Translation of "Evine" in Japanese

0.010 sec.

Examples of using "Evine" in a sentence and their japanese translations:

O evine dönüyor.

彼は帰国の途についている。

Yarın evine uğrayacağım.

明日お宅に伺います。

Evine bir hırsız girdi.

強盗が彼の家に押し入った。

Dağ evine doğru gittik.

我々は小屋に向かって進んでいた。

Bob amcasının evine uğradı.

ボブはおじさんの家に立ち寄った。

Niçin onun evine gittin?

なぜあなたは彼の家へ行ったのですか。

Çocuk, evine doğru koştu.

その少年は家のほうに走っていった。

Beni evine alabilir misin?

僕に家をくれないか。

Dün Tony'nin evine uğradım.

私は昨日トニー君の家を訪れた。

Yeni evine yerleştin mi?

あなたは新しい家にもう落ち着かれましたか。

Geçerken onun evine uğrayalım.

彼の家に寄ってみよう。

Ben Judy'nin evine uğradım.

私はジュディさんの家を訪れた。

Tom'un evine yakın durdum.

トムの家にちょっと寄ってきたんだ。

Dün onun evine uğradım.

- 私は昨日彼の家を訪ねた。
- 昨日彼の家を訪れた。

Dedemin evine hiç gitmedim.

私はおじいさんの家に一度も行ったことがない。

Amcamın evine hiç gitmedim.

私はおじさんの家に行ったことがない。

Beni evine davet etti.

彼女は私を家に招待した。

Hemen Tom'un evine gidelim.

トムんち行こうぜ、今から。

Yarın Tom'un evine gideceğim.

明日トムの家に行くんだ。

Keşke senin evine yakın yaşayabilsem.

君の家の近くに住めたらいいのに。

Keşke evine giderken bana uğrayabilsen.

君が帰り道に私の家にちょっと立ち寄ってくれるといいのだが。

Tom yürüyerek Kate'in evine gitti.

トムはケイトを家まで送った。

Köpek, onun evine yaklaşmamı engelledi.

その犬のために私は彼の家へ近付けなかった。

Dün gece evine zorla girildi.

夕べ彼の家は泥棒に入られた。

Evine göndermesi için ona yalvardı.

彼女は彼に家まで送ってくれと訴えた。

O, beni evine davet etti.

彼は私を家に招いた。

Soyguncular onun evine zorla girdiler.

賊が彼の家に押し入った。

"Evine uğrayabilir miyim?" "İstediğin zaman."

「お宅にお邪魔してもよろしいですか。」「いつでも構いませんよ。」

O, hastalığından dolayı evine hapsedildi.

彼は病気で家に引きこもっている。

Evime giderken onun evine uğrayacağım.

私は帰宅の途中で彼の家に寄るつもりです。

Hiç Tom'un evine gittin mi?

トムんち行ったことある?

Jiro kısa sürede evine vardı.

ジロウはまもなく彼の家に着いた。

Ebeveynlerimin evine gelmek ister misin?

- 両親の家にいらっしゃいませんか?
- 私の両親の家に行きたいですか?

Evine gittim fakat evde değildi.

彼女の家に行ったが不在だった。

Bu akşam Tom'un evine gidiyorum.

今日の夜はトムの家に行く予定です。

Okuldan eve giderken Nancy'nin evine uğradım.

学校の帰り道、ナンシーの家に立ち寄りました。

Mike Jane'in evine gittiğinde, o uyuyordu.

マイクがジェーンの家に行ったとき彼女は眠っていた。

Yarın onun evine gidip onu alacağım.

明日家まで迎えに行きます。

İstasyondan evine kadar bir taksiye biner.

彼女は駅から自宅までタクシーに乗る。

O Laurie'nin evine bir ziyarette bulundu.

彼女はローリの家を訪れた。

Buradan evine yürümek ne kadar sürer?

ここから君の家まで歩いてどれぐらいかかりますか。

Komşunun evine hırsız girdiğini duydun mu?

隣の家に泥棒が入ったのを耳にしましたか。

Bir Japon evine girerken ayakkabılarını çıkarmalısın.

日本の家に入るときには靴を脱がなくてはなりません。

On yıldır evine ilk defa dönüyor.

- 私は10年ぶりで、彼は家に戻った。
- 10年ぶりに、彼は家に戻った。

Yılda iki kez babamın evine giderim.

私は年に二度父の所へ行く。

Sen hiç Tom'un evine gittin mi?

トムの家に入ったことはありますか?

O, evine bir klima tesisatı çektirdi.

彼女は家にエアコンを付けてもらった。

Onun evine vardığımda o zaten götürülmüştü.

私が彼の家へ行ったらすでに彼は連れて行かれたあとだった。

Biz birinin evine göz kulak oluyoruz.

私たち、お留守番してるの。

Onun evine vardığında, o uyuyor olacak.

あなたが彼の家に着いたとき、彼は寝ているでしょう。

Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.

彼女の家にはいろいろ違った方法で行ける。

Bir bisikletle, senin evine 20 dakikada ulaşabilirdim.

自転車があれば、君の家に20分で着くことができるだろう。

Bir hırsızın, komşumun evine girdiğini duydun mu?

