Translation of "Eğilimli" in German

Yalan söylemeye eğilimli.

Er neigt dazu, zu lügen.

Tom intihara eğilimli.

Tom ist selbstmordgefährdet.

Bu intihara eğilimli olur.

Das wäre reiner Selbstmord.

Tom toplantılara geç kalmaya eğilimli.

Tom neigt dazu, sich zu Sitzungen zu verspäten.

Tom randevularına geç kalmaya eğilimli.

- Tom neigt dazu, sich zu Terminen zu verspäten.
- Tom hat die Neigung, zu Verabredungen zu spät zu kommen.

Arkadaşım onun intihara eğilimli olduğunu söylüyor.

Mein Freund sagt, sie sei suizidgefährdet.

Para açısından her şeyi düşünmeye eğilimli.

Er neigt dazu, alles aus der Geldperspektive zu sehen.

Tom ayrıntılara girmek için eğilimli görünmüyordu ve ben zaten bütün detayları gerçekten bilmiyordum.

Tom schien nicht erpicht, weiter auszuholen, und ich wollte ohnehin nicht alle Einzelheiten hören.

Mary her zaman sol eğilimli olmuştur, ama o Sol Parti için mecliste bir koltuğa sahip olduğundan beri, o, ​​radikal kapitalizm eleştirisi ile bir medya yıldızı oldu.

Maria war schon immer links gesinnt, aber seit sie für die Linkspartei ins Parlament einzog, ist sie mit ihrer radikalen Kapitalismuskritik zum Medienstar geworden.