するのを拒む人もいました

Ve her defasında, reddetti.

彼は毎回 拒否してきました

Saçma önerisini başkan reddetti.

- 議長は彼のばかげた提案を拒絶した。
- 議長は彼のばかげた提案を一蹴した。

Onların istediklerini yapmayı reddetti.

彼女は彼らが求めたことをするのを拒んだ。

O, sadaka almayı reddetti.

彼女は施しを受けることを拒んだ。

O bizim teklifimizi reddetti.

彼は私たちの申し出を断った。

Yardım talebimizi dinlemeyi reddetti.

彼は我々の援助の要請に全く耳を貸さなかった。

O onların davetini reddetti.

彼はあの人たちの招待を断った。

Başkan soruyu cevaplamayı reddetti.

大統領はその質問に答えることを否定した。

O, onların davetini reddetti.

彼はあの人たちの招待を断った。

O, rüşvet almayı reddetti.

彼は賄賂の受け取りを拒否した。

O, parayı almayı reddetti.

彼女は金の受け取りを拒絶した。

Tom, hastaneye gitmeyi reddetti.

トムは病院に行くことを拒否した。

O benim davetimi reddetti.

彼女は私の招待を断った。

O benim önerimi reddetti.

彼は、私の提案を拒絶した。

Önerisini kabul etmeyi reddetti.

彼女は彼のプロポーズを断った。

Tom her şeyi reddetti.

トムは全てを否定した。

O, bana yazdığını reddetti.

彼は私に手紙を書いたという事を否定した。

Sergio tüm intikam önerilerini reddetti

セルジオトは 復讐という考えを拒み

Muhabir kaynaklarının adını vermeyi reddetti.

記者はその情報源を明かすことを拒んだ。

Şirket onun transfer talebini reddetti.

会社は彼の転勤願いを却下した。

Çocuğunu yağmur altında bırakmayı reddetti.

彼女は子どもに雨の中を外へ行かせなかった。

Ona yardım etme önerimi reddetti.

彼女は援助しようという私の申し出を断った。

Onun suçlu olduğuna inanmayı reddetti.

彼女の有罪を彼は信じようとはしなかった。

Onlar bizim partiye daveti reddetti.

彼らは私達のパーティーへの招待を断った。

Talebimizi kesin bir şekilde reddetti.

彼は私たちの要求をきっぱりとけった。

O onlara bilgi vermeyi reddetti.

彼は彼らにその情報を提供するのを拒否した。

O, içeri girmemi açıkça reddetti.

彼は私を中に入れるのをきっぱりと断った。

O, postayı kabul etmeyi reddetti.

- 彼女はその地位を引き受けようとしなかった。
- 彼女は仕事に就任するのを拒みました。

Birçok engele rağmen vazgeçmeyi reddetti.

多くの障害にも関わらず、彼は放棄しなかった。

Onu eve götürme teklifimi reddetti.

彼は、家まで車で送ろうという私の申し出を断った。

Tom, Mary'nin tavsiyesine uymayı reddetti.

- トムはメアリーの助言に従うことを拒否した。
- トムはメアリーのアドバイスに従うことを拒んだ。

Meşgul olduğunu söyleyerek ricamı reddetti.

彼は忙しいからと私の頼みを断った。

Ondan daha fazla bahsetmeyi reddetti.

彼女はそれについてそれ以上話すのを断った。

Onun yardım teklifini açıkça reddetti.

彼は彼女の頼みをけんもほろろに断った。

Tom kesin bir şekilde reddetti.

トムはきっぱりと断った。

O, parayı kabul etmeyi reddetti.

彼女はその金を受け取ることを拒否した。

- Patronum yeni proje için olan bütçeyi reddetti.
- Patronum yeni projenin bütçesini reddetti.

上司は新しい企画の予算案をはねつけた。

Roy, dün onu ziyaret ettiğini reddetti.

ロイは昨日彼女に会いに行ったことを否定した。

Asker, tüfeğiyle düşmana ateş açmayı reddetti.

その兵士は敵に向けてライフル銃を発射する事を拒否した。

Müşteri ona gösterdiğim her şeyi reddetti.

