Translation of "Eğitim" in Japanese

0.009 sec.

Examples of using "Eğitim" in a sentence and their japanese translations:

Tom eğitim psikolojisi alanında eğitim aldı.

トムは教育心理学を専攻している。

Benim eğitim hastanemde,

私の教育研究病院では これを使って

Eğitim geleceğe yatırımdır.

教育は未来への投資である。

Eğitim ilerlemenin temsilcisidir.

教育は進歩をもたらす力だ。

ABD'de eğitim gördü.

彼女は米国で教育を受けた。

Eğitim kampından kaçtım.

私は合宿所から逃げ出した。

Eğitim evde başlar.

教育は家庭に始まる。

- Yurt dışında eğitim görmekteyim.
- Yurt dışında eğitim görüyorum.

僕は留学しています。

Eğitim sistemi geçiş aşamasında.

教育制度は過渡期にある。

Eğitim planımızın detaylarını konuştuk.

我々は研究計画を詳しく述べた。

Oxford Üniversitesinde eğitim gördü.

彼はオックスフォードで教育を受けた。

O şimdi eğitim yapıyor.

彼は勉強中です。

Hükümetin eğitim politikasına katılmıyorum.

私は政府の教育政策には賛成できません。

O, fazla eğitim yapmadı.

彼はあまり教育を受けていない。

İki gündür eğitim görmüyorum.

私は2日間勉強していません。

Ben okulda eğitim görüyorum.

私は学校で勉強する。

O şimdi eğitim görüyor.

彼は勉強中です。

Tom çok eğitim almadı.

トムはあまり教育を受けていない。

Onlar bugünlerde eğitim görüyorlar.

最近彼らは勉強しています。

Çok fazla eğitim yapamazsın.

いくら一生懸命勉強しても勉強しすぎることはない。

O zaman eğitim görmüyordum.

私はその時勉強していませんでした。

Dün hiç eğitim görmedim.

昨日は全く勉強をしなかった。

Planım Avustralya'da eğitim yapmaktır.

私の計画はオーストラリアで勉強することです。

İyi bir eğitim aldı.

彼女は立派な教育を受けた。

Iyi bir eğitim alabilmeleri için

質の高い教育を受けられるように

Bu yüzden, eğitim çok önemli.

だからこそ教育が重要です

- Burada çalışabilirsin.
- Burada eğitim görebilirsiniz.

君はここで勉強できる。

Eğitim potansiyel yeteneklerini geliştirmeyi amaçlamaktadır.

教育は潜在する能力の開発をめざすものだ。

Eğitim karakteri biçimlendirmeye yardım eder.

教育は人格の形成を助ける。

O okulda bana eğitim verildi.

わたしはその学校で訓練された。

Onun iyi eğitim avantajı var.

彼は立派な教育を受けたという強みがある。

O iyi bir eğitim aldı.

彼は立派な教育を受けた。

Bu dönem güçlükle eğitim yaptı.

彼は今学期ほとんど勉強していない。

Bir devlet okulunda eğitim gördü.

- 彼は公立学校で教育を受けた。
- 彼はパブリックスクールで教育された。

O, yurt dışında eğitim gördü.

彼は海外へ留学した。

Yurt dışında eğitim yapmak istiyorum.

- 留学したいものだ。
- 私は留学したい。

Çocuklarına iyi bir eğitim verdi.

- 彼は子供たちに良い教育を受けさせた。
- 彼は子供たちに立派な教育を受けさせた。

Ben birçok dilde eğitim yapıyorum.

たくさんの言語を勉強しています。

Hayalim yurt dışında eğitim almak.

私の夢は留学することです。

Kız kardeşim şimdi eğitim yapmıyor.

私の妹はいま勉強してません。

Biz eğitim için okula gideriz.

私たちは勉強するために学校へ行く。

Japonya'daki eğitim sistemi, Amerika'dakinden etkilenmiştir.

日本の教育制度は戦後アメリカのそれの影響を受けた。

Ağabeyim yurtdışında eğitim almak istiyor.

私の兄は外国で勉強したがっている。

İngiltere'de iyi bir eğitim aldı.

彼はイングランドで立派な教育をうけた。

Onlar öğleden sonra eğitim görürler.

彼らは午後勉強する。

Neredeyse hiç örgün eğitim almadı.

彼は全くと云ってよいほど、正式な教育を受けたことがない。

Tabii ki çocuklarınızın iyi eğitim almasını

もちろん 子供に良い教育を 受けさせたいですよね?

Bu gerçekten korkutucu bir eğitim anıydı.

さて これは本当に恐ろしく 教育の機会に恵まれた瞬間でした

Gençler bize çıraklık, iş başında eğitim

若者たちは 見習い期間や

Uzay aynı zamanda eğitim araştırma, astronomi

また 宇宙は限りないインスピレーションの 源泉になっています

Senin iyi bir eğitim avantajın var.

- 君にはりっぱな教育を受けたという利点がある。
- あなたには立派な教育を受けたという利点がある。

Seyahat daha iyi eğitim biçimlerinden biridir.

旅はよりよい教育法の一つである。

Paris'te eğitim görmüş olmakla gurur duyar.

彼はパリで教育を受けたことを自慢している。

O, yurtdışında eğitim alma amacına ulaştı.

