Translation of "Konuşma" in Hungarian

0.011 sec.

Examples of using "Konuşma" in a sentence and their hungarian translations:

Konuşma!

- Ne beszélj!
- Ne dumálj!

- Ağzın doluyken konuşma.
- Yemek yerken konuşma.
- Ağzında yemek varken konuşma.
- Dolu ağızla konuşma.

Ne beszélj teli szájjal!

Benimle konuşma.

Ne szólj hozzám.

Konuşma zamanı.

Ideje elbeszélgetni.

Kimseyle konuşma.

Senkivel ne beszélj.

Tom'la konuşma.

Ne beszélj Tomhoz.

Benimle konuşma!

Ne szólj hozzám!

Yabancılarla konuşma.

Ne állj le ismeretlenekkel beszélni!

Konuşma oyununa başladık.

amikor társalgunk a fiainkkal.

Yüksek sesle konuşma.

Ne beszélj olyan hangosan!

Yabancılarla asla konuşma.

Soha ne állj szóba idegenekkel!

Biz konuşma şartlarındayız.

Beszélőviszonyban vagyunk.

Benimle Fransızca konuşma.

Ne beszélj hozzám franciául.

- Konuşma.
- Konuşmayın.
- Konuşmayınız.

Ne beszélj!

Konuşma, tamam mı?

Csöndben maradnál végre?

Onunla öyle konuşma.

Ne beszélj így vele!

Ağzın doluyken konuşma.

- Ne beszélj teli szájjal!
- Teli szájjal ne beszélj!

Abuk subuk konuşma.

Ne kószálj!

Ders esnasında konuşma.

Ne beszélj óra alatt!

Tom hakkında konuşma.

Ne beszélj Tomiról!

Hatta benimle konuşma.

Ne is szólj hozzám!

Şimdi onlarla konuşma.

Most ne beszélj velük.

Annenle öyle konuşma!

Ne beszélj így anyáddal!

- Saçmalama!
- Boş konuşma.

- Ne beszélj zöldségeket!
- Ne beszélj ostobaságot!

- Lütfen çok hızlı konuşma.
- Çok hızlı konuşma, lütfen.

Ne beszéljen olyan gyorsan, kérem.

Konuşma tanıma teknolojisini kullanıyor.

pont úgy, mint egy barát.

Lütfen çok hızlı konuşma.

Kérem, ne beszéljen olyan gyorsan!

- Öyle söyleme.
- Öyle konuşma.

Ne mondd ezt!

Ben çalışırken benimle konuşma.

- Ne beszélj hozzám, amíg dolgozom!
- Ne szólj hozzám, amíg dolgozom!

O ne tür konuşma?

Miféle beszéd ez?

Konuşma ve onu yap.

Fogd be a szád és csináld!

Benimle bu şekilde konuşma.

Ne beszélj így velem!

Onun konuşma şeklini sevmiyorum.

Nem szeretem a beszédmódját.

Ben konuşurken benimle konuşma.

Ne beszélj hozzám, miközben én beszélek.

Ağzında yemek varken konuşma.

Ne beszélj, amikor tele a szád.

- Basına konuşma.
- Basına konuşmayın.

Ne beszélj a sajtóval.

Artık onun hakkında konuşma.

- Ne beszélj róla többet!
- Ne beszéljen róla többet!

Benimle konuşma tarzını sevmiyorum.

- Nincs ínyemre, ahogy hozzám szólsz.
- Nem teszik, ahogy velem beszélsz.

Benimle asla böyle konuşma!

Ne beszélj még egyszer velem így!

O, konuşma şeklimi sevmiyor.

Nem szereti, ahogy beszélek.

Artık konuşma sırası bende.

Most én tettem le a garast.

Ben konuşma şeklini seviyorum.

Szeretem, ahogyan beszélsz.

Konuşma tarzı sinirimi bozuyor.

Feláll a hátamon a szőr attól, ahogy beszél.

Tüm bu yatırımcılarla konuşma sürecinde,

Miközben ezzel a rengeteg befektetővel tárgyaltam,

Sadece insan konuşma yeteneğine sahiptir.

Csak az ember képes a beszédre.

Çok hızlı konuşma eğiliminiz var.

Hajlamos vagy túl gyorsan beszélni.

Niçin onun konuşma şeklinden hoşlanmıyorsun?

- Miért nem tetszik neked a beszédmódja?
- Miért nem szereted a beszédmódját?

Benimle asla tekrar böyle konuşma.

Soha többé ne beszélj így velem!

Onun benimle konuşma tarzını beğenmiyorum.

Nem tetszik, ahogy beszél velem.

Ben onun konuşma tarzını sevmiyorum.

Nem tetszik nekem a beszédmódja.

O araba kullanırken onunla konuşma.

Ne beszélgess vele, mialatt vezet.

Partide bir konuşma yapmak zorunda.

Beszédet kell mondania a partin.

Bir konuşma yapmak zorunda mısın?

- Kell beszédet tartanod?
- Előadást kell tartanod?

Tom hakkında o şekilde konuşma.

Ne beszélj Tomról ilyen módon!

