Translation of "Yirmi" in German

0.013 sec.

Examples of using "Yirmi" in a sentence and their german translations:

O yirmi bir yirmi daha bulaştırdığı zaman

Als er einundzwanzig und noch zwanzig infiziert war

Laurie yirmi yaşındadır.

Laurie ist zwanzig Jahre alt.

Muiriel yirmi yaşındadır.

- Muiriel ist zwanzig.
- Muiriel ist zwanzig Jahre alt.

Kedi yirmi günlüktür.

Die Katze ist zwanzig Tage alt.

Muiriel yirmi yaşında.

Muiriel ist zwanzig.

Muriel yirmi yaşında.

Muriel ist zwanzig Jahre alt.

O yirmi yaşında.

Sie ist zwanzig Jahre alt.

Yirmi kelebek yakaladı.

Er hat zwanzig Schmetterlinge gefangen.

Yirmi yedi yaşındayım.

Ich bin 27 Jahre alt.

Yirmi dört yaşındayım.

- Ich bin 24 Jahre alt.
- Ich bin 24.
- Ich bin vierundzwanzig Jahre alt.

Ben yirmi yaşındayım.

Ich bin zwanzig Jahre alt.

Yirmi yıldır konuşmuyorlar.

Seit zwanzig Jahren sprechen sie nicht miteinander.

Sınıfımızda yirmi beş erkek ve yirmi kız var.

Unsere Klasse hat fünfundzwanzig Jungs und zwanzig Mädels.

O yaklaşık yirmi dolardı.

Es waren ungefähr zwanzig Dollar.

Turnuvaya yirmi takım girdi.

Zwanzig Mannschaften nahmen an dem Turnier teil.

Saat onu yirmi geçiyor.

- Es ist 20 Minuten nach 10.
- Es ist zehn Uhr zwanzig.
- Es ist 10.20 Uhr.

Günde yirmi mil yürürüm.

Ich gehe zwanzig Meilen am Tag.

Yirmi tane kebap ısmarlayalım!

Lasst uns zwanzig Döner bestellen!

Muiriel yirmi yaşına girdi.

Muiriel ist jetzt 20.

Günde yirmi mil kapladı.

- Sie legte an einem Tag zwanzig Meilen zurück.
- Sie legte an einem Tag dreißig Kilometer zurück.

Annem yirmi yaşında evlendi.

Meine Mutter heiratete mit zwanzig Jahren.

Tom yirmi yıldır emekli.

Tom befindet sich schon seit zwanzig Jahren im Ruhestand.

Yirmi dolarımı geri istiyorum.

Ich will meine zwanzig Dollar wiederhaben.

Onun yirmi çocuğu var.

Sie hat zwanzig Kinder.

Yirmi, güzel bir yaştır.

- Zwanzig Jahre sind ein schönes Alter.
- Zwanzig ist ein schönes Alter.

Askerler yirmi mil ilerledi.

Die Truppen rückten 20 Meilen vor.

Ben yirmi beş yaşındayım

Ich bin fünfundzwanzig Jahre alt.

Yaklaşık yirmi kişi yaralandı.

Ungefähr zwanzig Personen wurden verletzt.

O yirmi yıl sürdü.

Es dauerte zwanzig Jahre.

Burada yirmi aile yaşar.

- Hier leben 20 Familien.
- Hier leben zwanzig Familien.

Vadi yirmi mil genişliğinde.

- Das Tal war zwanzig Meilen breit.
- Das Tal war zweiunddreißig Kilometer breit.

Yirmi yıldır öğretmenlik yapmaktadır.

Er unterrichtet seit 20 Jahren.

Tom yirmi şınav yaptı.

Tom machte zwanzig Liegestütze.

- Onun yirmi çocuğu var.
- O 20 çocuğa sahiptir.
- Yirmi çocuğu var.

Er hat zwanzig Kinder.

Biletlerin her biri yirmi yen.

Die Tickets kosten jeweils 20 Yen.

Tren yirmi dakika geç kaldı.

Der Zug hat zwanzig Minuten Verspätung.

