Translation of "Sınıftaki" in German

Sınıftaki en kötü öğrenciydim.

- Ich war der schlechteste Schüler in der Klasse.
- Ich war die schlechteste Schülerin in der Klasse.

Tom sınıftaki tek adamdı.

Tom war der einzige Junge in der Klasse.

Sınıftaki herkes şiiri ezberledi.

Alle in der Klasse lernten das Gedicht auswendig.

Sınıftaki herkes tarafından ona güvenilir.

Jeder in der Klasse verlässt sich auf ihn.

Mary sınıftaki en sevimli kızdır.

Maria ist das süßeste Mädchen in der Klasse.

O, sınıftaki en sevilen oğlan.

Er ist der beliebteste Junge in der Klasse.

O, sınıftaki en popüler kızdır.

Sie ist das beliebteste Mädchen in der Klasse.

Elena sınıftaki en uzun kız.

Elena ist das größte Mädchen in der Klasse.

Tom sınıftaki en kötü öğrenci.

Tom ist der schlechteste Schüler in der Klasse.

Jack sınıftaki en zeki çocuktur.

Jack ist der intelligenteste Junge in der Klasse.

Sınıftaki her kız Tom'a aşıktı.

Jedes Mädchen in der Klasse war in Tom verliebt.

Sen sınıftaki en kötü öğrencisin.

- Du bist der schlechteste Schüler in der Klasse.
- Du bist die schlechteste Schülerin in der Klasse.

Sınıftaki en yüksek notlardan birini aldım.

und ich bekam eine der besten Noten des gesamten Jahrgangs.

Sınıftaki öğrenci sayısı on beşle sınırlı.

Die Zahl der Schüler in dieser Klasse ist auf 15 beschränkt.

O, sınıftaki en popüler öğrencilerden biri.

Er ist einer der beliebtesten Schüler seiner Klasse.

Altına bizim sınıftaki öğrencilerin adlarını yazdık.

Wir schrieben die Namen der Schüler unserer Klasse darunter.

Sınıftaki bütün erkek çocukları çok çalıştı.

Alle Jungen in der Klasse haben hart gearbeitet.

Ben sınıftaki en iyi öğrencilerden biriydim.

- Ich war einer der klassenbesten Schüler.
- Ich war einer der besten Schüler der Klasse.

O, sınıftaki herhangi bir öğrenci kadar zekidir.

Er ist genauso intelligent wie irgendein anderes Kind der Klasse.

Sınıftaki hiç kimse onun kadar hızlı koşmaz.

Niemand in der Klasse läuft so schnell wie er.

O bugüne kadar sınıftaki en iyi çocuktur.

Er ist mit Abstand der beste Junge in der Klasse.

- Sınıftaki gürültüden sesimi duyuramadım.
- Gürültülü sınıfta sesimi duyuramadım.

In der lauten Klasse konnte ich mir kein Gehör verschaffen.

- Bugün bütün sınıf burada.
- Bugün sınıftaki herkes burada.

Die ganze Klasse ist heute da.

Sınıftaki hiçbir erkek çocuğu Bill kadar uzun değil.

In der Klasse ist kein Junge so groß wie Bill.

Sınıftaki hiçbir erkek Tom'dan daha uzun boylu değildir.

Kein Junge in der Klasse ist größer als Tom.

- Tom sınıfın en kötü öğrencisiydi.
- Tom sınıftaki en kötü öğrenciydi.

Tom war der schlechteste Schüler in der Klasse.

Tom Fransızcayı sınıftaki diğer öğrencilerin herhangi birinden daha iyi konuşur.

Tom spricht besser Französisch als alle anderen Schüler in seiner Klasse.

- Sınıftaki en uzun kişi benim.
- Sınıfta en uzun boylu olan kişiyim.

Ich bin der Größte in der Klasse.

"Sınıftaki en sevimli kızın hangisi olduğunu düşünüyorsun, Tom?" —"Hmm, Maria olabilir." —"Ne? Maria mı? Ama o gerçekten çok da sevimli değil!"

„Welches Mädchen in der Klasse findest du am süßesten, Tom?“ – „Hm, vielleicht Maria.“ – „Was? Maria? Aber die ist doch gar nicht so süß!“