Translation of "öğrenci" in Chinese

0.007 sec.

Examples of using "öğrenci" in a sentence and their chinese translations:

- Ben öğrenci değilim.
- Öğrenci değilim.

我不是學生。

- Ben bir öğrenci değilim.
- Ben öğrenci değilim.
- Öğrenci değilim.

我不是學生。

Öğrenci misin?

- 你是学生吗?
- 你是學生嗎?

- Sen bir öğrenci misin?
- Siz bir öğrenci misiniz?
- Öğrenci misin?

- 你是学生吗?
- 您是学生吗?
- 你是學生嗎?

Öğrenci sosyolojide okuyor.

那个学生正在学习社会学。

Onlar öğrenci mi?

他們是學生嗎?

Siz öğrenci misiniz?

- 您們是學生嗎?
- 你們是學生嗎?

Patty akıllı bir öğrenci.

Patty是個聰明的學生。

Öğrenci biraz İngilizce konuşuyor.

那位學生會說些英語。

Hiçbir öğrenci partiye gitmedi.

没有学生去参加派对。

Yeni bir öğrenci misin?

你是新生吗?

Sınıfımızda 30 öğrenci var.

我们班有三十名学生。

Bugün iki öğrenci yoktur.

今天有兩個學生缺席。

Bu okulda öğrenci misiniz?

你是這所學校的學生嗎?

O iyi bir öğrenci.

他是個好學生。

Ben bir öğrenci değilim.

我不是學生。

Hiçbir öğrenci eksik değildi.

沒有學生缺席。

Okulda kaç öğrenci var?

学校里有多少学生?

Sue Amerikalı bir öğrenci.

蘇是一個美國學生。

Sen bir öğrenci değilsin.

你不是學生。

John iyi bir öğrenci.

约翰是个好学生。

Sınıfımızda kırk öğrenci vardır.

我们班有四十个学生。

Sınıfımızda kırk öğrenci var.

我們班有四十名學生。

Gelmeyen tek öğrenci yoktu.

没有一个学生缺席。

O kız öğrenci Amerikalıdır.

那个女学生是美洲人。

Öğrenci kimlik kartınızı getirin.

帶上你的學生卡。

- “ Siz öğrenci misiniz?” “Evet, öğrenciyiz.”
- “ Siz öğrenci misiniz?” “Evet, öyleyiz.”

「你們是學生嗎?」「是的。」

- Sen bir Japon öğrenci misin?
- Siz bir Japon öğrenci misiniz?

- 你是日本学生吗?
- 你是日语学生吗?

- Hiçbir öğrenci dün oraya gitmedi.
- Dün oraya hiçbir öğrenci gitmedi.

昨天没学生去那。

Birkaç öğrenci onun adını biliyordu.

很少学生知道他的名字。

Edison, parlak bir öğrenci değildi.

爱迪生不是个优秀的学生。

O, geleceği parlak bir öğrenci.

他是一位有前途的学生。

Birçok öğrenci sabahleyin çalışmayı sever.

许多学生喜欢在早上学习。

O sıradan bir öğrenci değil.

他不是个普通的学生。

Okulunda kaç tana öğrenci vardır?

你们学校有多少学生?

Öğrenci misin yoksa çalışıyor musun?

你学习或工作?

Sınıfında kırk civarında öğrenci var.

她班上大约有40个学生。

Bir öğrenci sizi görmek istiyor.

有个学生想见你。

O öğrenci biraz İngilizce biliyor.

那位學生會說些英語。

İki bin öğrenci okula başlıyor.

有两千小学生到校。

Bir hayli öğrenci bugün yok.

今天有不少学生缺课。

Birçok öğrenci kitabı satın aldı.

- 很多學生買了這本書。
- 很多学生买了这本书。

O, bu üniversitede bir öğrenci.

他是這所大學的學生。

Dünyadaki birçok öğrenci İngilizce çalışıyor.

