Translation of "Yerlerde" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Yerlerde" in a sentence and their italian translations:

Tom kapalı yerlerde çalıştı.

- Tom lavorava all'interno.
- Tom ha lavorato all'interno.

Onunla bir yerlerde karşılaştığımı hatırlıyorum.

- Ricordo di averlo incontrato da qualche parte.
- Ricordo di averlo conosciuto da qualche parte.

Onu bir yerlerde gördüğümü hatırlıyorum.

Mi ricordo di averla vista da qualche parte.

Kediler, karanlık yerlerde bile görebilirler.

I gatti possono vedere anche in luoghi bui.

Bazı yerlerde çok fazlalar, sayıları inanılmaz.

Sono davvero comuni in alcuni posti, numerosissimi.

Latin Amerika'nın favelalarında gibi yerlerde yaşıyor.

i quartieri poveri di Mumbai, le favelas dell'America Latina.

Genelde bu tür yerlerde yemek yemem.

- Solitamente non mangio in posti come questo.
- Io solitamente non mangio in posti come questo.
- Di solito non mangio in posti come questo.
- Io di solito non mangio in posti come questo.
- Di solito non mangio in posti del genere.
- Io di solito non mangio in posti del genere.
- Solitamente non mangio in posti del genere.
- Io solitamente non mangio in posti del genere.

Anahtarlarımın buralarda bir yerlerde olduğunu biliyorum.

So che le mie chiavi sono qui da qualche parte.

Bakın, böyle girintili çıkıntılı yerlerde akrep bulabilirsiniz.

Guarda, queste piccole crepe sono proprio il tipo di posto dove si trovano gli scorpioni.

Bazı yerlerde 60 km ilerledikçe, 200.000 esir.

avanzando in alcuni punti anche di 100 km, e facendo 200,000 prigionieri.

İki sene önce onu bir yerlerde gördüm.

L'ho vista da qualche parte due anni fa.

Yüksek yerlerde arkadaşlara sahip olmak güzel olmalı.

- Dev'essere bello avere amici ai piani alti.
- Dev'essere bello avere degli amici ai piani alti.

Tom ve Mary en garip yerlerde ortaya çıktı.

Tom e Mary si presentano nei posti più strani.

Benim adım Bear Grylls ve ben dünyadaki en zorlu yerlerde hayatta kalmayı başardım.

Sono Bear Grylls. Sono scampato a luoghi tra i più impervi.

- Tom Mary'nin muhtemelen hâlâ Boston'da bir yerde olduğunu düşündü.
- Tom, Mary'nin muhtemelen hala Boston'da bir yerlerde olduğunu sandı.

Tom pensò che Mary probabilmente si trovava ancora da qualche parte a Boston.

- Bir kafandan geçir bakalım, sandalyeler herkese yetecek mi diye. Eğer yetmez dersen, o zaman gidip bir yerlerde aramak lazım olacak.
- Sandalye sayısının yeterli olup olmayacağına dair kabaca bir tahmin yürütsene. Yetmeyecek gibiyse nereden bulabileceğimizi düşünmemiz gerekecek.

Conta se bastano le sedie. In caso contrario bisogna cercarle da qualche parte.