Translation of "Hak" in Arabic

0.011 sec.

Examples of using "Hak" in a sentence and their arabic translations:

İnsanlarınıza hak ettiğini,

إن كنتم متفقين مع قومكم،

Topluluğunuza hak ettiğini,

وإن كنتم متفقين مع مجتمعكم،

Ödülü hak ediyorsun.

أنت تستحق الجائزة.

Onu hak ediyorsun.

تستحق ذلك.

Onu hak ettin.

أنتَ ربحتها.

çünkü bunu hak ediyorum.

لأني أستحق الإحترام.

ürünlerinize hak ettiğini verirseniz

وإن كنتم متفقين مع منتجكم،

Ve önemsenmeyi hak ediyorlar.

وهم يستحقون هذا الاهتمام.

Başarılı olmayı hak ediyorsun.

تستحق أن تنجح.

Onlar bunu hak ediyorlar.

- هم يستحقونه.
- هن يستحقنه.
- هم يستحقونها.
- هن يستحقنها.

O onu hak etmiyor.

هي لا تستحقّه.

Leyla ölmeyi hak etmedi.

لم تستحق ليلى أن تموت.

Sami onu hak etmiyor.

سامي لا يستحقّ هذا.

Sami onu hak etmedi.

لم يستحقّ سامي ذلك.

- Leyla nefret edilmeyi hak etti.
- Leyla nefret edilmeyi hak ediyordu.

كانت ليلى تستحقّ أن تُكره.

Eşit bir hak olması gerektiğine

بأن الجميع يجب أن يحصلوا على فرص متساوية في التعليم

Kadınlara hak vermekten, özgürlüğünü vermekten,

لإعطاء حقوق المرأة ، لإعطاء الحرية ،

Her soru cevabı hak etmez.

ليس كل سؤال يستحق الاجابة.

Her çaba ödülü hak ediyor.

- كل جهد يستحق المكافأة.
- كل جهد يستحق مكافأة.

Tom bir terfiyi hak ediyor.

يستحق توم ترقيةً.

Tom aldığı cezayı hak etti.

استحق توم العقاب الذي حصل عليه.

Tom kesinlikle övgüyü hak ediyor.

توم مؤكدا يستحق المدح

Leyla ölmeyi hiç hak etmedi.

لم تستحق ليلى أن تموت بتاتا.

Leyla mutlu olmayı hak etti.

كانت ليلى تستحقّ أن تكون سعيدة.

Leyla daha iyisini hak etti.

كانت ليلى تستحقّ أفضل من هذا.

Sami biraz tatili hak ediyor.

سامي يستحقّ عطلة قصيرة.

[ Her çocuk eşit hakları hak eder.

[كل طفل يستحق فرصة متساوية.]

Ve daha yakından incelememizi hak ediyor.

وهو يستحق أن نتفحصه عن كثب.

Hak ettiğimiz iyi hayat gökten yağmayacak.

فالحياة الجيدة التي نرغبُ فيها لن تتساقط علينا مثل المَن من السماء.

Toprak üzerindeki hak sahiplikleri, kira sözleşmeleri

كما ترون، بسبب قضايا مثل استحقاقات الأراضي،

Çevrilmiş olmayı hak etmeyen cümleler var.

هناك جُمل لا تستحق أن تترجم.

Fadıl hak ettiğini tam olarak aldı.

تحصّل فاضل على ما استحقّه تماما.

Leyla bu şekilde ölmeyi hak etmedi.

لم تستحق ليلى أن تموت بهذه الطّريقة.

Ve bir tarlanın mülkiyetinde hak iddia eder.

خروف وشجرة وحقل.

Aslında onlardan biraz daha fazlasını hak ediyorlardır.

لهم قيمة أعلى بقليل من غيرهم.

Aslında her ödülü hak eden bir film

في الواقع فيلم يستحق كل جائزة

Çocuklar, annelerinden sevgi ve korumayı hak ediyor.

