Translation of "Geldi" in Korean

0.011 sec.

Examples of using "Geldi" in a sentence and their korean translations:

Yatma zamanı geldi.

잘 시간입니다

Bir çiftçi geldi.

농부 한 분이 들어 오셨죠.

Hakikaten de geldi

아니나 다를까, 그 분이 나와서

Erkek yine geldi.

‎수컷이 돌아왔습니다

Toplanma vakti geldi.

‎다시 모일 시간입니다

Bir an geldi.

‎두려움이 크게 줄어든 거죠

Çıtayı yükseltmenin zamanı geldi.

이제는 기준을 높일 때입니다.

Mağdur desteği kapımıza geldi

복지사들이 저희 집에 찾아와

Aklıma bir fikir geldi:

그 순간 이런 생각이 들더군요.

Başıma bir şey geldi.

사제가 되려고 훈련받을 때요.

Bu nefretin üstesinden geldi.

그는 증오감을 극복했습니다.

Ailesini doyurma vakti geldi.

‎가족을 먹일 시간이군요

Yemek bulma vakti geldi.

‎먹이를 찾을 시간이군요

Bir dişi daha geldi.

‎다른 암컷이 나타났습니다

...şehre akma vakti geldi.

‎이제 도시를 습격할 시간이군요

Evrensel olarak tanınır hale geldi.

전 세계적으로 알려졌습니다.

Bunun cevabı bana işimden geldi.

저는 그 답을 제 직업에서 얻었습니다.

Adeta kutsal aşkın nişanı hâline geldi.

수도자의 사랑에 대한 휘장이 되었죠.

Sonra kocamı aradım, hemen yanıma geldi

그리고 저는 남편에게 전화 했고, 남편은 저를 찾으러 달려왔어요.

Geri kalanı Avrupa'daki müttefik devletlerden geldi.

나머지는 유럽 전역의 연합국에서 온 병력들로 채워졌다.

Ama bırakmadı. Elimin üstünde yüzeye geldi.

‎그런데 문어가 제 손을 타고 ‎함께 올라오는 거예요

Hızla yanıma geldi ve bana tutundu.

‎휙 다가와 ‎저를 붙잡더군요

2 serseri geldi ve beni buldu.

그때 두 학생이 저를 놀리기 시작했습니다.

Merkeze nesnel koşullar yerine öznel koşullar geldi.

객관적 조건에 있던 관심이 주관적 조건으로 이동했습니다.

Daha sonra hatamı fark ettiğim gün geldi.

그러다 어느 날 제 실수를 깨닫게 되었습니다.

Bir süre sonra aklıma bir şey geldi.

좀 지난 후에 또 비슷한 일을 경험하게 되었습니다.

Bir grup bilim insanıyla bir araya geldi

그는 과학자들과 모여,

Bunun için bir şey yapmanın zamanı geldi.

그 점에 대해 뭔가 할 때입니다.

Yüzmeyi ve balık yakalamayı öğrenme vakitleri geldi.

‎헤엄과 사냥을 배울 시기죠

Köpek balıkları tam olarak kayanın dibine geldi.

‎상어 떼가 돌 틈으로 돌진하더군요

Ama ona karşı olan hislerim üstün geldi.

‎저는 문어가 너무 안타까워서 ‎가만히 있을 수 없었습니다

Ertesi gün, büyük bir köpek balığı geldi.

‎다음 날 ‎큰 상어가 나타났어요

Apa Sherpa, 1960 yılında Thame'de dünyaya geldi.

아파 셰르파는 1960년 타메라는 마을에서 태어났습니다.

Bu da, hızla daha fazla protestocu geldi.

시위는 더 커지고 많은 시위자들을 끌어모았습니다

İlk yıl evimize birkaç farklı terapist geldi gitti

첫 해에는 몇 명의 치료사가 저희 집을 방문했는데요.

Ve birden o an geldi. Elimi birazcık uzattım.

‎바로 그때였어요 ‎제가 손을 조금 뻗었죠

Tamamı plastikten oluşan kumaşlar oldukça popüler hale geldi.

모두 플라스틱으로 만들어졌으며 엄청난 인기를 끌었죠

çünkü çevre git gide artarak daha kötü hale geldi.

왜냐하면 환경이 급격하게 유독해졌거든요.

Ama kısa süre sonra durumu değiştiren haberler geldi kafasına.

하지만 곧 상황을 바꾸는 소식이 도착했다.

Şimdi soğuk, ıslak ve tehlikeli araziye geri dönme zamanım geldi.

이제 돌아가야 합니다 저 춥고, 축축하고 위험한 지형으로요

Hepimiz için bilişsel özgürlük hakkında yenilik talep etme zamanı geldi.

우리에게 인지 자유의 혁신이 필요한 때가 왔습니다.

Ve ikisi arasındaki ilişki daha çok tek yönlü hale geldi.

그 둘의 관계는 훨씬 일방적으로 변했습니다.

Öyle ki bu adeta kişisel ve profesyonel kimliğim hâline geldi,

일부 개인적인 부분과 직업적인 정체성에서 말이죠.

Napolyon'un yenilgisinin Şubat ayı sonlarında herhangi bir konuşması vaktinden önce geldi.

2월 말은 나폴레옹이 패배했다고 말하기엔 아직 이른 때였다.

Ve 2013 yılında Sincan, Çin için daha da önemli hale geldi.

2013년이 되자 신장은 중국에 더욱더 중요해졌습니다

Düşmanın avcılarının bazıları geldi ... Bana boş yere ateş ettiler ve beni özlediler,

적의 스커미셔 중 일부가 다가왔다. 그들은 아주 가까운 거리에서 나에게 총을 쏘았지만,

Bu çoğulcu mesajı ülkenin fakir kesiminden yankı getirdi ve nihayetinde iktidara geldi

그의 포퓰리즘적인 메시지는 빈곤층에게 전달되어 결국 권력을 잡았습니다