Translation of "Ediyorlar" in Italian

0.005 sec.

Examples of using "Ediyorlar" in a sentence and their italian translations:

- Onlar kavga ediyorlar.
- Kavga ediyorlar.

- Stanno lottando.
- Loro stanno lottando.
- Stanno combattendo.
- Loro stanno combattendo.

- Onlar dans ediyorlar.
- Dans ediyorlar.

- Stanno ballando.
- Loro stanno ballando.
- Stanno danzando.
- Loro stanno danzando.

- Onlar sohbet ediyorlar.
- Muhabbet ediyorlar.

Loro conversano.

Yaralanmaya hücum ediyorlar.

ma si riversano sulle ferite.

Aramaya devam ediyorlar.

- Continuano a chiamare.
- Loro continuano a chiamare.

Tüm kaynaklarını seferber ediyorlar.

da quando l’oppressione e le prigioni esistono.

Atalarının izlerini takip ediyorlar.

Segue le orme dei suoi antenati.

Ve önemsenmeyi hak ediyorlar.

e loro meritano che noi ce ne curiamo.

Yarın Tokyo'ya hareket ediyorlar.

- Partono per Tokyo domani.
- Loro partono per Tokyo domani.

Kesinlikle birbirlerinden nefret ediyorlar.

- Si detestano completamente a vicenda.
- Loro si detestano completamente a vicenda.

Bunu red mi ediyorlar?

- Lo negano?
- Loro lo negano?

Bunu inkar mı ediyorlar?

- Lo negano?
- Loro lo negano?

Onlar beni rahatsız ediyorlar.

- Mi disturbano.
- Loro mi disturbano.
- Mi infastidiscono.
- Loro mi infastidiscono.

Onlar bunu hak ediyorlar.

- Se lo meritano.
- Loro se lo meritano.

Onlar benden nefret ediyorlar.

Mi odiano.

Onlar Tom'dan nefret ediyorlar.

- Odiano Tom.
- Loro odiano Tom.

Onlar bizden nefret ediyorlar.

Ci odiano.

Onlar kadınlardan nefret ediyorlar.

- Odiano le donne.
- Loro odiano le donne.

Onlar bizi terk ediyorlar.

Ci stanno lasciando.

Onlar ondan nefret ediyorlar.

La odiano.

Meşgul olduklarını iddia ediyorlar.

- Dichiarano che erano impegnati.
- Dichiarano che erano impegnate.
- Dichiarano che erano occupati.
- Dichiarano che erano occupate.

Onlar örnekleri analiz ediyorlar.

Stanno esaminando i campioni.

Tehlikeli tehditler olmaya devam ediyorlar.

rimangono delle minacce pericolose.

Benzer şekilde tahıl muhafaza ediyorlar,

Conservano i cereali in modo molto simile.

Erkek kardeşler birbirlerinden nefret ediyorlar.

I fratelli si odiano a vicenda.

Onun gitmesi gerektiğinde ısrar ediyorlar.

Insistono che dovrebbe andare.

Müşteriler hizmet hakkında şikayet ediyorlar.

I clienti si stanno lamentando del servizio.

Tom ve Mary sohbet ediyorlar.

Tom e Mary stanno parlando.

Tom ve Mary kahvaltı ediyorlar.

Tom e Mary stanno facendo colazione.

İnsanlar çok fazla şikayet ediyorlar.

- La gente si lamenta troppo.
- Le persone si lamentano troppo.

Onlar ne hakkında şikayet ediyorlar?

Di cosa si stanno lamentando?

Onlar daha iyisini hak ediyorlar.

- Si meritano di meglio.
- Loro si meritano di meglio.

Onlar her zaman şikâyet ediyorlar.

Si lamentano sempre.

Yeni bir meydan inşa ediyorlar.

Stanno costruendo una nuova piazza.

Fikir adamları eski doktrinlerle mücadele ediyorlar.

Uomini pieni di idee stavano sfidando i vecchi dogmi.

Birbirlerinden en içten duygularla nefret ediyorlar.

Si odiano a vicenda profondamente.

Doktorlar günde üç öğün tavsiye ediyorlar.

I medici raccomandano di mangiare tre volte al giorno.

Onlar bir pencere koltuğu tercih ediyorlar.

- Preferiscono un posto dal lato finestrino.
- Loro preferiscono un posto dal lato finestrino.

Onlar Tom gibi öğrencileri kabul ediyorlar.

- Accettano gli studenti come Tom.
- Loro accettano gli studenti come Tom.

Gün ağarana kadar mahkumlara işkence ediyorlar.

- Loro torturano i prigionieri fino all'alba.
- Torturano i prigionieri fino all'alba.

- Birbirlerinden nefret ederler.
- Birbirlerinden nefret ediyorlar.

- Si odiano a vicenda.
- Loro si odiano a vicenda.

Arkadaşların senin sağlığını gerçekten merak ediyorlar.

- I tuoi amici sono molto preoccupati per la tua salute.
- Le tue amiche sono molto preoccupate per la tua salute.

Çocuklar sahilde kumdan kaleler inşa ediyorlar.

I bambini stanno costruendo dei castelli di sabbia sulla spiaggia.

Tom ve Mary birlikte seyahat ediyorlar.

- Tom e Mary stanno lavorando assieme.
- Tom e Mary stanno lavorando insieme.

İki kız kardeş birbirleriyle sürekli kavga ediyorlar.

Le sue sorelle litigavano sempre.

Kızlar Blackpool'daki beyaz erkeklerle buluşmayı umut ediyorlar.

- Le ragazze sperano di conoscere dei ragazzi bianchi a Blackpool.
- Le ragazze sperano di incontrare dei ragazzi bianchi a Blackpool.

O ülkedeki kadınlar özgürlükleri için mücadele ediyorlar.

Le donne in quel paese lottano per la propria libertà.

Onlar neden birbirlerinden bu kadar nefret ediyorlar?

Perché si odiano a vicenda così tanto?

- Onlar kazanacaklarını umuyorlar.
- Onlar kazanacaklarını umut ediyorlar.

Sperano di vincere.

Bu bölgede yaşayan Sherpa'lar dağcılıkla uğraşmaya devam ediyorlar...

gli sherpa che vivono in questa regione scalano le montagne

Onlar yabancılardan nefret ediyorlar; ben herkesten nefret ediyorum.

Loro odiano gli stranieri; io odio tutti.

Onlar tatmin edici bir uzlaşmaya varmak için müzakere ediyorlar.

- Stanno negoziando per raggiungere un compromesso soddisfacente.
- Loro stanno negoziando per raggiungere un compromesso soddisfacente.

Bazıları, İspanyol Pansiyonu'nun pornografik bir film olduğunda ısrar ediyorlar.

Alcuni affermano che l'ostello spagnolo sia un film pornografico.

Tom'un şirketindeki işçiler daha kısa çalışma saatleri talep ediyorlar.

I lavoratori presso l'azienda di Tom stanno chiedendo una riduzione dell'orario di lavoro.

Ben herkesten nefret ederken onlar sadece yabancılardan nefret ediyorlar.

- Loro odiano solo gli stranieri, mentre io odio tutti.
- Loro odiano soltanto gli stranieri, mentre io odio tutti.
- Loro odiano solamente gli stranieri, mentre io odio tutti.

- Süpermarketlerdeki yaşlı insanlar beni uyuz ediyorlar.
- Süpermarketlerdeki yaşlı insanlar beni sinirlendiriyorlar.

Gli anziani nei supermercati mi fanno incazzare.