يستحقّ الأطفال الحبّ و الحماية من طرف أمّهاتهم.

Aslında, yoksul, hak sahibi olmayan, soylu olmayan demek

لذلك ان تكون فقيرا ومحروم وغير نبيل

Güney Galler Vadileri tarihinde bir hak savaşı var.

تاريخ وديان "ساوث ويلز" هو المحاربة من أجل الحقوق.

- Bunu hak ettiğimi biliyorum.
- Buna layık olduğumu biliyorum.

أعرف أنني أستحق هذا.

Sami ilişki hakkında bilgi sahibi olmayı hak ediyor.

يستحقّ سامي أن يعرف بشأن تلك العلاقة غير شرعيّة.

Sami bu kadar korkunç şekilde ölmeyi hak etmedi.

لم يستحقّ سامي أن يموت بهذه الطّريقة الفظيعة.

Sami bir daha gün ışığını görmeyi hak etmiyor.

لا يستحقّ سامي أن يرى نور النّهار مجدّدا.

çünkü kendimizi ait değilmiş ve hak etmiyormuş gibi hissediyoruz.

لأنّنا نشعر بعدم الانتماء وبأنّنا لا نستحق أيّ شيء.

Çünkü her çocuk eğitim için eşit hakkı hak eder.

كل طفل له الحق في التعليم.

Sami, hayatta elde ettiğinden daha fazlasını hak ettiğine inanıyordu.

كان سامي يعتقد أنّه يستحقّ أكثر ممّا منحته الحياة.

Şansımıza, Newark şehri Newarklıların daha iyisini hak ettiğine karar verdi

لحسن الحظ، مدينة نيوآرك قررت أن نيوآرك تستحق ما هو أفضل،

Senin gibi bir kadın benim gibi bir erkeği hak etmiyor.

امرأةً مثلك لا تستحق رجلاً مثلي.

Tom gibi bir çocuk Mary gibi bir kızı hak etmiyor.

- ولد مثل توم لا يستحق فتاة مثل ماري.
- ولد مثل توم لا يستحق بنت مثل ماري.

Generallerinin ve birliklerinin minnettarlığım üzerine sonsuza kadar hak iddia ettiğini söyleyin ."

وجنرالاته وقواته اكتسبوا مزاعم أبدية عن امتناني".

Birçok yabancı dil öğretmeninin sorunu şu ki, onlar öğretim yöntemlerinde yeni teknolojilere hak ettikleri değeri vermiyorlar.

المشكل مع العديد من مدرّسي اللّغات هو التّقليل من شأن التّكنولوجيّات الجديدة في مناهجهم التّعليميّة.

Müslüman, Hristiyan ya da ateist; her kim olursanız olun, benim için saygıyı hak eden bir insansınız.

كن من تكن؛ مسلما، مسيحيا أو ملحدا؛ فأنت مجرد إنسان يستحق الاحترام.

Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.

لكل شخص الحق في حرية الرأي والتعبير، ويشمل هذا الحق حرية اعتناق الآراء دون أي تدخل، واستقاء الأنباء والأفكار وتلقّيها وإذاعتها بأية وسيلة كانت دون تقيد بالحدود الجغرافية.

Herkesin, fikir, vicdan ve din hürriyeti hakkı vardır; bu hak, din veya kanaat değiştirmek hürriyeti, dinini veya kanaatini tek başına veya topluca, açık olarak veya özel surette, öğretim, tatbikat, ibadet ve ayinlerle izhar etmek hürriyetini içerir.

لكل شخص الحق في حرية التفكير والضمير والدين، ويشمل هذا الحق حرية تغيير ديانته أو عقيدته، وحرية الإعراب عنهما بالتعليم والممارسة وإقامة الشعائر ومراعاتها، سواء أكان ذلك سرا أم جهرا، منفردا أم مع الجماعة.