その客は私が見せたものを全部いやだといった。

Ne yazık ki o gelmeyi reddetti.

あいにく彼は来ることを拒んだ。

Onun bir günlük izin isteğini reddetti.

彼は一日休みたいという彼女の要請を拒否した。

Cumhurbaşkanı hassas soruyu cevaplamayı kibarca reddetti.

大統領はそのデリケートな質問に答える事をやんわりと拒否した。

Elçilik, yabancı mültecilere siyasi sığınmayı reddetti.

大使館は外国人難民の政治亡命を拒否しました。

Mahkum bir polisi öldürmüş olduğunu reddetti.

囚人は警官を殺害したことを否定した。

İş teklifini çok kibar şekilde reddetti.

彼は就職を丁重に断った。

Arayan kişi bize adını vermeyi reddetti.

電話をかけた者は名前を教えるのを拒否した。

Teklifi reddetti, ben de aynı şekilde.

彼は申し出を断った、そして私も断った。

Asker silahsız bir düşmana ateş etmeyi reddetti.

その兵士は丸腰の兵士を撃つことを潔しとしなかった。

Böyle saçma bir teklifi kabul etmeyi reddetti.

彼はそのようなばかげた提案を承諾することを拒んだ。

- Parayı çaldığını inkar etti.
- Parayı çaldığını reddetti.

彼はお金を盗んだことを否定した。

Onun sekreteri, gizli bilgiyi sızdırmayı kesinlikle reddetti.

彼の秘書が機密情報は一切漏らしてないと明言した。

O iyi bir neden olmadan teklifimi reddetti.

彼は十分な理由無しに私の申し出を断った。

Tom Mary'yi ayartamadı. Mary Tom'un tekliflerini reddetti.

トムはメアリーを口説きおとすことができなかった。メアリーはトムのデートの要求を突っぱねたから。

Onun kendisiyle evlenmesini istedi fakat o reddetti.

彼は彼女に結婚してくれと言ったが、彼女は拒絶した。

- Tom söylentiyi reddetti.
- Tom söylentiyi inkar etti.

トムは噂を否定した。

Benim için sürpriz oldu, o benim teklifimi reddetti.

驚いたことに、彼は私の申し出を断った。

- Onun teklifini reddetti.
- O, evlenme teklifini geri çevirdi.

- 彼女は彼の求婚を断った。
- 彼女はプロポーズを断った。

Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.

ローザ・パークスは白人乗客に席を譲ることを拒否した。

Teklif iyi bir fikir gibi görünmesine rağmen, onlar onu reddetti.

その提案はいい考えのように思われたが、彼らは断った。

O rezil olmak istemediği için ona yardım etme önerimi reddetti.

彼は面目を失いたくなかったので、私の援助の申し出を断った。

Ben şikâyet ettim fakat onlar bu kazağı geri almayı reddetti.

私は苦情を言ったが、店ではこのセーターを引き取るのを拒んだ。

Askeri mahkeme hapis cezasını reddetti, bu yüzden davası Akranlar Odası'na gitti.

軍法会議は判決の可決を拒否したため、彼の訴訟は貴族院に持ち込まれました。

Biz şirket başkanı ile konuşmak istedik, ama o bizimle konuşmayı reddetti.

われわれは会社の社長に話をしたかったが、社長は話す事を断った。

Tom Mary ile amacına ulaşamadı; ondan buluşma talep ettiğinde o onu reddetti.

トムはメアリーを口説きおとすことができなかった。メアリーはトムのデートの要求を突っぱねたから。

Talebini reddetti . "Her zaman düşmanı döndürüyorsun," dedi ona, "Bu çok tehlikeli bir hareket."

た。 「あなたは常に敵を回すためのものです。それは危険すぎる動きです」と彼は彼に言いました。

Krasny'de, arka muhafız ordunun geri kalanından koptuğunda, Ney öfkeyle teslim olma çağrılarını reddetti

クラズニーでは、後衛が残りの軍隊から切り離されたとき、ネイは怒っ て降伏の呼びかけを 拒否