Translation of "Sırrı" in Italian

Sırrı biliyor.

- Sa il segreto.
- Lui sa il segreto.
- Conosce il segreto.
- Lui conosce il segreto.

Sırrı açıklamamalıydın.

Non dovresti aver dovuto rivelare il segreto.

- Tom'un sırrı neydi?
- Tom'un sırrı ne idi?

Qual era il segreto di Tom?

O sırrı öğrendi.

- Ha scoperto il segreto.
- Lui ha scoperto il segreto.
- Scoprì il segreto.
- Lui scoprì il segreto.

Sırrı kendisine sakladı.

Ha tenuto per sé il segreto.

Ben sırrı biliyorum.

- Io so il segreto.
- Conosco il segreto.

Tom sırrı çözdü.

- Tom ha risolto il mistero.
- Tom risolse il mistero.

Peki işin sırrı neydi?

Allora qual era l'ingrediente segreto?

Başarılarının sırrı tembel doğaları.

Il segreto del loro successo è proprio la natura pigra e indolente.

Bu sırrı saklaman önemli.

- È importante per te mantenere questo segreto.
- È importante per lei mantenere questo segreto.
- È importante per voi mantenere questo segreto.

Mary John'a sırrı söyledi.

- Mary disse il segreto a John.
- Mary ha detto il segreto a John.

O, sırrı kendine sakladı.

Si tenne il segreto per lei.

Önünde sonunda sırrı öğrenecek.

- Saprà il segreto prima o poi.
- Lui saprà il segreto prima o poi.

O, sırrı ona açıkladı.

- Le ha rivelato il segreto.
- Lui le ha rivelato il segreto.
- Le rivelò il segreto.
- Lui le rivelò il segreto.

Onun sırrı bildiği söyleniyor.

- Si dice che conosca il segreto.
- Si dice che lui conosca il segreto.

Tom hangi sırrı saklıyor?

Che segreto sta nascondendo Tom?

Sırrı biliyor gibi görünüyor.

Sembra che lei abbia conosciuto il segreto.

Tom'un birçok sırrı vardı.

Tom aveva molti segreti.

Tom'un bir sırrı var.

Tom ha un segreto.

Bu bir aile sırrı.

È un segreto di famiglia.

Biz o sırrı çözdük.

- Abbiamo risolto quel mistero.
- Noi abbiamo risolto quel mistero.

Birisi düşmana sırrı sızdırdı.

- Qualcuno ha fatto trapelare il segreto al nemico.
- Qualcuno fece trapelare il segreto al nemico.

Tom'un bir sırrı vardı.

Tom aveva un segreto.

Herkesin bir sırrı vardır.

Tutti hanno un segreto.

Sonuçta, bence işin sırrı şu:

Alla fine, penso sia questo il segreto:

Sanki sırrı biliyormuş gibi konuşur.

Parla come se conoscesse il segreto.

Onun sırrı yakında ortaya çıkarılacak.

Il suo segreto verrà rivelato presto.

O, sırrı biliyor gibi görünüyor.

Sembra conoscere il segreto.

Bu, Tom'un küçük kirli sırrı.

Questo è il piccolo sporco segreto di Tom.

Onun ölüm sırrı asla çözülmedi.

- Il mistero della sua morte non è mai stato risolto.
- Il mistero della sua morte non fu mai risolto.
- Il mistero della sua morte non venne mai risolto.

Tom sırrı Mary'ye teşhir etti.

- Tom ha rivelato il segreto a Mary.
- Tom rivelò il segreto a Mary.

Tom sırrı biliyor gibi görünüyor.

Sembra che Tom conosca il segreto.

Fadıl başka bir sırrı biliyor.

Fadil conosce un altro segreto.

Tom, sırrı bildiğini itiraf etti.

- Tom ha ammesso che conosceva il segreto.
- Tom ammise che conosceva il segreto.

Onun sırrı bildiğine dair izlenimim var.

Ho l'impressione che conosca il segreto.

Tom'un benden gizlediği hiçbir sırrı yok.

Tom non ha segreti per me.

Bunun sırrı ise sevdiğim şeyi yapıyorum,

Il mio segreto è fare qualcosa che amo,

Görünen o ki, o sırrı saklıyor.

Sembra che lei stia mantenendo quel segreto.

Her ailenin utanılacak bir sırrı vardır.

Ogni famiglia ha uno scheletro nell'armadio.

Tom er ya da geç sırrı öğrenecek.

Tom scoprirà il segreto prima o poi.

Tom çok fazla konuştu ve sırrı ağzından kaçırdı.

Tom parlò troppo e si lasciò scappare il segreto.

- Gizemi çözdüm.
- Esrarı çözdüm.
- Sırrı çözdüm.
- Gizi çözdüm.

Ho risolto il mistero.

- Tom sırrı Mary'ye söyledi.
- Tom Mary'ye bir sır söyledi.

- Tom ha raccontato il segreto a Mary.
- Tom raccontò il segreto a Mary.

Başarılarının sırrı, 7/24'lük bir var oluş tarzına geçmelerinde saklı.

Il segreto del loro successo è la loro capacità di restare svegli giorno e notte.

- Herhangi biri bu sırrı çözdü mü?
- Bu gizemi çözen biri oldu mu?

Qualcuno ha risolto questo mistero?