Yirmi dakika içinde tekrar arayacağım.

Ich rufe in zwanzig Minuten wieder an.

O, en fazla yirmi yaşındadır.

Sie ist höchstens zwanzig Jahre alt.

O, yirmi beş yaşındayken evlendi.

- Sie heiratete im Alter von 25.
- Sie hat im Alter von 25 geheiratet.
- Sie hat mit 25 geheiratet.

O yirmi olarak kabul edildi.

Sie könnte als Zwanzigjährige durchgehen.

Onlar evleneli yirmi yıl oldu.

Sie sind seit 20 Jahren verheiratet.

Bu kitabı yirmi yaşında yazdı.

Er schrieb das Buch im Alter von zwanzig.

Bir günde yirmi mil yürüdü.

Sie ging zwanzig Meilen am Tag.

Bana hala yirmi dolar borçlusun.

Du schuldest mir noch zwanzig Dollar.

Orada yirmi civarında insan vardı.

Dort waren ungefähr 20 Leute.

Ailem yirmi yıldır burada yaşıyor.

Meine Familie wohnte hier zwanzig Jahre lang.

Beş kere beş yirmi beştir.

Fünf mal fünf ist fünfundzwanzig.

Yirmi yaşındayken bir öğretmen oldu.

Sie wurde Lehrer, als sie zwanzig war.

Sayfa yirmi beşteki haritaya bak.

Schauen Sie sich die Karte auf Seite 25 an.

Bir gün yirmi dört saattir.

Ein Tag hat vierundzwanzig Stunden.

Yirmi dört saate ihtiyacım var.

- Ich brauche vierundzwanzig Stunden.
- Ich benötige vierundzwanzig Stunden.

Yirmi yedinin küp kökü üçtür.

Die Kubikwurzel von 27 ist drei.

Yirmi yıl uzun bir süre.

Zwanzig Jahre sind eine lange Zeit.

Her hafta yirmi kitap okur.

Er liest jede Woche zwanzig Bücher.

"Saat kaç?" "Üçü yirmi geçiyor."

- "Wie viel Uhr ist es?" "Es ist drei Uhr zwanzig."
- „Wie viel Uhr ist es?“ „Es ist zwanzig Minuten nach drei.“

Hatırladığım kadarıyla köyde yirmi kişi kaldı.

Soweit ich mich erinnere, sind nurmehr zwanzig Menschen im Dorf geblieben.

O yirmi yaşında, bir öğretmen oldu.

Sie wurde Lehrer, als sie zwanzig war.

O yirmi yıldır dış ticaretle uğraşıyor.

Er ist seit zwanzig Jahren im Auslandshandel tätig.

- 20 yıldır evliler.
- Yirmi yıldır evliler.

Sie sind seit zwanzig Jahren verheiratet.

O, her sabah yirmi şınav çeker.

Er macht jeden Morgen 20 Liegestütze.

Toplam olarak yirmi yumurtaya ihtiyacımız var.

Wir brauchen insgesamt zwanzig Eier.

Yirmi iki Haziran 1974'te doğdum.

Ich wurde am zweiundzwanzigsten Juni 1974 geboren.

Evsiz bir adama yirmi dolar verdim.

Ich gab dem Wohnsitzlosen reichlich Geld.

Sizi yirmi dakika içinde arayabilir miyim

Kann ich dich in zwanzig Minuten zurückrufen?

Yirmi öğrenciden sadece biri kitabı okudu.

- Von zwanzig Schülern hat lediglich einer das Buch gelesen.
- Von zwanzig Studentinnen hat nur eine das Buch gelesen.

O, bu romanı yirmi yaşında yazdı.

Er schrieb diesen Roman mit Zwanzig.

Kesinlikle. Yirmi dakika içinde geri döneceğim.

Ja, einverstanden. Ich werde in zwanzig Minuten zurückkommen.

Yirmi dolar yüz kırk yuan eder.

Zwanzig Dollar sind umgerechnet hundertvierzig Yuan.

Şubat artık yıllarda yirmi dokuz çeker.

Der Februar hat in Schaltjahren neunundzwanzig Tage.

