Translation of "Açıkça" in Japanese

0.006 sec.

Examples of using "Açıkça" in a sentence and their japanese translations:

Açıkça konuşur.

彼は思ったことを口にする。

Açıkça söyleyin.

はっきり言いなさい。

O, açıkça utanmıştı.

彼は明らかに困惑していた。

Önerimi açıkça reddetti.

彼は私の申し出をきっぱり断った。

O, açıkça konuşur.

彼女はあけっぴろげにものを言う。

Sonuçlardan açıkça memnundu.

彼女は明らかにその結果に満足していた。

Lütfen açıkça konuş.

大きな声で、お願いします。

Şirkette açıkça konuşmalısın.

人前でははっきりと物をいわなければなりません。

O açıkça hastadır.

彼女は明らかに病気だ。

Hatta bazen açıkça yapıyorum.

時には 公衆の面前であったとしてもです

Amerikalılar düşündüklerini açıkça söyler.

アメリカ人は思っている事を率直に言う。

Onun ricasını açıkça reddetmeliydin.

君は断固として彼の要求を拒絶すべきであった。

Açıkça, söylenti doğru değildir.

- 明らかにうわさは真実ではない。
- どう考えたって、噂は本当じゃないよ。
- 疑う余地もなく、噂は事実ではありません。

Onun kastettiğini açıkça kavradı.

彼は彼女のいう意味をはっきり理解した。

Teklifimizi açıkça geri çevirdi.

彼は私達の頼みをきっぱりと断った。

O, konuyu açıkça belirtmiştir.

彼はその点をはっきり述べた。

O, açıkça kırkın üzerinde.

彼女は明らかに40歳を超えている。

Birisi açıkça yalan söylüyor.

明らかに誰かが嘘をついている。

- Açıkça konuşun.
- Açık konuş.

はっきり話しなさい。

O açıkça yalan söylüyor.

彼は明らかに嘘を吐いている。

Bu açıkça Tom'un sorumluluğu.

明らかにトムの責任だ。

Açıkça memnun olduğunu doğruladı.

彼は満足だとはっきり言った。

Fikrini açıkça ifade et.

君の考えをはっきり言いなさい。

Öğrenciler açıkça konuşmaktan korkarlar.

生徒たちは恐がって素直に意見を述べられない。

Şimdi onu çok açıkça görüyorum

今ははっきり見える

Bazen hayat açıkça adaletsiz olabilir.

時には 人生で 明らかな理不尽さを 感じることもあります

Açıkça görmek için çok karanlık.

暗すぎてはっきりと見えない。

O açıkça onu demek istemiyor.

その通り受け取っちゃいけませんよ。

Bunu yapmak istediğini açıkça belirtti.

そうする意志のあることを明らかにした。

O, kendini açıkça ifade etti.

彼は思うことをはっきり述べた。

O, içeri girmemi açıkça reddetti.

彼は私を中に入れるのをきっぱりと断った。

Onu yüksek sesle açıkça söyleyin.

大きな声ではっきりと言いなさい。

Onun hasta olduğu açıkça görünüyor.

彼が病気だというのは明らかなようだ。

Bu kelimeyi açıkça tanımlayabilir misin?

その言葉を一義的に定義できるかい?

Onun yardım teklifini açıkça reddetti.

彼は彼女の頼みをけんもほろろに断った。

Açıkça Tom benden nefret ediyor.

トムって見るからに私のこと嫌ってるんだ。

Lütfen yavaş ve açıkça konuşun.

ゆっくりと明瞭に話してください。

Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?

この語を明確に定義できますか。

Kadının sezgisi açıkça değerli bir özelliktir.

女性の直感が価値ある特質であることは明らかだ。

Tom her zaman öfkesini açıkça gösterir.

武田君はいつも露骨に怒りを表す。

Dersi açıkça duymak için önde oturdum.

私は講義をはっきり聞くために前に座った。

Açıkça konuşmak gerekirse, o güvenilmez biri.

素直に言うと、彼は信頼できない男だ。

Açıkça konuşmak gerekirse, bu sana yakışmıyor.

率直に言って似合ってない。

Kate'in sesi diğer kızlarınkinden açıkça farklı.

ケイトの声は他の女の子の声とは明らかに違っています。

Tom Mary'nin ne söylediğini açıkça dinlemiyordu.

トムさんは明らかにメアリさんの話を聞いていませんでした。

Araştırma açıkça gösteriyor ki birini hapiste tutmak

調査から明らかなのは 刑務所に収監された人は

Mümkün olduğu kadar açıkça kendini ifade et.