世界上許多學生正在學習英語。

- Öğretmen misin yoksa öğrenci misin?
- Sen bir öğrenci misin yoksa bir öğretmen misin?

- 你是学生还是老师?
- 您是老师,还是学生?

Herhangi bir öğrenci o soruyu cevaplayabilir.

任何學生都可以回答這個問題。

Öğrenci öğretmenin onu izlemesine çok kızdı.

那個學生被老師盯著看,覺得渾身不自在。

Üç Çinli öğrenci üniversiteye kabul edildi.

大学被招收了三个中国学生。

Onlar Çince eğitimi yapan tek öğrenci.

学中文的学生只有他们几个。

Sınıfınızda hiç Koreli öğrenci var mı?

你们 班 有 韩国 学生 吗 ?

Bu yurtta iki Amerikalı öğrenci yaşıyor.

这间宿舍住着两个美国留学生。

Çoğu öğrenci final sınavları için hazırlanıyor.

大多数学生都在为期末考试复习。

Şu öğrenci hızlı koşar, değil mi?

那个学生跑得很快,不是吗?

Geçen hafta beş öğrenci sınıfta yoktu.

上星期有五個人缺課。

Ben zaten bu öğrenci ile konuştum.

我已经和这个学生谈过话了。

Bildiğim kadarıyla, o çalışkan bir öğrenci.

就我所知,他是个很用功的学生。

Onun dediğini çok az öğrenci anlayabildi.

- 很少有學生能了解他說的話。
- 幾乎沒有學生能懂他所說的話。

Sınıfımızda en az otuz öğrenci var.

我们班至少有三十个学生。

Bu sınıf sadece otuz öğrenci alabilir.

這間班房只能容納三十個學生。

Bob, bizim sınıfta İspanyolca konuşabilen tek öğrenci.

鮑勃是我們班上唯一會講西班牙語的學生。

Toplamda yaklaşık on ila yirmi öğrenci vardır.

一共有十多个学生。

Buraya yakın bir öğrenci yurdu var mı?

附近有没有一个青年旅舍?

Yurt dışından bir öğrenci ile arkadaş oldum.

我和一個外國的學生做了好朋友。

Kimlik kartı olan herhangi bir öğrenci kütüphaneye girebilir.

所有持有學生證的學生均可進入圖書館。

Oğlunuz öğrenci hareketi içinde yer aldı, ben duydum.

聽說你兒子參與了學生運動。

Her öğrenci saat altıya kadar okuldan ayrılmak zorundadır.

每位學生必須最晚六點放學。

Öğrenci olduğu zamanlar diskoya sadece bir kez gitti.

当他还是个学生时,他只去过迪厅一次。

Siz burada bir öğretmen mi, yoksa öğrenci misiniz?

在这儿您是老师还是学生?

Bildiğim kadarıyla o bu okuldaki en kısa öğrenci.

据我所知,他是这所学校最差的学生。

Bugün sınıfta dünkünden daha fazla sayıda öğrenci var.

今天教室裡的學生比昨天還要多。

Çin klasikleri konusunda neredeyse hiçbir öğrenci tam not almaz.

很少有学生能在古汉语考试上拿满分。

Sadece öğrenci değil fakat öğretmeni de tatile can atıyor.

老师和学生一样盼望假期。

O bana annesinin bir kız öğrenci olarak resmini gösterdi.

她給我看了一張她母親學生時代的照片。

Öğrenci "daha önce bir yerde karşılaştık mı" diye sordu.

“以前我们没在哪儿见过吗?”学生问道。

Amerika Birleşik Devletlerinde eğitim görmek istiyorsan bir öğrenci vizesi almalısın.

你想去美國讀書的話,一定要先申請一張學生簽證。

- Sınıfımızda yirmi'den fazla öğrenci var.
- Sınıfımız yirmi öğrenciden fazlasına sahip.

我们班有二十多个学生。

- Şu iki öğrenci de testi geçmedi.
- Şu iki öğrenciden hiçbiri testi geçmedi.

兩個學生都沒通過考試。