Translation of "Görüyorum" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Görüyorum" in a sentence and their dutch translations:

Gelişmesini görüyorum.

Dat zien ontwikkelen...

Köpeği görüyorum.

Ik zie de hond.

Onları görüyorum.

Ik zie ze.

Kızı görüyorum.

Ik zie het meisje.

Evini görüyorum.

Ik zie je huis.

Kraliçeyi görüyorum.

Ik zie de koningin.

- Anlıyorum.
- Görüyorum.

- Aha.
- Ik snap het.

Hedefi görüyorum.

Ik zie het doelwit.

Taç görüyorum.

Ik zie de kroon.

Evi görüyorum.

Ik zie het huis.

Dana'yı görüyorum.

Ik zie Dana.

Bear'ı önümüzde görüyorum.

Ik zie Bear recht voor ons.

Ben ne görüyorum?

Wat zie ik?

Ben çocuğu görüyorum.

Ik zie de jongen.

Rüya mı görüyorum?

Droom ik?

Bir kraliçe görüyorum.

Ik zie een koningin.

Ben gülü görüyorum.

Ik zie de roos.

Bir taç görüyorum.

Ik zie een kroon.

Bir oğlan görüyorum.

Ik zie een jongen.

Garip rüyalar görüyorum.

De laatste tijd droom ik raar.

Uyanık olduğunu görüyorum.

Ik zie dat je wakker bent.

Bir aslan görüyorum.

Ik zie een leeuw.

Senin kitabını görüyorum.

Ik zie je boek.

Bir şey görüyorum.

Ik zie iets.

Bir ev görüyorum.

Ik zie een huis.

Babanın bahçesini görüyorum.

Ik zie de tuin van je vader.

Bir taş görüyorum.

Ik zie een steen.

Bir köpek görüyorum.

Ik zie de hond.

Nijmegen'de eğitim görüyorum.

Ik studeer in Nijmegen.

Çatıda bir kuş görüyorum.

Ik zie een vogel op het dak.

Yurt dışında öğrenim görüyorum.

Ik studeer in het buitenland.

- Onları görüyorum.
- Onları gördüm.

- Ik zag hen.
- Ik heb hen gezien.

Ben senin atını görüyorum.

- Ik zie jouw paard.
- Ik zie uw paard.

Ben bir ışık görüyorum.

Ik zie een licht.

Senin gözlerindeki gözyaşlarını görüyorum.

Ik zie tranen in je ogen.

Onu arkadaş olarak görüyorum.

- Ik houd hem voor een vriend.
- Ik hou hem voor een vriend.
- Ik zie hem als een vriend..

Dan ve Andrei'yi görüyorum.

Ik zie Dan en Andrei.

Dana ve Corina'yı görüyorum.

Ik zie Dana en Corina.

Arada sırada seni görüyorum.

Ik zie je af en toe.

Güneşi ve ayı görüyorum.

Ik zie de zon en de maan.

Ay'ı ve Güneş'i görüyorum.

Ik zie de maan en de zon.

Ay ve yıldızları görüyorum.

Ik zie de maan en de sterren.

Onu rüyalarımda bile görüyorum.

Ik zie haar zelfs in mijn dromen.

Ben bir kız görüyorum.

Ik zie een meisje.

Ben bu evi görüyorum.

Ik zie dit huis.

Orada bir kule görüyorum.

Ik zie daar een toren.

Günlük olarak bu manzarayı görüyorum.

zie ik dit in het alledaagse landschap.

Bunu işte her gün görüyorum.

Ik zie het elke dag op het werk.

Ağaçların arasında bir adam görüyorum.

Ik zie een mens tussen de bomen.

Onu bir düşman olarak görüyorum.

Ik beschouw hem als een vijand.

Yeni bir şapkan olduğunu görüyorum.

Ik zie dat ge een nieuwe hoed hebt.

Ben onu bir arkadaş görüyorum.

- Ik houd hem voor een vriend.
- Ik hou hem voor een vriend.

Ben onu ender olarak görüyorum.

- Ik zie hem bijna nooit.
- Ik zie hem zelden.

Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.

Ik zie dat ik omringd ben door vijandige gezichten.

Burada ne görüyorum, biliyor musun?

Weet je wat ik hier zie?

Ağaçların arkasında bir adam görüyorum.

Ik zie een man achter de bomen.

Masanın üzerinde bir çiçek görüyorum.

Ik zie een bloem op de tafel.

Bunu inanılmaz bir nankörlük olarak görüyorum.

ik vind het niet bepaald dankbaar.

Ben seninkini görüyorum ama benimki nerede?

Ik zie die van jou, maar waar zijn die van mij?

Sekizden on bire kadar eğitim görüyorum.

Ik studeer van acht tot elf.

Arabada bir kadın ve iki köpek görüyorum.

Ik zie een vrouw en twee honden in de auto.

Böyle korkutucu bir filmi ilk defa görüyorum.

Dit is de eerste keer dat ik zo'n enge film heb gezien.

Içten içe onu ilahî bir varlık gibi görüyorum.

...dat ik die goddelijk vind.

Çok fazla yanlış ufuk görüyorum ve yaklaştığımızı sanıyorum.

Ik zie een hoop valse horizonnen waar je denkt dat je dichterbij komt.

- Yurt dışında eğitim görmekteyim.
- Yurt dışında eğitim görüyorum.

Ik studeer in het buitenland.

Şu an gerçekten çok sarhoşum, iki klavye görüyorum.

Ik ben nu zo dronken dat ik twee toetsenborden zie.

Aşağıda parlayan bir şey görüyorum. Sorun şu ki helikopter buraya inemez.

Ik zie daar iets. Ik zie het glinsteren. Het probleem is dat de helikopter niet zal kunnen landen.