Translation of "Istemiyor" in Japanese

0.007 sec.

Examples of using "Istemiyor" in a sentence and their japanese translations:

Canım onu istemiyor.

そんな気分じゃないんだ。

O, dondurma istemiyor.

彼はアイスクリームが好きではない。

Canım yemek istemiyor.

食欲なんてありません。

Gitmek istemiyor musun?

行きたくないの?

Tom onu istemiyor.

トムはそれを欲しがらない。

Tom yardımımı istemiyor.

トムは私の助けを欲しがらない。

Tom gitmemi istemiyor.

トムは私に行ってほしくない。

Canım yapmak istemiyor.

いや、やる気はないな。

Canım çalışmak istemiyor.

勉強する気がない。

- Canım istemiyor.
- Kalsın.

やりたくないな。

O suşi istemiyor.

彼女は寿司が好きではありません。

Canım şaka yapmak istemiyor.

冗談を言う気になれない。

Masaru bu rengi istemiyor.

勝君はこの色が好きではない。

Canım dışarı çıkmak istemiyor.

- 外出をする気がしない。
- 出かける気分じゃないんだ。

Partiye gitmek istemiyor musun?

パーティーに行きたくないのですか。

Canım kimseyle konuşmak istemiyor.

誰とも話をしたくないんだ。

Tom yarın çalışmak istemiyor.

トムは明日働きたくないって。

Dişçi şekerleme yemeni istemiyor.

歯医者はあなたが甘いものを食べることに反対している。

Onlar yataktan çıkmak istemiyor.

彼らはベッドから出たくありませんでした。

Tom bir şey istemiyor.

トムは何も欲しくない。

Tom Mary'nin gitmesini istemiyor.

トムはメアリーに行ってほしくない。

Anne babam evlenmemi istemiyor.

両親は私の結婚に反対している。

Tom hapse gitmek istemiyor.

トムは刑務所に行きたくない。

Dışarı çıkmak istemiyor musun?

出かけないか。

Canım şimdi yemek istemiyor.

- 私は今食べる気にならない。
- 私は今食べる気がしない。
- 今は食べたくないんです。

Canım şimdi yürümek istemiyor

- 今は散歩に出たくありません。
- 今は散歩に行く気分じゃないんだよ。

Bugün canım çalışmak istemiyor.

- 私は今日働く気がしない。
- 今日は仕事をしたくない。

Bugün yüzmek istemiyor musun?

今日は泳ぎたくないの?

Canım yürüyüşe gitmek istemiyor.

私は散歩に行く気など無い。

Tom Fransızca öğrenmek istemiyor.

トムはフランス語を習いたくないんだ。

Canım suşi yemek istemiyor.

寿司は食べる気がしない。

Tom akşam yemeği istemiyor.

トムさんは晩御飯がいらなさそうです。

Takip etmek istemiyor musun?

一緒について来たくないの?

Tom bilardo oynamak istemiyor.

トムはビリヤードをやりたがらないんだよ。

Tom seninle gitmek istemiyor.

トムはあなたと一緒には行きたくないのよ。

Canım şimdi uyumak istemiyor.

今すぐには眠りたくない気分だ。

- O, o konu hakkında konuşmak istemiyor.
- Bu konu hakkında konuşmak istemiyor.

彼女はそのことについて話したくないんだよ。

- Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.
- Hiç kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

誰も僕の意見など聞きたがらない。

O açıkça onu demek istemiyor.

その通り受け取っちゃいけませんよ。

Kimse benim fikirlerimi dinlemek istemiyor.

誰も僕の意見など聞きたがらない。

Bugünlerde canım dışarı çıkmak istemiyor.

このところあまり外出する気がしない。

Bugün canım sigara içmek istemiyor.

今日はタバコを吸う気がしない。

Canım daha fazla beklemek istemiyor.

- 私はもうこれ以上待つ気がしない。
- もう待つ気が無くなった。

Şimdi canım onunla karşılaşmak istemiyor.

私は今彼女に会う気がない。

Hiç kimse oraya gitmek istemiyor.

そこへ行きたがる人は誰もいない。

Canım ona doğruyu söylemek istemiyor.

彼女に真実を伝える気がしない。

Anne-babasına bağımlı olmak istemiyor.

彼女の親に頼りたくない。

Şimdi canım onu yapmak istemiyor.

今はそれをする気になれない。

Şimdi canım TV izlemek istemiyor.

今はテレビを見る気分じゃない。

Bugün canım İngilizce çalışmak istemiyor.

- 今日は英語を勉強する気がしない。
- 今日は英語を勉強する気分じゃないんだ。

Canım hiç yemek yemek istemiyor.

- 僕は全然食べる気がしない。
- 何も食べたくないんだ。

Canım bugün Fransızca çalışmak istemiyor.

今日はフランス語を勉強する気になれない。

Canım bugün Fransızca konuşmak istemiyor.

今日はフランス語を話す気分になれない。

Canım bugün beyzbol oynamak istemiyor.

今日は野球をやる気がしない。

Canın sinemaya gitmek istemiyor mu?

映画を見に行きたくないですか。

Bugünlerde canım çok çalışmak istemiyor.

