Translation of "Konuştuğu" in Italian

0.003 sec.

Examples of using "Konuştuğu" in a sentence and their italian translations:

Benimle konuştuğu zaman utandım.

- Ero imbarazzato quando mi parlava.
- Ero imbarazzata quando mi parlava.

Tom'un konuştuğu kız Mary'dir.

- La ragazza con cui sta parlando Tom è Mary.
- La ragazza con cui Tom sta parlando è Mary.

Tom'un konuştuğu adam kim?

- Chi è il tizio con cui sta parlando Tom?
- Chi è il tipo con cui sta parlando Tom?

Tom'un konuştuğu adamları tanıyor musun?

- Conosci gli uomini che stanno parlando con Tom?
- Conosci gli uomini con cui Tom sta parlando?

Keşke öğretmenimin konuştuğu gibi İngilizce konuşabilsem.

Vorrei parlare l'inglese così come fa il mio insegnante.

Onun konuştuğu kadar iyi Fransızca konuşurum.

- Parlo il francese bene come lei.
- Io parlo il francese bene come lei.

Tanık duruşmada konuştuğu sırada gergin görünmüyordu.

Il testimone non sembrava nervoso quando ha parlato al processo.

O yüksek sesle konuştuğu için mahcup oldu.

- Si vergogna a parlare più forte.
- Lei si vergogna a parlare più forte.

Keşke Tom'un konuştuğu kadar iyi Fransızca konuşabilsem.

Vorrei saper parlare il francese bene come Tom.

Tom'un ne hakkında konuştuğu konusunda hiçbir fikri yoktu.

Tom non aveva idea di quello di cui stava parlando.

Tom, Mary'yle John'un konuştuğu gibi konuşmanın kaba olduğunu düşünüyordu.

Tom pensava che fosse maleducato parlare con Mary nel modo in cui ha fatto John.

Onun konuştuğu her sözü anlamak için öne doğru eğildim.

Mi chinai in avanti, desideroso di cogliere ogni parola che diceva.

Tom Fransızcayı neredeyse İspanyolcayı iyi konuştuğu kadar iyi konuşabilir.

Tom sa parlare il francese quasi bene come lo spagnolo.

Kennedy'nin kongrede konuştuğu gibi, Amerika Birleşik Devletleri sadece on beş dakikalık uzay uçuşu

Mentre Kennedy si rivolgeva al congresso, gli Stati Uniti avevano solo quindici minuti di esperienza di

- Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.
- Tom Mary kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.

Tom non parla francese fluentemente come Mary.