O bu kitabı yirmi yaşındayken yazdı.

Er hat dieses Buch mit zwanzig Jahren geschrieben.

İnsan kafatası yirmi üç kemikten oluşur.

Der menschliche Schädel besteht aus dreiundzwanzig Knochen.

O yirmi yaşındayken yedi dil konuşabiliyordu.

Im Alter von zwanzig Jahren sprach er sieben Sprachen.

O yirmi yaşındayken, yedi dil konuşabiliyordu.

Als sie zwanzig war, konnte sie sieben Sprachen sprechen.

Çin, Japonya'dan yirmi kat daha büyüktür.

China ist zwanzigmal so groß wie Japan.

Tom hapishanede yirmi yıla mahkûm edildi.

Tom wurde zu einer zwanzigjährigen Freiheitsstrafe verurteilt.

- Yirmi öğrenciden sadece bir tanesi kitabı okumuş.
- Yirmi öğrenciden sadece bir tanesi kitabı okumuştu.

Von zwanzig Schülern hatte nur einer das Buch gelesen.

- Bir sonraki otobüsü yirmi dakika beklemek zorunda kaldım.
- Bir sonraki otobüsü mecburen yirmi dakika bekledim.
- Bir sonraki otobüs için yirmi dakika beklemem gerekti.

- Ich musste zwanzig Minuten auf den nächsten Bus warten.
- Ich war gezwungen, zwanzig Minuten auf den nächsten Bus zu warten.

Sen gidip yirmi kişiye bulaştıracaksın en az

Sie werden mindestens zwanzig Menschen infizieren

Biz yirmi mil ilerideki dağın zirvesini görebildik.

Wir konnten in dreißig Kilometern Entfernung einen Berggipfel sehen.

Seni yirmi dakika içerisinde geri arayabilir miyim?

- Kann ich dich in zwanzig Minuten zurückrufen?
- Kann ich dich in den nächsten zwanzig Minuten zurückrufen?

Onunla yirmi yıldan daha fazla süredir samimiyim.

- Ich stand mit ihm mehr als zwanzig Jahre lang auf freundschaftlichem Fuß.
- Ich bin seit mehr als zwanzig Jahren mit ihm befreundet.

O, yirmi yaşında olduğunu söyledi, gerçek değildi.

Sie sagte, sie sei zwanzig Jahre alt, was nicht stimmte.

Masada neredeyse yirmi çeşit peynir vardı sanırım.

Ich schätze, es waren mindestens zwanzig Sorten Käse auf dem Tisch.

O, gelecek yıl yirmi yaşında olacağını söyledi.

Sie sagte, dass sie nächstes Jahr zwanzig Jahre alt sein würde.

O yirmi sekiz yaşına kadar ehliyet almadı.

Er hat seinen Führerschein erst mit achtundzwanzig Jahren gemacht.

Bu, yirmi yıl içinde en soğuk kıştı.

Das war der kälteste Winter seit zwanzig Jahren.

Tom yirmi yaşına kadar trombon çalmaya başlamadı.

Tom begann erst mit zwanzig Jahren Posaune zu spielen.

Tom'un yirmi yıldan daha fazla deneyimi var.

Tom blickt auf eine mehr als zwanzigjährige Erfahrung zurück.

Yirmi iki yaşındayken, ben kurbağalama yüzüşün ustasıydım.

Als ich zweiundzwanzig Jahre alt war, war ich Meister im Brustschwimmen.

Erkek kardeşim yirmi bir yaşındadır ve evlidir.

Mein Bruder ist 21 Jahre alt und verheiratet.

Bilet nisanın yirmi dokuzuna kadar geçerli olacaktır.

Die Fahrkarte ist bis zum neunundzwanzigsten April gültig.

Yeni jet, dünyanın çevresini yirmi dört saatte dolaşıyor.

Der neue Jet umrundet die Erde in vierundzwanzig Stunden.

Çin, Japonya'dan yaklaşık yirmi beş kat daha büyüktür.

China ist etwa fünfundzwanzigmal so groß wie Japan.