- 強盗が近所の家に押し入ったことを聞いていますか。
- 隣の家に泥棒が入ったのを耳にしましたか。

Beni evine davet etmek için telefon etti.

彼女は私に家に招待の電話をしてきた。

Onun evine ulaşmak için çeşitli yollar vardır.

彼女の家にはいろいろ違った方法で行ける。

Onun evine giden yolu bana söyler misin?

彼の家へ行く道を教えてくれませんか。

Öğleden önce onun evine varacağımızı düşünüyor musun?

昼までに彼の家に着けると思う?

Tokyo'ya gittiğimde her zaman onun evine uğrarım.

私は東京に行くときいつも彼女の家に立ち寄る。

O, başlangıçta yeni evine alışmakta sorun yaşadı.

彼は始めは新居になじめなかった。

- Niçin eve gitmiyorsun?
- Eve gitsene.
- Evine gitsene.

どうして帰らないの?

Ne zaman onun evine gitsem, o dışarıda.

私は彼の家は行くたびに、彼は家にいない。

Gece geç vakitte evine dönerken, saldırıya uğradı.

彼は夜遅く帰宅の途中で襲われた。

Tom bana Mary'nin evine nasıl gideceğini sordu.

トムは私に、メアリーの家への行き方を尋ねた。

Bir yabancı onun evine gizlice sokulurken görüldü.

見知らぬ人が、彼の家に忍び込むのが見られた。

Buradan amcamın evine gitmek iki saat sürer.

ここから私のおじの家まで車で2時間かかります。

Bisikletle buradan evine gitmek ne kadar sürer?

ここからあなたの家まで自転車でどれぐらいかかりますか。

Benim evimden evine gitmek ne kadar sürer?

私の家からあなたの家に帰るのにどのくらい時間がかかりますか。

Tom paketi Mary'nin evine zaten teslim etti.

トムはとっくに荷物をメアリーの家に届けていた。

- O, 1941'de savaş başladığında Avrupa'dan evine döndü.
- Savaş patlak verdiğinde 1941'de Avrupa'dan evine döndü.

彼は1941年にヨーロッパから帰ってきたが、その年に戦争が起こった。

Harry Potter'ı kaç yayın evine götürdüğünü biliyor musunuz?

出版社に持ち込んで 何度断られたか知っていますか?

Saat üçte onun evine gittim ama o dışardaydı.

3時に彼の家を訪ねたが、彼は留守だった。

Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.

彼女の家に行くのは気をつけたほうがいいよ。

O, 1941'de savaş başladığında Avrupa'dan evine döndü.

彼は1941年にヨーロッパから帰ってきたが、その年に戦争が起こった。

Geçen hafta hırsızlar tarafından onun evine zorla girildi.

彼の家が先週泥棒にはいられた。

İstasyondan amcamın evine gitmek yaklaşık beş dakika sürdü.

駅から叔父の家までは5分そこそこでした。

Gece yarısı niçin senin evine gitmek zorundayım anlamıyorum.

私はどうして真夜中にあなたの家に行かなくてはいけないのかわからない。

Lütfen işe giderken bu paketi Jones'ların evine bırak.

仕事に行くときこの包みをジョーンズの家でおろして下さい。

Bay Kawabata her yıl evine bir mektup yazıyor.

川端さんは毎年、故郷へ手紙を一通書きます。

Sen uzakta tatilde bir soyguncu zorla evine girdi.

お宅が休暇で出かけている間に、泥棒が入りました。

Buradan senin evine yürüyerek gitmek ne kadar sürer?

ここから君の家まで歩いてどれぐらいかかりますか。

O, evine giden on milin tamamını yürümek zorunda kaldı.

彼は家まで10マイルも歩かなければならなかった。

O, on aylık bir uzaklaşmadan sonra evine geri döndü.

10ヶ月ぶりで彼は帰国した。

O, işini gerçekten sevmiyordu ama onun yeni evine borcu vardı.

自分の仕事はあまり好きではなかったが、新しく買った家でお金を借りていた。

O, dışarı gittiğinde, onun evine göz kulak olmamı rica eder.

彼は外出するとき、家に気をつけてくれと私に頼む。

Sırası gelmişken, Mike, evine nasıl gideceğimi lütfen bana söyler misin?

ところでマイク、あなたの家への行き方をおしえてください。

Genellikle bir Japon evine girmeden önce ziyaretçilerin ayakkabılarını çıkarmaları istenir.

訪問者は通常日本式の家に入る前に、靴を脱ぐようにと求められます。

Ve 2,2 km ötede yaşayan babam ve üvey annemin evine gider

私が向かうのは 2.2km離れた 実の父と義理の母の家でした

Sen küçük bir kızken sık sık Betty'nin evine çaya gittiğini hatırlıyorum.

あなたが子供の頃、ベテイーの家へよくパーティーに行ったわよね。

İki polis bir hırsız tutukladı. Onlar onu Bayan Miller'in evine gizlice girerken yakaladı.

2人の警官は夜盗を逮捕した。2人は夜盗がミラー夫人宅にしのび込もうとした現場を押さえたのだ。