できるだけはっきりと自分の考えを述べなさい。

Böyle bir şeyi kimin söylediğini açıkça belirtti.

彼は誰がそんなことを言ったのかを明らかにした。

Açıkça söylemek gerekirse, seninle aynı fikirde değilim.

率直にいえば、私はあなたに同意できない。

Açıkça konuşmak gerekirse, senin düşünce biçimin demode.

率直に言うと、君の考え方は時代遅れだ。

Düşündüğünü açıkça söylemek kötü bir şey değildir.

思っている事を率直に言う事は悪い事では無い。

Açıkça konuşmak gerekirse domates sebze değil meyvedir.

厳密に言えば、トマトは野菜ではない。果物である。

Onların işi, haberleri açıkça ve dikkatlice okumaktır.

彼等の仕事ははっきりと注意してニュースを読む事です。

O bağırdığında onun boyun damarları açıkça görünüyordu.

彼が叫ぶと、首の静脈がはっきりと浮き上がった。

- Jane dobra dobra konuşur.
- Jane açıkça konuşur.

ジェーンは、白黒をはっきりさせる人です。

Hava kararınca şehirlerin nasıl baskın çıktığı açıkça görülebiliyor.

‎日が落ちると ‎街の広がりは明らかになる

O açıkça konuştuğu için onu daha iyi severim.

彼は率直なので、それだけいっそう私は彼が好きだ。

O, Fransızca ve açıkça görülüyor ki İngilizce konuşabilir.

彼はフランス語を話せる、ましてや英語は無論のことだ。

Açıkça konuşmak gerekirse, o çok fazla umurumda değil.

率直に言って彼女は好きではない。

Açıkça öğretmen hem İngilizce hem de Fransızca anlayabiliyor.

当然ですが先生は英仏語とも理解できますけれど。

Dört kez yazı tura atsam ve bunu açıkça yapsam

裏表それぞれが出る確率が等しいコインを 4回投げた時に

Neyin doğru olduğuna inandığını açıkça söyleme cesaretine sahip olmalısın.

正しいと思うことをはっきりと言うだけの勇気を持つべきである。

Konser salonunun ön sırasında oturdular ve orkestrayı açıkça duydular.

彼らはコンサートホールの最前列に座ってオーケストラを聞いた。

Pasif içiciliğin çok zararlı olduğu Johnson'ın araştırmasında açıkça gösterilmektedir.

ジョンソンの研究では受動喫煙が非常に有害であることが明確に示されている。

Chris'in açıkça parayı getirmeye niyeti olmadığı için Brian çıldırdı.

クリスには明らかにお金を返すつもりが無いので、ブライアンは怒っています。

Napolyon onsuz Paris'e dönmek için ordudan ayrıldı, o açıkça ağladı.

ナポレオンが彼なしでパリに戻るために軍隊を去った とき 、彼は公然と泣きました。

Onun konuşma şeklinden açıkça belli olduğu için, o bir öğretmendir.

彼の話し方から分かることだが、彼は先生だ。

. Ama Ney'in, Masséna'nın feci liderliğini açıkça gördüğü şeye öfkesi açık bir

。 しかし、マセナの悲惨なリーダーシップと彼が考えたものに対するネイの怒りは、

Benim bildiğimden çok daha fazla bilen matematikçiler kendilerini açıkça ifade edemedikleri zaman bundan hoşlanmam.

私よりも物知りな数学者が自分のことをはっきりと表現できていないのを見るのは心地の良いものではない。

O Pablo ile evleneceğini açıkça ilan ettiğinde, neredeyse büyük annesine kalp krizi geçirtecekti , halasının gözlerini yuvasından fırlattıracaktı fakat küçük kız kardeşi gururla baktı.

彼がパブロと結婚するつもりだと公に宣言したとき、彼の祖母は心臓が止まりそうになったし、彼の叔母は目玉が飛び出してしまいそうだった。でも彼の妹は鼻高々だった。

İçerik ve düşüncenin çoğu herhangi bir dile bağımlı olmasına rağmen, Japoncaya odaklanırken, cümle yapısındaki farklar ya da bireysel kelimelerin ayrı ve açıkça yazılmamaları gerçeği o zaman düşünce hakkında birkaç nokta gerektirir.

内容や考え方の多くは言語に依存しないものではありますが、単語の分かち書きをしない点や統語構造等の違いから、日本語を対象とする場合、いくつか気をつけなければいけない点があります。