Translation of "Miras" in German

0.006 sec.

Examples of using "Miras" in a sentence and their german translations:

Babasından işi miras aldı.

Er erbte das Geschäft von seinem Vater.

miras kalan Kemal Sunal ise

Vererbter Kemal Sunal

Hikaye babadan oğula miras kaldı.

Die Geschichte wurde vom Vater auf den Sohn weitergegeben.

Tom işletmeyi babasından miras aldı.

Tom erbte das Geschäft von seinem Vater.

Tom çiftliğini babasından miras aldı.

Tom hat den Hof von seinem Vater geerbt.

O, oğluna bir miras bıraktı.

Er hinterließ seinem Sohn ein großes Vermögen.

Bu filmde de Amerika'dan miras kalmıştı

Auch in diesem Film erbte er aus Amerika

Karmaşık bir kadro sistemini miras aldı

selbst entwickelt hatte.

Tom aile şirketini miras olarak aldı.

Tom erbte den Familienbetrieb.

Babam bana büyük bir miras bıraktı.

Mein Vater hat mir ein großes Vermögen hinterlassen.

Tom büyük bir servet miras aldı.

Tom erbte ein großes Vermögen.

Tabii miras derken her yerdeki insanları kastediyorum.

Natürlich meine ich mit "unserem" Erbe alle Menschen überall.

Ve bu süreç miras edindikleri genler ile,

und der ist zum Teil genetisch definiert

Yahu bir dedem ölse de miras kalsa

wenn ein Großvater gestorben oder geerbt ist

O, annesinin mavi gözlerini miras olarak aldı.

Sie hat ihre blauen Augen von der Mutter geerbt.

Tom babasının tüm varlığını miras olarak aldı.

Tom erbte das gesamte Eigentum seines Vaters.

Teyzem büyük bir emlakı miras olarak aldı.

Meine Tante hat das riesige Grundstück geerbt.

John büyük bir serveti miras olarak aldı.

John erbte ein großes Vermögen.

Soult, morali bozuk, düzensiz bir orduyu miras aldı.

Soult erbte eine demoralisierte, unorganisierte Armee.

Ana babasından miras kalan bir apartmana henüz taşındı.

Er ist gerade in eine Wohnung gezogen, die er von seinen Eltern geerbt hat.

O eski bir ahşap sandığı miras olarak aldı.

Er hat eine alte Holztruhe geerbt.

miras eşek olarak geldi çıkarcı akrabalar çoktan etrafını sarmıştı

Die Erbenverwandten waren bereits von einem Erbesel umgeben

Öğretmenim, sonsuz yaşamı miras olarak almak için ne yapayım?

Guter Meister, was muss ich tun, dass ich das ewige Leben ererbe?

şimdi bir düşünsenize size böyle bir miras kalsa hayatınızda neler değişir

Überlegen Sie, was Ihr Leben verändert, wenn Sie ein solches Erbe haben

Tom'un çocuklarının ondan bir şey miras alması çok zayıf bir olasılıktır.

Es ist sehr unwahrscheinlich, dass Toms Kinder in irgendeiner Weise von ihm erblich belastet wurden.

Tom büyükbabasından miras kalan parayla Mary için bir nişan yüzüğü aldı.

Tom hat mit Geld, das er von seinem Großvater geerbt hat, einen Verlobungsring für Maria gekauft.

Tom o adamın kızıyla adamın işini miras alacağı vaadi ile evlenmeyi kabul etti.

Tom willigte ein, die Tochter jenes Mannes zu ehelichen, für das Versprechen, desselben Geschäft zu erben.