Translation of "Hak" in Polish

0.004 sec.

Examples of using "Hak" in a sentence and their polish translations:

Ödülü hak ediyorsun.

Zasługujesz na nagrodę.

- Gerçeği bilmeyi hak ediyor.
- O, gerçeği bilmeyi hak ediyor.

On zasługuje aby znać prawdę.

Ve önemsenmeyi hak ediyorlar.

a one zasługują, by o nie dbać.

Takımda olmayı hak etmiyorum.

Nie zasługuję, by być w zespole.

Bir açıklamayı hak ediyorum.

Zasługuję na wyjaśnienie.

Gerçeği bilmeyi hak ediyorum.

- Zasługuję, żeby znać prawdę.
- Zasługuję na prawdę.

Biraz eğlenmeyi hak ediyoruz.

Zasługujemy na trochę zabawy.

Onlar bunu hak ediyorlar.

Zasługują na to.

Ben bunu hak ediyorum.

Zasługuję na to.

Tom onu hak ediyor.

Tom na to zasługuje.

- Başka bir şansı hak ediyorum.
- Bir şansı daha hak ediyorum.

Zasługuję na kolejną szansę.

Ben üniversitede olmayı hak etmiyorum.

- Nie zasługuję na miejsce w college'u.
- Nie zasługuję na miejsce w koledżu.

Yaşlı insanlar saygıyı hak ediyor.

Starsi ludzie zasługują na szacunek.

Tom mutlu olmayı hak ediyor.

Tom zasługuje na to, żeby być szczęśliwym.

Onlar daha iyisini hak ediyorlar.

Zasługują na coś lepszego.

Aldığım cezayı hak ettiğimi düşünmüyorum.

Myślę, że nie zasłużyłem na swoją karę.

- Hırsızlık yapan kişi cezalandırılmayı hak eder.
- Çalan bir kişi cezayı hak eder.

Kto kradnie, zasługuje na karę.

Hak ettiğin her şeyi sana vereceğim.

Dam ci wszystko czego pragniesz.

Tom ona ödediğimiz maaşı hak etmiyor.

Tom nie zasługuje na wypłatę, którą od nas dostaje.

O, daha iyi bir hayatı hak ediyor.

Ona zasługuje na lepsze życie.

- Ben seni hak etmediğimi biliyorum.
- Size layık olmadığımı biliyorum.
- Sana layık olmadığımı biliyorum.
- Sizi hak etmediğimi biliyorum.

Wiem, że na ciebie nie zasługuję.

- Dan ölmeyi hak etmedi.
- Dan ölmeye layık değildi.

Dan nie zasłużył na śmierć.

Hiç hak etmediği, harika bir kadın olan karısından bıkmıştı.

Był znudzony swoją żoną, doskonałą kobietą, na którą nie zasługiwał.

- Tom ikinci bir şansı hak etmiyor.
- Tom ikinci bir şansa layık değil.

Tom nie zasługuje na drugą szansę.

Hak olan için dövüşmen, kendi hayatını bile tehlikeye atman gereken zamanlar var.

Czasem jest tak, że trzeba walczyć o prawdę, nawet ryzykując własne życie.

Güzel bir bayanı öperken güvenle araba sürebilen bir sürücü öpücüğe hak ettiği ilgiyi vermiyordur.

Żaden mężczyzna, który umie jednocześnie bezpiecznie prowadzić samochód i całować piękną kobietę, po prostu nie poświęca całowaniu tyle uwagi, na ile ta czynność zasługuje.