Translation of "Görüyorum" in Polish

0.006 sec.

Examples of using "Görüyorum" in a sentence and their polish translations:

Gelişmesini görüyorum.

Widzę, jak to się rozwija:

Köpeği görüyorum.

Widzę psa.

- Anlıyorum.
- Görüyorum.

- Rozumiem.
- Widzę.

Evi görüyorum.

Widzę dom.

Evini görüyorum.

Widzę twój dom.

Bear'ı önümüzde görüyorum.

Widzę Beara przed nami.

Rüya mı görüyorum?

Czy ja śnię?

Bir taç görüyorum.

Widzę koronę.

Bir oğlan görüyorum.

Widzę chłopca.

Bir kitap görüyorum.

Widzę książkę.

Bir aslan görüyorum.

Widzę lwa.

Bir zürafa görüyorum.

Widzę żyrafę.

Meşgul olduğunuzu görüyorum.

- Widzę, że jesteś zajęty.
- Widzę, że jesteś zajęta.

Bir haç görüyorum.

Widzę krzyż.

Çatıda bir kuş görüyorum.

Widzę ptaka na dachu.

Onu odayı süpürürken görüyorum.

Widzę jak zamiata pokój.

Ben bir desen görüyorum.

- Widzę wzór.
- Zauważam prawidłowość.

Ay ve yıldızları görüyorum.

Widzę księżyc i gwiazdy.

Onu rüyalarımda bile görüyorum.

Widzę ją nawet w snach.

Onu çok nadiren görüyorum.

- Bardzo rzadko go widuję.
- Bardzo rzadko go widzę.

Okulda İngilizce eğitimi görüyorum.

Uczę się angielskiego w szkole.

Ahşaptan yapılmış bir haç görüyorum.

Widzę krzyż z drewna.

Ben onu bir arkadaş görüyorum.

Uważam go za przyjaciela.

İyi bir izlenim bıraktığını görüyorum.

Widzę, że zrobiłeś dobre wrażenie.

Ben sözleşmeyi bozulmuş olarak görüyorum.

Uznajemy, że umowę zerwano.

Kendimi kendi tanrım olarak görüyorum.

Uważam siebie za swego własnego boga.

Ben onu ender olarak görüyorum.

Rzadko go widzę.

Ne kadar tehlikeli olduğunu görüyorum.

Widzę, jakie to jest niebezpieczne.

Bunu inanılmaz bir nankörlük olarak görüyorum.

że wydaje mi się to być bardzo niewdzięczne.

Bir erkek ve bir bayan görüyorum.

Widzę pana i panią.

Şu ağacın altında duran bir kız görüyorum.

Widzę dziewczynę stojącą pod tamtym drzewem.

Her gün benim evin önünden geçtiğini görüyorum.

Widzę codziennie, jak przechodzisz przed moim domem.

Içten içe onu ilahî bir varlık gibi görüyorum.

mam do niej wręcz nabożny stosunek.

Çok fazla yanlış ufuk görüyorum ve yaklaştığımızı sanıyorum.

Widzę tylko fałszywe horyzonty, kiedy myślisz, że się zbliżasz.

- "Görüyorum" dedi kör adam.
- "Anlıyorum" dedi kör adam.

"Widzę", powiedział ślepy.

- Boston'u evim olarak görüyorum.
- Boston'u evim belledim.
- Boston'u memleket belledim.

Nazywam Boston domem.

Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.

Zdecydowanie coś tam lśni. Niestety helikopter nie będzie mógł tu wylądować.