Translation of "Benzin" in German

0.004 sec.

Examples of using "Benzin" in a sentence and their german translations:

Benzin kokluyorum.

Ich rieche Benzin.

Benzin almam gerekiyor.

Ich muss tanken.

Benzin fiyatı yükseliyor.

Der Benzinpreis steigt.

Benzin kokusu alıyorum.

- Ich rieche Benzin.
- Ich rieche Gas.

Benzin şimdi ucuz.

Benzin ist jetzt billig.

Benzin fiyatları düştü.

Die Bezinpreise sind gefallen.

Benzin istasyonu nerede?

Wo ist die Tankstelle?

Benzin buralarda azdır.

Benzin ist rar in dieser Gegend.

Tom arabaya benzin koydu.

- Tom füllte das Auto mit Benzin.
- Tom betankte das Auto.

Tom benzin kokusu aldı.

Tom roch Gas.

Benzin artık ucuz değil.

Benzin ist nicht mehr billig.

Benzin yakıt için kullanılır.

Benzin wird als Treibstoff verwendet.

Benzin litre ile satılır.

- Benzin wird literweise verkauft.
- Benzin verkauft man literweise.

O benzin almak zorunda.

Er muss tanken.

Tom benzin istasyonuna girdi.

Tom fuhr auf die Tankstelle.

Benzin için nerede ödeme yapacağım?

Wo zahle ich das Benzin?

Gelecek benzin istasyonunda dolum yapmalıyız.

Bei der nächsten Tankstelle müssen wir tanken.

Beş galon normal benzin, lütfen.

Fünf Gallonen Normal, bitte.

Arabama beş galon benzin pompaladım.

Ich tankte fünf Gallonen Benzin.

Büyük bir benzin talebi mevcut.

Es besteht ein großer Bedarf an Benzin.

Bugün kırk dolarlık benzin aldım.

- Ich habe heute um vierzig Dollar getankt.
- Ich habe heute für vierzig Dollar getankt.

Yakınlarda bir benzin istasyonu biliyorum.

Ich kenne eine Tankstelle hier in der Nähe.

Erkek kardeşim bir benzin istasyonunda çalışıyor.

Mein Bruder arbeitet bei einer Tankstelle.

Bir varilde kaç litre benzin vardır?

Wie viele Liter Öl sind in einem Barrel?

Bana beş galon benzin verin, lütfen.

- Geben Sie mir bitte fünf Gallonen Treibstoff.
- Geben Sie mir bitte neunzehn Liter Treibstoff.

Benzin kamyonu kapıya çarptı ve patladı.

Der Tanklaster rammte das Tor und flog in die Luft.

Bir dahaki benzin istasyonu kaç mil uzakta?

Wie viele Meilen sind es bis zur nächsten Tankstelle?

Bir kilometre ileride bir benzin istasyonu var.

Einen Kilometer weiter ist eine Tankstelle.

Buraya yakın bir benzin istasyonu var mı?

Ist hier in der Nähe eine Tankstelle?

Çim biçme makinesini çalıştırmak için benzin gerekiyor.

Der Rasenmäher braucht Benzin, um zu laufen.

Tom'un araba sahibi olamaz. Benzin çok pahalı.

Tom kann sich kein Auto leisten. Das Benzin ist zu teuer.

O, benzin kullanmayan yeni bir motor icat etti.

Er hat einen neuen Motor erfunden, der kein Benzin braucht.

Tüm takım için benzin bulan bir dahimiz mi vardı?

War es ein Genie, das das Öl für das Team fand?

Benzin fiyatları şu ya da bu şekilde hepimizi etkiler.

Die Benzinpreise betreffen uns alle auf die eine oder andere Art.

Genellikle yapmak isteyeceğin ilk şey benzin seviyesini kontrol etmektir.

Zuallererst überprüft man gewöhnlich den Ölstand.

Sanırım yapmayı isteyebileceğin ilk şey arabana biraz benzin koymaktır.

- Du solltest wohl zunächst einmal tanken.
- Sie sollten wohl zunächst einmal tanken.

Bu araba diğer iki arabadan daha fazla benzin kullanıyor.

Dieses Auto braucht mehr Sprit als die anderen beiden.

Belki yol tarifi sormak için bir benzin istasyonunda durmalıyız.

Vielleicht sollten wir mal an einer Tankstelle haltmachen und nach dem Weg fragen.

- Borudan benzin kaçıyor gibi görünüyor.
- Borudan gaz kaçıyor gibi görünüyor.

Es scheint Gas aus der Leitung auszutreten.

Odaya girer girmez sadece tütün kokusunu değil aynı zamanda benzin kokusunu da fark ettim.

Kaum hatte ich das Zimmer betreten, bemerkte ich nicht nur den Geruch von Tabak, sondern auch von Gas.