Translation of "Yaşta" in German

0.015 sec.

Examples of using "Yaşta" in a sentence and their german translations:

Onlar aynı yaşta.

- Sie sind gleich alt.
- Sie sind gleichaltrig.
- Sie haben dasselbe Alter.
- Sie haben das gleiche Alter.

Benimle aynı yaşta.

- Er ist genauso alt wie ich.
- Er ist im gleichen Alter wie ich.
- Er ist so alt wie ich.

Çocukların hepsi aynı yaşta.

- Alle Jungen sind gleich alt.
- Alle Jungen sind im gleichen Alter.
- Die Jungen sind alle gleichaltrig.

Ressam genç yaşta öldü.

Der Maler starb jung.

Leanne benimle aynı yaşta.

Leanne ist in meinem Alter.

Hangi yaşta evlenmek istiyorsun?

In welchem Alter willst du heiraten?

Tom benimle aynı yaşta.

- Tom ist gleich alt wie ich.
- Tom ist im gleichen Alter wie ich es bin.
- Tom ist genau so alt wie ich.

Tom genç yaşta öldü.

Tom starb jung.

Tom erken yaşta öldü.

Tom starb in jungen Jahren.

Akıl yaşta değil baştadır.

Weisheit ist im Kopf, nicht im Bart.

- Tom kabaca benimle aynı yaşta.
- Tom aşağı yukarı benimle aynı yaşta

Tom ist ungefähr genauso alt wie ich.

Oldukça genç yaşta kelleşmeye başladı.

Er bekam schon sehr jung eine Glatze.

İlk adetinizi hangi yaşta yaşadınız?

In welchem Alter hatten Sie Ihre erste Regel?

Araba sürmek için yeterli yaşta.

Er ist alt genug, um ein Auto zu fahren.

Fransızca öğretmenim benimle aynı yaşta.

- Mein Französischlehrer ist genauso alt wie ich.
- Meine Französischlehrerin ist genauso alt wie ich.

Fransızca öğretmenin benimle aynı yaşta.

- Mein Französischlehrer ist genauso alt wie ich.
- Meine Französischlehrerin ist genauso alt wie ich.

Bu sanatçı genç yaşta öldü.

Dieser Künstler starb jung.

Tom ve Mary aynı yaşta.

- Tom und Maria sind gleich alt.
- Tom und Mary sind im gleichen Alter.
- Tom und Maria sind gleichaltrig.

İlk adetinizi hangi yaşta gördünüz?

In welchem Alter hatten Sie Ihre erste Regel?

Jane genç yaşta bir hostesti.

Jane war Stewardess, als sie jung war.

Bu ağaç, öbürüyle aynı yaşta.

Dieser Baum ist so alt wie jener.

Hangi yaşta çocuklar okuldan ayrılıyor?

In welchem Alter verlassen Kinder die Schule?

O yaşta kendisi daha iyi bilir.

In ihrem Alter sollte sie es besser wissen.

Benim dersane öğretmenim annemle aynı yaşta.

- Mein Klassenlehrer ist genauso alt wie meine Mutter.
- Meine Klassenlehrerin ist genauso alt wie meine Mutter.

O, Mary ile aynı yaşta değildir.

Sie ist nicht genauso alt wie Mary.

Tom yaklaşık olarak seninle aynı yaşta.

Tom ist etwa gleich alt wie du.

Oğlu kanserden genç bir yaşta öldü.

Sein Sohn starb im Kindesalter an Krebs.

Tom Mary ile aynı yaşta değil.

Tom ist nicht gleich alt wie Mary.

Tom tam olarak benimle aynı yaşta.

Tom ist genauso alt wie ich.

Tom çok yaşlı bir yaşta öldü.

Tom starb in hohem Alter.

Savaşta pek çok insan genç yaşta öldü.

Im Krieg sind viele jung gestorben.

O, yaklaşık olarak kız kardeşimle aynı yaşta.

Sie ist etwa in dem gleichen Alter wie meine Schwester.

Bu yaşta, hayatın anlamı ilgimi çekmeye başladı.

In diesem Alter begann mich der Sinn des Lebens zu interessieren.

- Tom içebilecek yaşta.
- Tom içebilecek kadar yaşlı.

Tom ist alt genug zu trinken.

O, yaklaşık olarak büyük kız kardeşimle aynı yaşta.

- Sie ist etwa in dem gleichen Alter wie meine ältere Schwester.
- Sie ist etwa in dem gleichen Alter wie meine große Schwester.

O erken yaşta ebeveynlerinin her ikisini de kaybetti.

Er hat in jungen Jahren seine Eltern verloren.

Oradaki şu çocuk yaklaşık seninle aynı yaşta görünüyor.

- Der Junge dort drüben scheint etwa in eurem Alter zu sein.
- Der Junge dort drüben scheint etwa in deinem Alter zu sein.

Kız kardeşimle hemen hemen aynı yaşta gösterdiğimi söylerler.

Die Leute sagen, ich sähe etwa genauso alt aus wie meine Schwester.

- Tom benimle aynı yaşta.
- Tom tam benim yaşımda.

Tom ist genauso alt wie ich.

- Hangi yaşta evlenmek istiyorsun?
- Kaç yaşında evlenmek istiyorsun?

In welchem Alter möchtest du heiraten?

- Hangi yaşta evlenmek istiyorsunuz?
- Kaç yaşında evlenmek istiyorsunuz?

In welchem Alter möchten Sie heiraten?

Tom şimdi orta yaşta ve ciddi sağlık sorunları var.

Tom ist jetzt im mittleren Alter und hat ernste Gesundheitsprobleme.

- O yaklaşık benim yaşımda.
- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.

- Sie ist ungefähr in meinem Alter.
- Sie ist ungefähr so alt wie ich.

- Tom oy verme yaşında değil.
- Tom oy kullanacak yaşta değil.

Tom ist nicht alt genug, um wählen zu können.

Orta yaşta bir genç her gün ne kadar televizyon izler?

Wie lange sieht der durchschnittliche Teenager täglich fern?

- Keşke bu kadar genç evlenmeseydim.
- Keşke bu kadar genç yaşta evlenmeseydim.

Ich wünschte, ich hätte nicht so jung geheiratet.

- Tom yaklaşık Mary'nin yaşındadır.
- Tom Mary ile yaklaşık aynı yaşta.
- Tom yaklaşık olarak Mary'nin yaşındadır.
- Tom aşağı yukarı Mary ile aynı yaşta.
- Tom yaklaşık olarak Mary ile aynı yaştadır.

- Tom ist ungefähr gleich alt wie Mary.
- Tom ist etwa genauso alt wie Maria.

- Sürücü ehliyeti almak için yeterli yaşta değilsin.
- Sürücü ehliyeti almak için yaşınız yeterli değil.
- Sürücü belgesi almak için yaşın yeterli değil.

- Du bist nicht alt genug, um einen Führerschein zu bekommen.
- Du bist noch nicht alt genug für einen Führerschein.