Kız arkadaşım hakkında öyle konuşma.

Ne beszélj így a barátnőmről!

O araba sürerken onunla konuşma.

- Ne beszélgess vele, ha a volán mögött ül!
- Ne beszélgess vele amíg vezet.

Konuşma özgürlüğü, demokrasinin temel taşıdır.

A szólásszabadság a demokrácia sarokköve.

Bizi birbirimizle gerçekten konuşma zahmetinden kurtarıyor.

Így nem kell egymással beszélnünk,

çünkü teknoloji hakkında birçok konuşma var,

mert ez az előadás a technológiáról szól,

Onun konuşma tarzı benim sinirlerimi bozuyor.

- Az idegeimre megy a beszédmódja.
- Idegesít engem a beszédmódja.
- Beszédmódja az idegeimre megy.
- Beszédmódja idegesít engem.

Burada değilmişim gibi benim hakkımda konuşma.

Ne beszéljetek rólam úgy, mintha itt sem lennék.

Tom konuşma tarzım ile alay etti.

Tom gúnyolódott azon, ahogy beszélek.

O bir konuşma terapisti olarak çalışır.

Logopédusként dolgozik.

Nixon ulusal TV' de konuşma yaptı.

Nixon a nemzeti tévében mondott beszédet.

Konuşma engelli insanlarla eğlenmek hoş değil.

Nem szép dolog kicsúfolni a beszédhibás embereket.

Oldukları hakkında bir konuşma yaptık. Netflix algoritmalarının,

Könnyű elképzelni, a Netflix-algoritmusok

Birbirimizle konuşma ve bağ kurma şeklimizi de

meg kell változtassuk a beszédstílusunkat.

Birkaç ay sonra anneyle konuşma fırsatı bulduk.

Egy hónap múlva újra meglátogattuk az anyát.

Mahkemeye katılanlarla hakimin konuşma şekli ile başlar.

Az egész ott kezdődik, hogyan beszélnek a bírók a megjelentekkel.

Konuşma gece yarısı sonrasına kadar devam etti.

A beszélgetés az éjfélbe nyúlt.

Konuşma gizlice kaydedildi ve delil olarak kullanıldı.

A beszélgetést titokban felvették, és bizonyítékként felhasználták.

Tom'un çoğu kez Fransızca konuşma fırsatı yok.

Tominak nincs gyakran alkalma arra, hogy franciául beszéljen.

Deliliniz olmadığı sürece bu konuşma hiç olmadı.

Amíg nincs bizonyítékod, addig ez a beszélgetés meg sem történt.

Ve bu başlı başına ayrı bir konuşma konusu.

az pedig már teljesen más ügy.

İnsanlar heyecanlandıklarında daha yüksek sesle konuşma eğilimleri vardır.

Az emberek hajlamosak hangosabban beszélni, ha izgatottá válnak.

[Bu konuşma görsellik içermektedir Buna dikkat edilmesi tavsiye edilir]

[Vegyék tekintetbe, hogy az előadó erős nyelvezetet használ!]

Kızın akıcı biçimde dört dil konuşma yeteneği beni etkiledi.

A lány képessége, hogy négy nyelven beszél folyékonyan, lenyűgözött.

Bir konuşma yapsan ve hiç kimse gelmese ne olur?

Mi van, ha beszédet tartasz és senki nem jön el?

Çoğunlukla yerli bir konuşucu ile Fransızca konuşma şansım yok.

Nincs túl sok alkalmam francia anyanyelvűvel beszélni.

- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
- Söz gümüşse sükût altındır.

Beszélni ezüst, hallgatni arany.

Geçerli Fransızca konuşmama rağmen benim Jérôme'nin düğününde konuşma yapabileceğimi bekleme.

Bár tűrhetően beszélek franciául, de ne várjátok el, hogy beszédet mondjak Jérôme esküvőjén.

Bir bilim adamı, insan hakları hakkında harika bir konuşma yaptı.

Egy tudós kitűnő beszédet mondott az emberi jogokról.

O bir konuşma yapıyordu ama garip bir ses duyunca aniden konuşmayı durdurdu.

Éppen beszédet tartott, de hirtelen abbahagyta, mikor egy furcsa zajt hallott.

Buna rağmen, o ceketini çıkardı ve kısa bir konuşma için hazır görünüyordu.

Mindenesetre lerakta a kabátját, és úgy tűnt, hogy kész egy rövid beszélgetésbe belemenni.

Türkçe konuşma dili ile yazı dili arasında bence büyük bir fark var.

Véleményem szerint a török nyelvben a beszélt és az írott forma között nagy a különbség.

Ben oldukça iyi Arapça yazabilsem de, benim konuşma becerilerimin hala çok çalışmaya ihtiyacı var.

Bár írni elég jól tudok arabul, a társalgás terén még sokat kell dolgoznom.

Bu günlerde orada Çekicilik Kanunu hakkında birçok konuşma var ama ben böyle bir şeyin var olduğunu sanmıyorum.

Manapság sokan beszélnek a vonzás törvényéről, de szerintem ilyesmi nem létezik.