Translation of "Yağmur" in Arabic

0.027 sec.

Examples of using "Yağmur" in a sentence and their arabic translations:

- Yağmur durdu.
- Yağmur kesildi.

توقّف المطر.

Yağmur yağabilir.

- من الممكن أن تمطر.
- ربما ستمطر.

Yağmur yağacak.

ستمطر.

Yağmur harika.

المطر رائع.

Yağmur yağıyor.

الجو ممطر.

Gizemli yağmur ormanlarından...

‫من الأدغال السرية...‬

Yağmur kara dönüştü.

أصبح المطر ثلجاً.

Yağmur pikniğimizi mahvetti.

أفسد المطر نزهتنا.

Şiddetli yağmur yağıyor.

إنها تمطر بشدة.

Sonunda yağmur durdu.

أخيراً توقف المطر.

Yarın yağmur yağabilir.

لربما تمطر غداً.

Yağmur yağmaya başladı.

أصبح الجو ماطرا

Yine yağmur yağıyor!

إنها تمطر مجدداً!

Yağmur yağıyor mu?

هل تمطر الآن؟

- İnşallah yarın yağmur yağar.
- Umarım yarın yağmur yağar.

آمل أن تمطر غداً.

Yağmur durur durmaz gidelim.

لنذهب فور ما يتوقف المطر.

Aniden yağmur yağmaya başladı.

فجأة بدأ المطر بالهطول.

Yağmur dört gün sürdü.

استمر المطر بالهطول لمدة أربعة أيام.

Yağmur bir hafta sürdü.

استمر المطر أسبوعاً.

Yağmur beş gün sürdü.

استمر المطر خمسة أيام.

Yağmur yağması halinde, gitmem.

إن أمطرت فلن أذهب.

Yağmur durduğunda beyzbol oynayalım.

لنلعب كرة القاعدة حين يتوقف المطر.

Yağmur duruncaya kadar bekle.

انتظر حتى يتوقف المطر عن الهطول.

Yağmur üç gün sürdü.

استمر المطر ثلاثة أيام.

Hâlâ yağmur yağıyor mu?

أما زالت تمطر؟

Yarın yağmur yağacak mı?

هل ستمطر غداً؟

Bugün yağmur yağacak mı?

- أستمطر اليوم؟
- هل ستمطر اليوم؟

- Hava yağmurlu.
- Yağmur yağıyor.

إنها تمطر.

Şimdi şiddetli yağmur yağıyor.

إنها تمطر بشدة الآن.

Şimdi yağmur yağıyor mu?

هل تمطر الآن؟

Yağmur dindiğine göre başlayabiliriz.

لقد توقف المطر, لذا يمكننا البدء.

Yağmur nedeniyle gezileri ertelendi.

- تأجلت رحلتهم بسبب المطر.
- أُجلت رحلتهم بسبب هطول المطر.

Yağmur yağmış olsa gitmeyiz.

لن نذهب إن أمطرت.

Şiddetli yağmur nedeniyle gelemedim.

لم أستطع أن آتي بسبب المطر الغزير

Yarın yağmur yağacağını sanmıyorum.

لا أعتقد أنها ستمطر غدا.

Bu gece yağmur yağacak.

ستمطر الليلة.

Çok geçmeden yağmur yağabilir.

- ستمطر قريباً.
- ربما ستمطرُ بعدَ قليل.

Bu gece yağmur yağabilir.

ربما ستمطر الليلة.

Yağmur yağacak gibi görünüyor.

يبدو وكأنّها ستمطر.

Çok geçmeden yağmur duracak.

سوف يتوقف المطر قريبا

Düğün günümde yağmur yağmayacak.

لن تُمطِر يوم زفافي.

- Yarın yağmur yağarsa evde kalacağım.
- Yarın yağmur yağarsa, evde kalacağım.

إذا أمطرت غداً سأبقى في المنزل.

Yağmur bütün gün devam etti.

استمر المطر بالهطول طوال اليوم.

Dün geceden beri yağmur yağıyor.

ما زالت تمطر منذ ليلة البارحة.

Yağmur yağsa bile oraya gideceğim.

سأذهب إلى هناك حتى و لو أمطرت.

Yarın yağmur yağarsa, biz gitmeyiz.

لن نذهب إن أمطرت غدًا.

Bu yıl çok yağmur vardı.

- هطل الكثير من المطر هذه السنة.
- أمطرت بكثرة هذا العام.

Dün hafif bir yağmur vardı.

أمطرت مطراً خفيفاً البارحة.

Burada bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor.

إنها تُمطِرُ بغزارةٍ هُنا.

Tüm gece boyunca yağmur yağdı.

لقد امطرت طوال الليل

Ben yürürken, yağmur yağmaya başladı.

بينما كنت أمشي بدأ المطر بالهطول.

Yağmur başlamadan önce geri dönelim.

لنعُد قبل أن تُمطر.

Bugün yağmur yağıyor. Şemsiyem nerede?

إنها تمطر اليوم، أين مظلتي؟

♪ Yağmur başladı hâlimi sorarken ♪

♪ عندما سألت بدأت الأمطار ♪

Ve karın aksine yağmur buzu eritir

وعلى عكس تساقط الثلج، تساقط المطر يذوب الثلج.

Ufukta, yağmur yağacağına dair belirtiler var.

‫ينبئ الطقس بهطول المطر.‬

...yağmur ormanlarını yepyeni bir gözle görebiliyoruz.

‫يمكننا كشف الأدغال بضوء جديد تمامًا.‬

Borneo yağmur ormanları tok gürlemelerle yankılanıyor.