このところあまり仕事に気乗りがしない。

Bir daha orada yaşamak istemiyor.

彼女は二度とあの場所には住みたくない。

Canım bir şey yemek istemiyor.

何も食べたくない。

Tom içecek bir şey istemiyor.

トムは何も飲みたくないです。

Tom Mary'nin Boston'a gitmesini istemiyor.

トムはメアリーにボストンに行ってほしくない。

Tom Mary'ye yalan söylemek istemiyor.

トムさんはメアリーさんにうそをつきたくありません。

Canım çok yemek yemek istemiyor.

私は食欲がない。

Hiç kimse mektubumu okumak istemiyor.

誰も僕の投稿を読みたがらないよ。

- Şu an canım bir şey yemek istemiyor.
- Şimdi canım bir şey yemek istemiyor.

- 私は今何も食べる気がしない。
- 今は何も食べる気がしません。
- 今は何も食べたい気がしない。

Tanrım, bu yerinden oynamak istemiyor. Tanrım!

動(うご)いてくれないぞ おっと

Canım bu akşam bira içmek istemiyor.

- 今夜はビールを飲みたくない。
- 今夜はビールの気分じゃないな。

O Bill ile işbirliği yapmak istemiyor.

彼女はビルと交際したくないと思っている。

Şu anda canım dışarı çıkmak istemiyor.

- 私は今は外へ出たくない。
- 今は外出したくない気分だ。
- 今は出かける気分じゃない。

Bu sabah canım dışarı çıkmak istemiyor.

- 今朝は出かけたくない気分だ。
- 今朝は出かけたくない気持ちだ。

Şu anda canım çok konuşmak istemiyor.

- 今はあまり話したい気がしない。
- 今はあまり話をする気分じゃない。

Bu gece canım televizyon izlemek istemiyor.

- 今晩はテレビを見る気がしない。
- 今夜はテレビを見る気分じゃない。

Tom John'ın başını belaya sokmak istemiyor.

トムは、ジョンをトラブルに巻き込む気はない。

Bugün canım bir şey yapmak istemiyor.

今日は何もする気になれない。

O senden seks yaşamını anlatmanı istemiyor.

彼はあなたにあなたのセックスライフを語って欲しくないんだよ。

Bu akşam canım dışarıda yemek istemiyor.

- 今夜は外食したくない。
- 今夜は外へ食べに行く気分じゃないんだ。

Bugün sadece canım okula gitmek istemiyor.

ただ今日は学校に行く気が起きないんだ。

Hiç kimse bu konuda konuşmak istemiyor.

その件については誰も話したがらない。

Canım bu gece dışarı çıkmak istemiyor.

- 私は今晩は出かける気がしない。
- 今夜は出かける気分じゃない。
- 今夜は外出する気になれない。
- 今晩外出したいと思わない。
- 今晩は出かける気分ではない。
- 今晩、外出したいとは思わない。

Bugün canım bir şey yemek istemiyor.

今日は何も食べる気がしない。

Bu gece canım hiç çalışmak istemiyor.

- 今夜はぜんぜん勉強する気にならない。
- 今夜はまったく勉強する気になれない。

Artık hiç kimse arkadaşım olmak istemiyor.

もう誰も私の友達になりたくないみたいです。

Bu sabah canım yürüyüşe çıkmak istemiyor.

けさは散歩に行きたくない気分だ。

Tom Mary'yi asla tekrar görmek istemiyor.

- トムは二度とメアリーに会うつもりはない。
- トムはメアリーに二度と会いたくないと思っている。

Tom, özel hayatı hakkında konuşmak istemiyor.

トムさん私生活のことを話したくないんです。

Neyin yanlış olduğunu bilmek istemiyor musun?

何が間違ってるか知りたくないの?

Canım sinemaya gitmek istemiyor. Onun yerine yürüyelim.

映画に行きたいような気がしない。その代わり散歩をしよう。

Çok yorgunum. Canım şimdi yürüyüş yapmak istemiyor.

とても疲れた。今は散歩をする気にはならない。

Üzgünüm fakat canım bugün dışarı çıkmak istemiyor.

- すみませんが、今日は出かける気がしないんです。
- ごめんなさい、今日は出かける気分じゃないの。
- 悪い、今日は出かける気分じゃないんだ。

Bunun ne anlama geldiğini bilmek istemiyor musun?

それが何を意味するのか知りたくないの?

Benimle konuşmak istiyor musun yoksa istemiyor musun?

私と話したいの? 話したくないの?

Oraya gitmek istemiyorum. O da gitmek istemiyor.

私はそこへ行きたくありません。彼もまた行きたくありません。

Sorun şu ki, oğlum okula gitmek istemiyor.

困ったことに息子が学校に行きたがらないのです。

Canım bu akşam bir şey yapmak istemiyor.

今夜は何もする気がしない。

Bu akşam canım akşam yemeği yemek istemiyor.

- 今晩は夕食をとる気がしない。
- 今日の夜は夕飯を食べる気分じゃないんだよ。

Bu gece canım bir şey yemek istemiyor.

- 今晩はどうも体調がすぐれないのでなにも食べれそうもない。
- 今夜は何も食べられそうにない。