Translation of "Yaşar" in Hungarian

0.006 sec.

Examples of using "Yaşar" in a sentence and their hungarian translations:

İnekler otla yaşar.

- A tehenek füvön élnek.
- A tehenek fűvel táplálkoznak.

Londra'nın banliyölerinde yaşar.

London elővárosában él.

Tom Detroit'te yaşar.

Tamás Detroit-ban él.

Balık denizde yaşar.

A tengerben halak élnek.

Onunla birlikte yaşar.

Vele él.

Tom kasabada yaşar.

Tamás városban él.

Bedeviler çölde yaşar.

A beduinok a sivatagban élnek.

Şehrin batı kesiminde yaşar.

A város nyugati részében lakik.

Bir ejderha mağarada yaşar.

Egy sárkány él a barlangban.

O konfor içinde yaşar.

Kényelemben él.

John, New York'ta yaşar.

John New Yorkban él.

Atlar ne kadar yaşar?

Mennyi ideig élnek a lovak?

Bazı ceylanlar dağda yaşar.

Néhány gazella a hegyekben él.

Kelebekler ne kadar yaşar?

- Mennyi ideig élnek a pillangók?
- Mennyi ideig élnek a lepkék?

O, kent dışında yaşar.

- A városon kívül él.
- A városon kívül lakik.

Tom bize yakın yaşar.

Tom a közelünkben lakik.

Burada yirmi aile yaşar.

Húsz család él itt.

O benden uzak yaşar.

Messze lakik tőlem.

Vampirler sonsuza dek yaşar.

- A vámpírok örökké élnek.
- A vámpírok nem halandók.

İyimserler daha uzun yaşar.

Az optimisták tovább élnek.

Burada bir ayı yaşar.

Itt lakik egy medve.

Kurbağalar ne kadar yaşar?

- A békák mennyi ideig élnek?
- Meddig élnek a békák?

O, ormanda tek başına yaşar.

Egy erdőben él egyedül.

Tom küçük bir köyde yaşar.

Tom egy kis faluban él.

O, günde 3000 yenle yaşar.

Napi 3000 jenből él.

Londra'nın fakir bir bölgesinde yaşar.

Egy londoni szegénynegyedben él.

Kaplanlar cangılda, aslanlar savanada yaşar.

Tigrisek a dzsungelban, az oroszlánok a szavannán élnek.

Noel Baba Kuzey Kutbu'nda yaşar.

A Mikulás az Északi-sarkon él.

Tom Boston'da yaşar ve çalışır.

Tom Bostonban él és dolgozik.

Bir kaplumbağa ne kadar yaşar?

Meddig él egy teknős?

Bu hayvanlardan bazıları Avrupa'da yaşar.

Néhány állat közülük Európában él.

Bir kelebek ne kadar yaşar?

Meddig él egy lepke?

Tom ebeveynleri ile birlikte yaşar.

Tamás a szüleivel él.

O, çok büyük bir evde yaşar.

Egy óriási házban lakik.

O, rahat küçük bir evde yaşar.

Egy kényelmes kis házban lakik.

Kral ve ailesi kraliyet sarayında yaşar.

A király és családja a királyi palotában él.

- Tom Boston'da yaşıyor.
- Tom Boston'da yaşar.

Tom Bostonban lakik.

Bütün yıl orada yaşar ve çalışır.

- Ott él és dolgozik egész évben.
- Ott lakik és dolgozik egész évben.

Thomas, Fransa'da yaşar ama Belçika'da çalışır.

Thomas Franciaországban lakik, de Belgiumban dolgozik.

Birçok genç aile bu bölgede yaşar.

Sok-sok fiatal család él ezen a környéken.

Tom maaş bordrosundan maaş bordrosuna yaşar.

Tom fizetéstől fizetésig él.

- O yalnız yaşıyor.
- O tek başına yaşar.

Egyedül él.

Dünyadaki birçok insan hala yoksulluk içinde yaşar.

A világon még mindig sok ember él szegénységben.

Birçok güve, yetişkin olarak sadece birkaç gün yaşar.

Sok lepke csak pár napig él felnőttként.

- O yoksul kenar mahallede yaşıyor.
- O, gettoda yaşar.

Gettóban él.

- Vahşi hayvanlar ormanda yaşarlar.
- Yabani hayvanlar ormanda yaşar.

Az erdőben vadállatok élnek.

Yeni başlayanlar her zaman bunu yapmada sıkıntı yaşar.

A kezdőknek mindig gondjaik vannak ezzel.

- John, New York'ta yaşıyor.
- John, New York'ta yaşar.

John New Yorkban él.

Tek tehdit vampirler de değildir. Burada denizaslanları da yaşar.

Nem csak a vérszopóktól kell félni. Oroszlánfókák is élnek itt.

İskandinavya'nın çam ormanlarında neredeyse doğaüstü güçlere sahip bir yaratık yaşar.

A skandináv fenyőerdőkben él egy szinte természetfeletti erejű lény.

Tom'un iki erkek kardeşi var. Biri Boston'da diğeri Şikago'da yaşar.

Tamásnak két testvére van. Az egyik Bostonban él, a másik Chicagóban.

- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşar.
- Onun kız kardeşi İskoçya'da yaşıyor.

- A nővére Skóciában él.
- A húga Skóciában él.

Bu ormanda tilkiler, sincaplar, kirpiler ve diğer birçok küçük hayvanlar yaşar.

Rókák, mókusok, sünök és sok más apró állat él ebben az erdőben.

Fakat tungaralar sadece bir yıl yaşar. Bu, üremek için son şansı olabilir.

De a túngarák csak egy évig élnek. Talán ez az utolsó alkalom a párzásra.

- John, New York'ta yaşıyor.
- John, New York'ta oturuyor.
- John, New York'ta yaşar.

John New Yorkban él.

Bu olacak şey değil ama onun gibi yaşar, kim beni soyacak diye dertlenirdim.

Lehetetlen volna. De úgy élnék, mint ő, és mindent megtennék, hogy rájöjjek, ki lop tőlem.

Bütün mutlu aileler birbirine benzer, mutsuz olan her aile mutsuzluğunu kendine göre yaşar.

A boldog családok mind hasonlítanak egymáshoz, a boldogtalan családok mind egyedi módon boldogtalanok.

- Az sayıda kişi yüz yaşına kadar yaşar.
- Çok az kişi yüz yaşına kadar yaşıyor.

Kevés ember éli meg a száz évet.

- Paris'te yaşayan amcam bizi görmeye geldi.
- Amcam, ki o Paris'te yaşar, bizi görmeye geldi.

A nagybátyám, aki Párizsban él, meglátogatott minket.

- O zengin fakat bir dilenci gibi yaşar.
- O zengin ve bir dilenci gibi yaşıyor.

Gazdag, mégis úgy él mint egy koldus.

- İki aile o evde yaşıyor.
- O evde iki aile yaşıyor.
- O evde iki aile yaşar.

Abban a házban két család lakik.

Yağmur ormanları dünya yüzeyinin sadece yüzde ikisini kaplamasına karşın; vahşi bitki, hayvan ve bitki türlerinin yarısından fazlası orada yaşar.

Bár a Föld felületének csupán két százalékát borítják őserdők, ott él a világon fellelhető állat-, növény- és rovarfaj fele.