彼は留学という目的を達成した。

Gelecek yıl Amerika'da eğitim yapmayı düşünüyorum.

来年アメリカに留学しようかと思っています。

Babam Amerika'da eğitim yapmama izin vermedi.

父は私のアメリカ留学を許してくれませんでした。

Bir devlet okulunda dinsel eğitim yasaklandı.

公立学校では宗教教育が禁止されている。

Okulu bitirdikten sonra yurtdışında eğitim yapacağım.

- 学校を卒業したら留学するつもりです。
- 学校を卒業したら留学するわ。

Sekizden on bire kadar eğitim görüyorum.

- 私は八時から十一時まで勉強します。
- 私は8時から11時まで勉強します。

Oğlumun yurtdışında eğitim görmesine karşı geliyorum.

私は息子が留学することに反対だ。

Ben, para sayesinde yurtdışında eğitim yapabildim.

私はその金のおかげで留学することが出来た。

Eğitim sistemi şu anda inceleme altında.

今教育制度が見直されています。

Yurt dışında eğitim artık çok yaygın.

今や留学は大流行だ。

Eğitim, yaşamın en temel yönlerinden biridir.

教育は生活において最も必要不可欠な要素の一つ。

O, hızlandırılmış bir eğitim programında okuyor.

彼は塾で勉強している。

Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.

お寒い教育政策は日本のガンだ。

Japonya'nın eğitim sistemi hakkında ne düşünüyorsunuz?

日本の教育制度についてどう思いますか。

İyi eğitim almış, beyaz ırktan bir erkeğin

良い教育を受けた白人男性は

Yüzlerce kişiye ileri üretim alanında eğitim verdik.

何百人という人に 先進的製造技術を教えました

Eğitim alanlar, robotlardan önce daha iyi öğreniyordu.

学習者はロボット出現前より 良く学べます

Üniversite'de eşitsizlik ve ırk hakkında eğitim veriyorum

私は大学生に 教育における不平等や 人種に関する講義をしています

Komite eğitim sorunu üzerine bir tartışma düzenledi.

委員会は教育問題について論じている。

Eğitim sisteminin daha fazla esnek olması gerekir.

もっとゆとりのある教育が必要だ。

Eğitim için yurt dışına gitmeme nedeni odur.

そういうわけで、彼は海外留学しなかった。

Babam, ben gençken yurtdışında eğitim görmemi istiyor.

父は僕が若いうちに海外留学するのを望んでいる。

O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.

彼は留学できるように一生懸命勉強している。

O, yurtdışında eğitim alma fırsatı için istekli.

彼は留学するチャンスがほしいと強く望んでいる。

O, hiçbir şey için yurtdışında eğitim görmedi.

彼は留学しただけのことはある。

O İngiltere'de doğdu ama Amerika'da eğitim gördü.

彼はイギリスで生まれたが、アメリカで教育を受けた。

O bir bakan olmak için eğitim görüyor.

彼は牧師になる勉強をしている。

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

留学をするために私はお金を貯めています。

Ebeveynlerim yurt dışında eğitim yapmama itiraz etti.

両親は私が留学することに反対した。

Bu dünyadaki eğitim beni hayal kırıklığına uğratıyor.

この世界の教育にはがっかりしてしまう。

Erkek kardeşim yurt dışında eğitim görmek istiyor.

私の兄は外国で勉強したがっている。

Dünyanın eğitim standartları beni hayal kırıklığına uğratıyor.

世界の教育水準には失望させられる。

Zaman, çalışma, eğlence, ve eğitim için ayrılmıştır.

時間は仕事と余暇と勉強に配分されている。

Ben, yarışı kazanabilirim diye sıkı eğitim yapıyorum.

私はそのレースに勝つために懸命に練習している。

Şu andaki eğitim sisteminde hangi eksikliği bulabilirsin?

現代の教育制度にはどんな欠陥が見られますか。

Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.

研修会は午後4時開始の予定。

Onun eğitim üzerine fikirleri benimkinden çok farklı.

彼女の教育についての考えは私とは全く違います。

Burs onun yurt dışında eğitim yapmasını sağladı.

この奨学金のおかげで彼は留学できた。

Gelecek yıl yurt dışında eğitim almak istiyorum.

- 来年、私は外国に留学したい。
- 来年は海外留学したいんです。

O kuşların uçma şekli üzerine eğitim yaptı.

彼は鳥の飛び方を研究した。

Temelinin eğitim olduğunu öğretmesiyle güçlü bir araç olabiliyor.

どれだけコミュニティが教育に必要不可欠か 伝えるのにとても強力な手段です

Öğretmen beni yurt dışında eğitim için teşvik etti.

先生は私に留学してみなさいと進めた。

Onlar evin sahibinin yurt dışında eğitim aldığını düşünüyorlar.

その家の持ち主は海外留学中だと思われている。

İngilizce bilgisini tazelemek için yurt dışında eğitim gördü.

- 彼女は英語をやり直して磨きをかけるために留学した。
- 彼女は英語を再び学ぶため、海外で勉強した。

Onun dileği bir gün yurt dışında eğitim görmektir.

彼女の願いはいつか外国に留学することだ。

O, oğlunu iyi bir eğitim ile donatmak istiyor.

彼は息子に十分な教育を身につけさせたいと思っている。