Translation of "Ilgisi" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Ilgisi" in a sentence and their japanese translations:

- Onun politikaya ilgisi yok.
- Onun siyasete ilgisi yok.

彼は政治に関心が無い。

- Havanın sağlığımızla ilgisi var.
- Hava durumunun sağlığımızla ilgisi var.
- Hava şartlarının sağlığımızla ilgisi vardır.

天候は我々の健康と大いに関係がある。

Cevap; çok ilgisi var.

答えは「あらゆる面で」です

Onun konuyla ilgisi yok.

それは的外れだ。

Onun benimle ilgisi yok.

それは私と何の関係も無い。

Bunun onunla ilgisi yok.

それは彼には関係ない。

Onun esas ilgisi tarihtedir.

彼の主な興味は史学にある。

Durumla bir ilgisi yoktu.

彼女はその事件とはまったく関係がなかった。

Onun sizinle bir ilgisi yok.

- それは君と全然関係ない。
- あなたには関係ない。

Onun meseleyle hiçbir ilgisi yok.

彼はその問題とは関係ない。

Onun hatasının benimle ilgisi yok.

- 彼の失敗は私には何の関係もない。
- 彼の失敗は私にはなんのかかわりもない。

Bunun onunla bir ilgisi yok.

それとは関係がないよ。

Onun konuyla bir ilgisi var.

- 彼はその事件とは何らかの関係がある。
- 彼はその件にはいくらか関係がある。

Bunun sizinle bir ilgisi yok.

- それはあなたと全然関係がない。
- これは君に関係がない。
- これは君には関係がない。
- お前には関係ない。
- お前には関係ないだろ。

Onun olayla bir ilgisi yoktu.

彼はその事件とは全然関係がなかった。

Japonca'ya büyük bir ilgisi var.

- 彼は日本語に非常に興味を持っていますよ。
- 彼は日本語に大変興味がある。

Bunun seninle bir ilgisi olmadığına inanma.

人ごとじゃないだろ。

Sanırım onun skandalla bir ilgisi var.

彼は例のスキャンダルと関係があると思う。

Onun konu ile ilgisi olduğunu sanmıyorum.

彼はこのことには関係ないと思う。

Herkesin az çok sanata ilgisi vardır.

誰でも多かれ少なかれ芸術に関心を抱いている。

O, Ben'in suçla ilgisi olduğundan şüphelenmedi.

彼はベンが犯行と何らかの関連があることを疑わなかった。

Bunun bizim sorunla bir ilgisi olmayabilir.

これは我々の問題とは全く無関係かもしれない。

Onun bu sorunla bir ilgisi yok.

それはこの問題には全然関係がない。

Amcamın sanata derin bir ilgisi var.

おじは芸術への関心が高い。

Tom'un Mary'nin kovulmasıyla bir ilgisi yoktu.

トムさんはメアリさんが首にしたことに関係なかったんだ。

Ve değnekle sınıfta gezmeye bir ilgisi yoktu.

ムチをもってパトロールする事になんて 興味がなかったのです

Sigara içmenin kanserle ilgisi olduğunu düşünmek aptalca.

喫煙はガンとほとんど関係がないと思うのはおろかです。

Bunun bizim tartıştığımız konu ile ilgisi yok.

それは今私たちが話し合っている問題とは何の関係もない。

- Sizinle bir ilgisi yok.
- Seninle alakası yok.

それはまったく関係がない。

Problemin benden daha fazla sizinle ilgisi var.

その問題は私よりも君の方と関係が深い。

Babamın o firma ile bir ilgisi var.

父はその会社にいくらかかんけいしている。

Onun olayla bir ilgisi var gibi görünüyor.

彼女はその事件と何か関係があるようだ。

- Onun konuyla ilgisi yok.
- Bu ilgili değil.

それは問題外だよ。

Onun mesele ile ilgisi olmadığını anlıyor musun?

彼女はその事件に関係ないと思いますか。

Onun futbola hiç ilgisi yok gibi görünüyor.

彼女はサッカーには全く興味が無いらしい。

O dinle ilgisi olan her şeyle ilgileniyor.

彼は宗教に関することなら何にでも興味をもっている。

Bildiğim kadarıyla, onun skandalla bir ilgisi yok.

私の知る限りでは、彼女はそのスキャンダルとは無関係だ。

- Seni ilgilendirmez.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
- Bu sizi ilgilendirmez.
- Bu seni ilgilendirmez.
- Sizinle bir ilgisi yok.

- それはあなたの知ったことではありません。
- お前には関係ない。

Doktorlar sigara içilmesinin kanserle çok ilgisi olduğundan şüpheleniyorlar.

医者は喫煙は癌ときわめて関係があるとおもっている。

İkiz olmalarına rağmen, onların birkaç ortak ilgisi var.

彼らは双子だが、共通の興味がほとんどない。

Lütfen dersle ilgisi olmayan her şeyi çantana koy.

授業に関係のないものは鞄の中にしまってください。

CO₂'nin sözde sera etkisi ile ilgisi vardır.

CO2はいわゆる温室効果と大いに関係があります。

Mutlu sonla daha az ilgisi olan eylemlerle deneyler yapıyorlar --

彼女達は実践しつつ探求しています ハッピーエンディングにこだわるのではなく

Fakat bunun, bu insanların yaptıkları eserlerle ne ilgisi var?

この作品が 人々の仕事に どう結びつくのでしょう?

İnsanlarla arkadaş olmanın onları ne kadar süredir tanıdığınla bir ilgisi yoktur.

親友になるのに、期間は関係ないと思う。

- Seni ilgilendirmez.
- Sizi ilgilendirmez.
- Onun sizinle bir ilgisi yok.
- Bu sizi ilgilendirmez.
- Bu seni ilgilendirmez.
- Sana ne.

- いらぬお世話だ。
- 君の知ったことじゃないよ。
- よけいなお世話だ。
- お前の知ったことではない。
- お前には関係ない。
- 余計なお世話だ。
- お前には関係ないだろ。

- Hepimiz tarihle az çok ilgileniyoruz. Bir bakıma, hepimiz tarihçiyiz.
- Hepimizin az çok tarihe ilgisi var. Bir anlamda hepimiz tarihçiyiz.

- 私たちは誰でも歴史にはある程度の興味を持っている。ある意味では、みんな歴史家なのである。
- 私たちはだれでも歴史にある程度の興味を持っている。ある意味ではみんな歴史家なのである。