‫قعقعة عميقة تصدح في أنحاء أدغال "بورنيو".‬

Yağmur ormanı memelilerinin üçte ikisi gececidir.

‫ثلثا ثدييات الغابات المطيرة ليلية.‬

Yağmur ormanlarında hayat asla boşa harcanmaz.

‫في الغابة، لا تضيع حياة هباءً.‬

Yağmur yağdı ve kamp sona erdi,

وهطلت الأمطار وانتهى مخيم الماشية،

Yağmur yağıyor ama dışarı çıkmak istiyorum.

إنها تمطر، لكني أريد الخروج.

Yarın yağmur yağarsa, evde kalır mısın?

هل ستبقى في المنزل إذا أمطرت غداً؟

"Yarın yağmur yağacak mı?" "Umarım yağmaz."

هل ستمطر غدا؟ لا أتمني ذلك

Son iki haftadır burada yağmur yok.

لم يهطل المطر هنا خلال الإسبوعين الماضيين.

Bütün gün boyunca şiddetli yağmur yağdı.

أمطرت بغزارة طوال اليوم

Amazon yağmur ormanları rekor seviyede yanıyor.

غابة الأمازون تحترق بمعدلات قياسية.

Bu öğleden sonra yağmur yağacağını sanmıyorum.

لا أظن أنها ستمطر بعد الظهر.

Yağmur yağsa bile, yarın yüzmeye gideceğim.

حتى و لو أمطرت، سأذهب للسباحة غدا.

Şiddetli yağmur balık tutmaya gitmemizi engelledi.

منعنا المطر الغزير من الذهاب للصيد.

Yağmur yağdıktan sonra her şey mavimsi olur.

بعد تساقط الأمطار، يصبح كل شيء مزرقًا.

Dünya'nın yağmur ormanlarında güneşin batmasıyla değişim tetiklenir.

‫في الأدغال حول العالم،‬ ‫يُحدث غروب الشمس تغييرًا.‬

Şiddetle yağmur yağdığı için okula geç kaldık.

تأخرنا على المدرسة بسبب المطر الغزير.

Bizim bildiğimiz yağmur bulutu gibi bir şey mi?

شيء مثل سحابة المطر التي نعرفها؟

Yağmur yağmaya başlar diye yanına bir şemsiye al.

خذ مظلة معك في حال أمطرت.

Hava raporu yarın öğleden sonra yağmur yağacağını söylüyor.

الانواء الجوية تقول بانها ستمطر غدا بعد الظهر .

Bu partiküllerin rüzgar, yağmur, nem gibi baskılara rağmen

وهذه الجزيئات يجب أن تتحرك عدة أقدام،

Biz ayrıldığımızda yağmur yağıyordu, fakat vardığımızda hava güneşliydi.

كانت تمطر عند إقلاعنا، لكن، عندما وصلنا، كان الجو مشمسا.

Yağmur yağdığında suyun kanalize olup burada birikeceğini hayal edebilirsiniz.

‫يمكنك أن تتخيل عندما تهطل الأمطار،‬ ‫كل هذه المياه ستتجه إلى الأسفل وتتجمع هنا.‬

Öte yandan bazı hayvanlar geceyi avantaja çevirir. YAĞMUR ORMANLARINDA GECE

‫لكن بعض الحيوانات تستخدم الليل لصالحها.‬ ‫"ليل الغابات الحالك"‬

Hiçbir kurtçuk bu sondadan kaçamaz. Yağmur ormanını geceleyin böcekler basar.

‫مسكة لا يمكن لشيء الإفلات منها.‬ ‫تعج الأدغال بخطوات الحشرات ليلًا.‬

Yağmur ormanında olayları farklı gören tek hayvan da o değil.

‫ليست الحيوان الوحيد في الغابة‬ ‫الذي يرى الأمور بشكل مختلف.‬

Ama sıcak yağmur ormanı geceleri sayesinde karanlıkta da iş görebiliyor.

‫لكن ليالي الأدغال الباردة تعني‬ ‫أنه يستطيع البقاء نشطًا بعد حلول الظلام.‬

O kadar çok yağmur yağıyordu ki evde kalmaya karar verdik.

كانت تُمطر بغزارة فقررنا البقاء في المنزل.

Yağmur ormanlarında diğer kara parçalarına oranla daha fazla yeni türe rastlanmaktadır.

‫تُكتشف فصائل جديدة في الأدغال‬ ‫أكثر من أي بقعة أخرى على الأرض.‬

Gecenin artık son saatleri. Ama Asya'nın yağmur ormanları hâlâ karanlığa gömülü.

‫هذه ساعات الليل الأخيرة،‬ ‫لكن أدغال "آسيا" لا تزال غارقة في الظلمة.‬

Yağmur yağdıktan sonra havanın çok taze ve temiz olması durumunu seviyorum.

أحب كيف يصبح الهواء عليلا بعد نزول المطر.

Ağır bombardıman, yağmur ve kırık sulama kanallar savaş alanını bir denize dönüştürür

قصف عنيف والأمطار والري كسر قنوات تتحول المعركة إلى بحر من

Artık güvende, biraz da akıllandı. Bu yoğun, karanlık yağmur ormanlarında ayrı düşmemek zor olabiliyor.

‫بلغ الأمان وصار أكثر حكمة.‬ ‫يمكن للتعاون أن يكون صعبًا‬ ‫في هذه الغابات المطيرة الكثيفة المظلمة.‬

Japonya'da yağış mevsimi boyunca haziran ayı ortalarından temmuz ortasına kadar sık sık yağmur yağar.

في اليابان، تنزل أمطار ليست بالقليلة خلال موسمنا الماطر الذي يمتد من منتصف يونيو/حزيران إلى منتصف يوليو/تموز.